11 Temmuz 2012 Çarşamba

A Better Life (2011)


Daha İyi Bir Hayat

Guillaume Canet baş rolde olunca ne konusuna, ne diğer oyunculara bile bakmadan ekran başına geçtim. Sonuç? Harika performanslar, etkileyici bir dram, örnek alınası ilişkiler… Cannes ödüllü Cedric Kahn yönetmen koltuğunda oturuyor. Ayrıca Catherine Paille ile senaryoyu da kaleme alıyorlar. 110 dakikalık Fransa yapımı dramın baş rollerinde Guillaume Canet, Leila Bekhti, Slimane Khettabi yer almaktadırlar. Film, Türkiye’de Haziran sonu girmiştir.

Yann, hayallerinde şeflik olmayı kuran başarılı bir aşçıdır. Bir gün oğlunu tek başına büyüten bekar bir anne olan Nadia ile tanışır ve yıldırım misali aşık olurlar. Artık Yann’ın tek bir arzusu vardır: Sevdiği kadın ve oğluyla mutlu bir yuva kurmak ve taşrada keşfettiği bir yerde kendi restoranını açmak. Peki hayat bu gençlere fırsat verecek midir?


Amerikanvari bir girişle başlayan proje, kafada biraz soru baloncukları yaratıyor. Kim kimdir, nedir diye sağa sola bakınırken pat yıldırım aşkı ortaya çıkıyor. Pek de gerçekçi gelmiyor. Daha doğrusu beğeninin aşka dönüşmesini seyirci pek göremiyor; oldubittiye geliyor. Yıldırım aşkı ardından hop yeni bir hayata geçiş süreci başlıyor. İnsan hem imreniyor hem de şaşırıyor. Neyse ki film bir süre sonra gerçeğe daha yaklaşıyor. Fark ediyorsunuz ki aslında en baştan beri çok gerçekçiymiş. Seyircinin anlaması gereken nokta ise şu: Hayal alemindeki giriş, karakterlerin arzu ve istekleri. Hayatın ta kendisi baş rolü öyle güzel kapıyor ve kurgu öyle bağlanıyor ki “Tamam budur” diyorsunuz. Mekan, dekor, kostüm detayları ana karakterlerin hayatı ve hayatın onlara getirdikleriyle orantılı tasarlanmıştır. Sahnelerin bağlanışı ise en çok dikkatimi çeken detayların başındaydı. Karakterlerin sanırım ruh hallerini ve yaşadıklarını daha iyi yansıtmak amacıyla çekimler birbirine bağlanmak yerine siyah karartmalarla bölünüyor. Anlatılanlara çelme takıyor gibi yorumlanabilir bu tercih. Bana göre ise öykünün ruhunu seyirciye geçirme yoludur. Seyrederken de hiç rahatsız etmedi; aksine düşünme fırsatı yarattı. 3 ana karakter gayet kıvamında irdelenmiştir. Özellikle Yann karakterinin bitmeyen azmi, çabası, umudu ve her defasında ayağının tökezlemesiyle yaşadığı hayal kırıklığı çok başarılı yansıyor ekrana. Bununla birlikte, üvey babalık konusunda yaptıkları seyircinin karakteri beğenmesini perçinliyor.
IMDB’den 6.7 alan filme gelen eleştiriler olumlu tarafa meyillidir. Roma Film Festivali’nde performansıyla en iyi erkek oyuncu ödülünü Canet almıştır. 1973 Fransa doğumlu ünlü oyuncu ve yönetmen Canet, hayran olduğum diğer bir oyuncu olan Marion Cotillard ile beraberdir. “Tell No One” ile en iyi yönetmen Cesar ödülünü almıştır. Film hakkında yazdığım yazıya bir göz atıp izlemenizi tavsiye ederim. 35’ten fazla projede oyuncu olarak yer alıp, 7 filmi de yönetmiştir. “Joyeux Noel” (Love Me If You Dare) ile tanınan Canet, genç yaşına rağmen Fransa’nın en önemli oyuncuları arasındaki yerini almıştır. Bu filmdeki Yann karakterini o kadar gerçekçi ve başarılı kotarıyor ki hayran kalmak imkansız. Mimik ve hareketlerini çok iyi kullanıyor. Hani oynadığı karaktere inanmak diye biraz klişeleşmiş bir söz vardır ya; Canet bunu yapıyor, seyirciyi de inandırıyor.


3 yorum:

  1. "Anlatılanlara çelme takıyor gibi yorumlanabilir bu tercih." evet bana da garip durur gibi geldi; ama muhtemelen kafamda şekillendiği gibi değildir o geçişler. ehehe.
    Yorumların sayesinde indireceğim çok film var; ama bir türlü, indirmeye başlayamadım. Üşengeçlik, başa bela. ehehe.
    Teşekkürler, film izleme hazineme bir tane daha kattın. Umarım, inanıyorum, izleyeceğim! ehehe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonuçta filmde Canet var! Tamam sinemasevere yakışacak bir yorum değil ama adam yakışıklı ve sempatik :D

      Sil
    2. Ben de bir sinemaseverim ama her fırsatta bir "Johnny Depp yeiaaağ!" çığırması da yaparım. ahahaha.
      Ama tabi, sen film yorumcusu olduğundan daha bir objektif bakabilmen gerek belki; ama olsun, WE TRUSTED YOU! ehehe.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...