30 Haziran 2012 Cumartesi

Two Men in Town (1973)


Şehirde İki Adam

Bu yaşıma kadar baş rolünde Alain Delon filmi izlemediğim için kendi kendime hayıflanırken, D&R’da gördüğüm Alain Delon DVD setini hiç düşünmeden aldım. Setin içinde izlediğim ikinci film (ilk izlediğim "Katillere Af Yok"u sevemedim, o yüzden yazmayı tercih etmiyorum) Şehirde İki Adam, dram ve polisiye türlerinde etkileyici bir projedir. 30 filme imza atan Jose Giovanni, hem senaryoyu kaleme alıyor hem yönetmen koltuğunda oturuyor. 100 dakikalık Fransız/İtalya yapımında efsane oyuncular Jean Gabin ve Alain Delon’a, Mimsy Farmer, Michel Bouguet, Gerard Depardieu eşlik etmektedirler. Gerard Depardieu’yu ilk kez bu kadar genç ve zayıf görmek çok şaşırtıyor!

Banka soyguncusu Gino, cezasının bitmesine 2 sene kala iyi niyetli hapishane eğitmeni Germain sayesinde şartlı tahliye edilir. Germain’in de aracılığıyla küçük bir kasabaya yerleşir, iş bulur. Geçmişini ve çevresini tamamen geride bırakır. Fakat geçmişi onu bırakmaz ve talihsizlikler ardı arkası kesilmeden gelir. Bir de işin içine eski hayatına döneceğine inanan polis müfettişi Goitreau girince Gino çaresiz kalır.

29 Haziran 2012 Cuma

Quiet Chaos (2008)


Sessiz Kaos
D&R’da büyük bir hevesle DVD avına çıktığımda afişinde Nanni Moretti’yi görür görmez konusuna bile bakmadan aldığım Sessiz Kaos, ölümün ardından geriye kalanların davranışlarını etkileyici şekilde anlatıyor. 112 dakikalık dram, dram-komedinin yönetmen koltuğunda Antonello Grimaldi oturuyor. SandroVeronesi’nin aynı adlı romanından uyarlanmaktadır. İtalyan yapımının baş rollerinde Nanni Moretti, Valeria Golino, Alessandro Gassman yer almaktadır. 28. Uluslararası Film Festivali’nde de seyircilerden oldukça ilgi görmüştür.

Pietro ve kardeşi Carlo, bir gün sahilde iki kadını boğulmaktan kurtarırlar. Eve döndüklerinde ise Pietro’nun karısının öldüğünü öğrenirler. Pietro bir kadının hayatını kurtarırken kendi karısı aynı anda ölmüştür. Küçük kızını tek başına büyütmeye başlayan Pietro, kızını okula bıraktıktan sonra tüm gün okulun önünde beklemeye başlar. Ölümün ve geriye kalanların sorgulamasını içinde sessiz bir kaos olarak yaşar.

27 Haziran 2012 Çarşamba

Airport (1970)


Havaalanı

Adını pek çok kez duymama rağmen yeni seyretme fırsatı yakaladığım Havaalanı, beklediğimden daha başarılı çıktı. Verilen puanlardan hem çekimser kaldım hem de merakımı yenemedim. Aldığı ödüller de bu merakı tetikledi. 137 dakikalık ABD yapımının yönetmen koltuğunda George Seaton oturmaktadır. Arthur Hailey’in aynı adlı romanından Seaton senaryoyu da kaleme alıyor. Dram gerilim türündeki projenin oyuncu kadrosunda ise Burt Lancaster, Dean Martin, Jean Seberg, Jacqueline Bisset, George Kennedy, Helen Hayes, Val Heflin yer almaktadırlar. 10 milyon $ bütçeye karşılık 100 milyon $ hasılat elde etmiştir. Hasılatı 10’a katlamak harika görünüyor. Tabi şu da var: O zamanın teknolojisiyle ancak bu kadar para harcanabilir. Teknoloji ilerledikçe beklentiler yükseliyor ve bir o kadar da maliyeti artıyor. Buna oyuncular dahil!

ABD’de oldukça büyük bir havaalanı, kar ve tipi yüzünden çok zor bir gece geçirmeye gebedir. Tüm aksilikler birbirini kovalarken, personelin de kendi hayatları ve yaşadıkları sıkıntılar aynı geceyi bulmuştur. En kötüsü ise bir uçakta bombalı eylemcinin olduğu haberinin gelmesidir!

25 Haziran 2012 Pazartesi

Başka Dilde Aşk (2009)


2009 yapımı olmasına rağmen tam üç kez seyrettiğim ve büyük keyif aldığım Başka Dilde Aşk, İlksen Başarır’ı takip etmeme sebep olmuştur. Daha önce yazdığım “Atlıkarınca”nın da yönetmenliğini yapan İlksen Başarır, bu filmi hem yönetiyor hem Mert Fırat’la senaryoyu kaleme alıyorlar. Saadet Işıl Aksoy, Mert Fırat, Lale Mansur, Ayten Uncuoğlu, Emre Karayel, Timur Acar, Metin Coşkun, Şebnem Köstem’in baş rollerini paylaştığı 98 dakikalık dram ve romantik türündeki proje, aralık 2009’da gösterime girmişti.

Çağrı merkezinde çalışan Zeynep, arkadaşının verdiği partide Onur’la tanışır. Kalabalık ve gürültü ortamda hiç konuşmaya gerek kalmadan bardan ayrılırlar. Zeynep sonradan fark eder ki Onur işitme engellidir. Bu durum onun geri adım atmasına engel olmaz ve güzel bir ilişkiye başlarlar. Mutluluğu bulmanın yanında iş, aile ve çevre baskılarıyla karşı karşıyadır. Aynı şey elbette Onur için de geçerlidir.

22 Haziran 2012 Cuma

Uzak (2002)


Ödüllerle döndüğü Cannes Film Festivali’ni izlediğimde Nuri Bilge Ceylan’dan daha fazla heyecanlandığımı hissetiğim (belki de o göstermiyordu) Uzak, Yılmaz Güney’den bu yana ilk kez adımızı oralarda duyurmuştur. Nuri Bilge Ceylan’a alışamayan, sevmeyen toplumun aslında başarılarla gurur duyup, biraz daha çaba göstererek seyretmelerini dilerdim. Ben iki kez seyrettim. Her defasında farklı noktalarını yakalamaya çalıştım. Denemede fayda var! Filmin yönetmeni, senaristi, görüntü yönetmeni, yapımcısı olan Nuri Bilge Ceylan (NBC) , kurguyu da ele alıyor. 110 dakikalık dramın baş rollerinde Mehmet Emin Toprak, Muzaffer Özdemir, Zuhal Gencer, Feridun Koç yer almaktadır.

İdeallerinden fersah fersah uzaklaşan Mahmut, yaşamın anlamını sorgulamaya başlar. Hayatı devam etse de ne uğruna nefes aldığını bulamaz. Uzaklara gittiğinde herşeyin yoluna gireceğini düşünür. Bir gün evine uzaktan akrabası olan Yusuf gelir. Köyde kaybettiği işinin ardından hayallerine kavuşmak için İstanbul’a gelmiştir. Mahmut ise bu misafirlikten hiç hoşlanmamaktadır.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Sonbahar (2008)


Aldığı ödüllerle adını duyuran Sonbahar, seyredildiğinde tüm övgüleri hak ettiğini gösteriyor. Duygu sömürüsü yapmadan, gayet doğal ve net bir şekilde derdini anlatıyor, hedefe ulaşıyor. Üstelik bir ilk film ünvanı taşıyor. Yönetmenliğini ve senaristliğini Hopa doğumlu Özcan Alper üstleniyor. 95 dakikalık dramın baş rollerinde Onur Saylak, Megi Kobaladze, Serkan Keskin, Raife Yenigül yer alıyorlar. Filmde Türkçe dışında Gürcüce ve Hemşince dilleri kullanılıyor.

12 yıllık cezaevi geçmişi sonrasında az ömrü kaldığı için Yusuf’un hapishanedeki cezasına son verilir. İstanbul’da kalmak yerine Çamlıhemşin – Fırtına Vadisi’ndeki köyüne gider. Annesiyle son kalan günlerini yaşarken, çocukluk arkadaşı Mikhail ile zaman geçirir. İlçeye indiği bir gün Gürcü konsomatris Elka’yla tanışır. Bu beklenmedik aşk, üstüne daha ağır bir yük ekler.

18 Haziran 2012 Pazartesi

The Last Castle (2001)

Son Kale
Filmin adına bakıldığında ister istemez merak uyandırıyor. Bu merakla yıllar önce seyrettiğim Son Kale, dram gerilim ve aksiyonun harmanlanmış haliyle karşımıza çıkıyor. ABD yapımının yönetmen koltuğunda Rod Lurie otururken, senaryoyu David Scarpa, Graham Yost, Sam Mercer kaleme almaktadırlar. 132 dakikalık projenin baş rollerinde Robert Redford, James Gandolfini, Mark Ruffalo ve pek çok erkek oyuncu vardır! 60 milyon $ bütçeye karşılık 28 milyon $ hasılat elde ederek yapımcıların yüzünü güldürememiştir.

General Irvin, oldukça ünlü, herkesin hayranlıkla bahsettiği bir askerdir. Görevlerinden birinde suçlanarak yüksek güvenlikli bir hapishaneye kapatılır. Bu hapishanedeki mahkumların hepsi “eski” askerdir. Hapishane müdürü Albay Winter ise disiplini çok sert sağlamaktadır. Bundan rahatsız olan Irvin kollarını sıvar ve işe el atar.

15 Haziran 2012 Cuma

50 First Dates (2004)


50 İlk Öpücük
Kaç kere izlediğimi hatırlamıyorum. Her izleyişimde o aşkın gerçek olma ihtimaline kendimi kaptırıyorum. 99 dakikalık bir hayale kapılıp mutlu olmayı çok görmemek lazım, değil mi? “Anger Management”, “The Longest Yard” filmlerinin yönetmeni Peter Segal yönetmen koltuğunda otururken, George Wing de senaryoyu kaleme almaktadır. ABD yapımı romantik komedinin baş rollerinde Adam Sandler, Drew Barrymore, Rob Schneider, Sean Astin, Kusia Strus, Blake Clark, Dan Aykroyd yer almaktadırlar. 75 milyon $ bütçesine karşılık 200 milyon $’a yakın hasılat elde etmiştir.

Veteriner Henry, Hawaii’nin ünlü çapkınıdır. Birine bağlanma arzusu hiç yoktur. Ta ki Lucy'yle tanışına kadar! Tüm düşüncelerini alt üst eden Lucy’nin ise dünyada çok nadir görünen bir rahatsızlığı vardır: Hergün bir önceki gün yaşadıklarını unutur; kısa dönem hafızası silinir. Henry bunu duyduğunda yıkılsa bile vazgeçmeye hiç niyeti yoktur.

13 Haziran 2012 Çarşamba

The Lady (2011)


Luc Besson adını duyar duymaz ne konusuna, ne oyuncularına ne de afişine bile aldırış etmeden seyretmeye koyuldum. Sonuç: Geç izlemenin pişmanlığı! Yönetmen koltuğunda Luc Besson otururken, senaryoyu Rebecca Frayn kaleme almaktadır. 135 dakikalık dram ve biyografinin baş rollerinde Michelle Yeoh, David Thewlis ve Jonathan Woodhouse yer almaktadırlar. Birleşik Krallık ve Fransa yapımı, Toronto Film Festivali’nde görücüye çıkmıştır.

Aung San Suu Kyi’nin hayatının anlatıldığı filmde bir ülkenin demokrasi için verdiği savaşı izleyeceksiniz. Kim bu Aung San Suu Kyi? Daha önceden benim de duymadığım bu kişinin ve ülkenin oldukça çetin bir tarihi var. 1945 doğumlu Suu Kyi, demokrasi savunucusudur. Myanmar (Birmanya) Ulusal Demokrasi Birliği lideridir. Birmanya nerede derseniz; Güneydoğu Asya’da, Bangladeş, Çin, Hindistan, Tayland arasında yer alan 50 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Myanmar askeri diktatörlüğüne karşı direniş göstermiş ve bundan dolayı düşünce mahkumu olmuştur. Tabi bu şiddetsiz direnişinde Nobel Barış Ödülü’ne layık görülecek kadar dünyayı sallamıştır. Öykünün devamını (seyretme ihtimalinize göre) anlatmak istemiyorum. Biyografi seyretmeyi seven ve tarihle ilgilenen biriyseniz kaçırmamanızı tavsiye ederim.

11 Haziran 2012 Pazartesi

The Son's Room (2001)


Oğul Odası
Oğul Odası’nı ne zaman seyretsem birkaç gün aklımdan çıkaramıyorum, hayatı sorgulayıp duruyorum. Çok sade bir dille, abartısız ekrana taşınırken bir filmin etkisi bu denli güçlü olabilir mi? Ara sıra hepimizin aklına ; “Bu olay yaşanmasaydı hayat nasıl olurdu? Bugün şunu yapmayıp da onu yapsaydım etkisi nasıl karşıma çıkardı?” gibi sorular gelir. Böyle deyince bazılarınızın aklına eminim ki Gwyneth Paltrow’un “Sliding Doors” filmi gelmiştir. Aslında ana fikirde bu olmasa da çok çok ufak bir yönden aşinalık yaşanıyor. Diğer yandan, “Sliding Doors” bu filmin yanından bile geçemez!

Uzun giriş sonrası film detaylarına geçecek olursam; yönetmen koltuğunda oturan Nanni Moretti, hem senaryoyu kaleme alıyor hem baş rolde oynuyor. Buram buram Moretti şöleni yaşıyorsunuz! 99 dakikalık dramın diğer oyuncuları ise Laura Morante, Jasmine Trinca, Giuseppe Sanfelice, Silvio Orando’dur. İtalyan yapımı, 2001 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne layık görülmüştür.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Nar (2011)


Aralık 2011’de gösterime giren Nar, Ümit Ünal ve Serra Yılmaz'la merak uyandırıyor. “9”, “Ara”, “Gölgesizler”, “Kaptan Feza”, “Ses” filmlerin yönetmenliğini; “Teyzem”, “Milyarder”, “Piano Piano Bacaksız”, “Berlin in Berlin”, “Amerikalı” filmlerinin ise senaryolarını kalem alan Ümit Ünal, bu projeyle Altın Portakal Film Festivali’nde eli boş döndü. Aynı festivalde Kadınlar Jürisi özel ödülünü alan 81 dakikalık dram gerilimin baş rollerinde Serra Yılmaz, Erdem Akakçe, İdil Fırat ve İrem Altuğ yer almaktadırlar.

Güzel bir güne uyanan bir kadın, duşunu alır ve sabah mayhoşluğuyla evde dolanır. Telefon görüşmesini yapar. Sonra aniden kapı çalınır. Gelen bir falcıdır. Bu falcı yollarda veya parklarda görünenlerden değil, işin ehlilerindendir. E merak da uyandırır ve kadın içeri alır; beraberinde de dört farklı insanın hayatını değiştirir bilmeden.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Sen Kimsin? (2012)


Mart 2012’de vizyona hızlı bir giriş yapıp en çok izlenenler listesine girdi, hasılatı da katladı. Sebep? Kesinlikle Tolga Çevik ismi! Yönetmenliğini Ozan Açıktan’ın yaptığı, senaryosunu gene Ozan Açıktan, Tolga Çevik ve Levent Pala’nın üstlendiği 105 dakikalık proje, komedi ve macera türünde yer alıyor. Oyuncu kadrosu ise başarılı isimlerden oluşuyor: Tolga Çevik, Koksal Engür, Toprak Sergen, Pelin Körmükçü, Zeynep Özder. Filmin yapımcılığını da BKM üstleniyor.

Dedektif Tekin ve trafik polisliğinden emekli İsmail’in ufak bir dedektiflik büroları vardır. Kayıp bir kızın peşine düşerler. Zira kızın annesi perişan durumdadır. İşinde pek dikiş tutturamayan Tekin bu işe öyle inanır ki gerçeklerin yavaş yavaş ortaya çıktığını fark edemez. Maceranın içine aşk, entrika, ihanet ne ararsanız girer.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Atlıkarınca (2010)


Mert Fırat'ın etkisiyle ekran başına geçtiğim Atlıkarınca, kanımı dondururcasına çarpıcı bir hikayeyle karşıma çıktı. Nisan 2011’de gösterime giren dramı tavsiye edip etmemekte kararsızım çünkü hazmedilmesi pek kolay olmayan senaryosu var. Yönetmen koltuğunda oturan İlksen Başarır, Mert Fırat ile senaryoyu kaleme alıyor. Başarır’ı “Başka Dilde Aşk” filminden hatırlayabilirsiniz. Mert Fırat filmleri içinde beni en etkileyenlerin başında geliyor. Tabi bu film artık onla yarışacak kıvamdadır. 93 dakikalık projenin oyuncu kadrosunda Mert Fırat dışında Nergis Öztürk, Zeynep Oral, Sema Çeyrekbaşı, Sercan Bodur bulunuyor. 47. Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi senaryo ve Behlül Dal jüri özel ödülünü (Zeynep Oral), 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde de en iyi müzik ve Radikal Halk Ödülü’nü almıştır.

3 Haziran 2012 Pazar

Fever Pitch (2005)

Çevrenizde spor konu olunca fanatikliğini gizleyemeyenler var mı? Hatta zaman zaman onların “holigan”a dönüştüğünü görebiliyor musunuz? Cevaplarınız evetse yeni bir soru daha geliyor: Böyle bir kişinin aşk hayatı sizce nasıl olur? Merak ediyorsanız işte size keyifli bir seçenek! Yönetmen koltuğunda Farrelly kardeşler oturuyor. Onları “Dumb and Dumber”, “There’s Something About Marry”, “Me, Myself & Irene”, “Stuck on You” filmleriyle hatırlayabilirsiniz. Nick Hornby’ın eserinden Lowell Ganz ve Babaloo Mandel senaryoyu uyarlıyorlar. 103 dakikalık romantik komedinin baş rollerinde Drew Barrymore, Jimmy Fallon, JoBeth Williams, KaDee Strickland yer alıyorlar. ABD yapımı 30 milyon $ bütçeye karşılık 50 milyon $’dan fazla hasılat elde etmiştir.

İş hayatında başarıdan başarıya koşan Lindsay, yıllar sonra aradığı aşkı bulmuştur. Öğretmen Ben için de Lindsay dönüm noktası olmuştur. Her şey harika ilerlerken beysbol sezonu açılır ve o muhteşem dönem Lindsay’ın hayal ettiği gibi devam etmez çünkü Ben 7 yaşından beri büyük bir Red Sox fanatiğidir. Kalbinde büyük bir yeri ona ayırmıştır; vazgeçmeye hiç niyeti yoktur.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...