Uzun süredir merakla beklenen Ben
Affleck’in filmi sonunda gösterime girdi. Cumartesi sabahı ilk seansa
koşturarak gittiğime değdi. Oscar 2013’te kendinden söz ettireceğe
benziyor. 120 dakikalık gerilim/dramın yönetmen koltuğunda oturan Ben Affleck,
baş rolü de canlandırıyor. ABD yapımın senaryosunu Chris Terrio, Antonio J.
Mendez’in “The Master of Disguise”
adlı eserinden ve Joshuah Bearman’ın “The
Great Escape” adlı eserinden uyarlamıştır. Ben Affleck’e oyuncu kadrosunda
Byran Cranston, John Goodman, Alan Arkin, Tate Donovan, Clea DuVall,
Christopher Denham eşlik ediyorlar. 44,5 milyon $’lık bütçesi bulunan projenin
hasılatı şimdiden 133 milyon $’a ulaşmıştır. Katlanacağı ise şüphesiz. Bu filmi
seyrettikten sonra Ben Affleck’in yönetmenliğini yaptığı filmlerden artık şüphe
etmemeye başlayabiliriz sanırım. Sonuçta ortada daha önce çekilen “Gone Baby Gone” ve “The Town” gibi başarılı işler var.
1979 İran’ında Şah devrilmiştir ve ülke
büyük bir kaosun içindedir. Tahran’daki Amerikan Büyük Elçilik binasındaki 52
Amerikalı, militanlar tarafından esir alınır. Bunların içinden 6’sı arka
kapıdan kaçarak Kanada Elçiliği’ne sığınır. Zaman yoktur; militanlar her an
onları bulup öldürebilirler. CIA uzmanı Tony Mendez, bu 6 kişiyi kurtarmak için
hayli renkli fakat zor bir plan hazırlayarak CIA’yi ikna etmeye çalışır ve yola
koyulur.
Yaşanmış bir olaydan önce kitaba sonra
beyazperdeye uyarlanan Argo’nun, İran’ın o dönemki durumunu özetleyecek bir
sekansla başlaması, filmin siyasi boyutunu hızla kavramak açısından
başarılıdır. Yaşanan şiddeti, halkın isyanını, kaosu Amerikan gözüyle (!) çok
net görebilirsiniz. Hikayeye ısınma aşamasından sonra gerilim hep devam ediyor.
Hollywood stüdyoları sahnelerindeyken komedinin eklenmesi siyasi ağırlığı bir
nebze hafifletiyor. Rehine kurtarma operasyonunda silahların sürekli konuşması
yerine olayı hem psikolojik hem de dramatik olarak aktarması pek alışılageldik
değil. Bu bence olumlu bir gelişmedir. Ben Affleck risk alsa da sonucunu
alacağına eminim. Olayı gerilimde sürekli tutuyor. Bazı projelerde tür,
birinden diğerine sürekli gider gelir. Argo’da ise gerilim her daim baş rolde,
tarihi, siyasi, komedi, dram ise yardımcı rollerdedir. Bu dengeyi sağlamak
kurgunun başarısını ispatlıyor. Yoldan şaşmamak en güzeli!
Senaryoya gelindiğinde, yapılan en büyük
olumsuz eleştirilerden biri İran’a ve siyasi olaylara Amerikan gözüyle
bakılmasıdır. Şah devriliyor, fakat neden? Peki, bunca halk neden militan
olarak herkese, her şeye karşı çıkıyor? İnsanları öldürme noktasına nasıl
geldiler? Bunların cevabı yok. İyi de cevabını bu filmde aramak ne kadar doğru
ki? ABD yapımı, yönetmeni ve yapımcıları ABDli, rehineleri gerçek hayatta da
kurtaran ABDli bir uzman. Elbette tek taraflı bakacak ve tarihlerinde
“unutulmayacak” öykü olarak kalacaktır. He tabi zamanlama ne kadar uygundur bu
film için derseniz, o tartışılır. Ülke, kendini aklama derdinde mi acaba? Neyse
ki İstanbul çekimlerinde kışkırtıcı/rahatsız edici bir sahne yoktu. Gözlerimi
ayırmadan izledim, sürekli sahnenin sağına soluna baktım.
Karakter detaylandırması neredeyse hiç
yoktur; amaç belli, gidişat belli. Zaten karakterleri yakından tanıma arzusu
hissetmiyorsunuz. Karakterler sadece ülkelerine göre detaylanıyor: Amerikan ve
Kanadalı iyi insanlar ile kalan diğerleri...
1970lerin sonunu anlatan hikayede mekan,
dekor, kostüm detayları hayli etkileyicidir. Özellikler karakterlerin kostüm,
saç, makyaj ve “bıyık” tasarımları o dönemi yansıtıyor. Görüntü kalitesinin çok
parlak olmaması ve fazla teknolojik görünmemesi de gerçekçiliği artırıyor. Ben
Affleck’in başarısız oyunculuğunu yönetmenlik başarısıyla unutturacağı kesin.
Müzik çalışmalarında oryantalist ezgilerin bulunması bir yandan tek taraflı
bakışı simgeliyor, diğer yandan olayların geçtiği bölgeyle bütünlük sağlıyor.
Rotten Tomatoes’tan 95, IMDB’den 8.2
alan filme gelen yorumlar genelde olumludur. Oscar’da kendinden söz
ettireceğine şimdiden herkes hemfikir. Olumsuz eleştiriler ise Amerikan
milliyetçiliğiyle ilgilidir. Bu da tabi ki batı ülkelerinden gelmiyor!
Yönetmenlik, görsellik, detaylar, yardımcı oyunculuklar en göze çarpanlardır.
Filmin sonunda olayları yaşayan
insanların fotoğraflarının gösterilmesi ve onlarla ilgili bilgi verilmesi
sürekli “Bu olay yaşandı ve ABDliler Kanada sayesinde olsa da onları kurtardı”
imajını veriyor. Unutmadan, yaşananlarla filmdekiler arasında bazı farklılıklar
varmış. Bunlardan sadece birini belirtmek gerekirse; 6 rehinenin hepsi Kanada
Elçisi’nin evine sığınmamıştır. 2 kişi ona, kalanları başka bir Kanadalı
diplomata sığınmıştır. Hikayenin gidişatı için böyle 7-8 farklılık
bulunmaktadır. Siyasi gerçekliklerin saptırılmasında elbette tepkiler
artmıştır. Konunun içine tarih ve siyaset girdiğinde tepkilere herkes alışık
zaten. Böyle bir senaryo sadece bir kişinin onayıyla (!) ekrana geçmez, öyle
değil mi?
İnceleme için teşekkürler benimde merakla beklediğim bir filmdi en kısa sürede izliycem.
YanıtlaSilOkuduğun için ben teşekkür ederim asıl :)
SilHaftasonu izlenmeyi düşünüyorum Argo'yu. genel görüş abartıldığı ama buna karşın iyi film olduğu yönünde. Rotten Tomatoe yüzdesi hele ne öyle şaşırtıcı :)
YanıtlaSilKonu siyasi olunca elbette abartıp kendilerini kahraman gösterecekler :) Bu çok şaşılacak bir durum değil aslında. Sinema açısından Ben Affleck güzel adımlar atıyor. Çekim, kurgu başarılı. Rotten puanı fazla, o ayrı :)
Silvalla çok beğendiğim söylenemez tabi bunda istanbul sahnelerinde hayal kırıklığına uğramam etkili olabilir :)
YanıtlaSilBırak şimdi İstanbul sahnelerini bahane etmeyi. 120 dakikada 1 dakika anca yer alıyor :)) ABD milliyetçiliğinden dolayı beğenmediysen tamam, ona laf yok da sinema açısından hiç de fena değil bence. Bir de Ben Affleck kendini aştı bu filmle. Nerede o oyuncu, nerede buradaki yönetmen?! Oyunculuk gene çok değişmemiş, o ayrı.
Sildaha çok vardır diye kendimi şartlamıştım işte :) bir de artık ABD filmlerinin sonundaki sevinç gösterilerini görmek istemiyorum :)
YanıtlaSilİyi de seyretmeden önce de tahmin ediyordun sanırım bu sonucu değil mi? Veya ilk 15 dakikadan sonra zaten bilinen bir sonu var. ABD milliyetçiliğine ver yansın edecekseniz izlemeyin arkadaşım :D 1453'te padişah eline kılıcı alırken ses yok, adam ülkesini kahraman edince hep sevinç diyorsunuz :D
SilFilmi az önce seyrettim. Baştan aşağı klişelerle dolu bir film olmuş Argo. Filmin fark yaratan unsuru yönetmenlik başarısı olmuş bence ve sen de bu konuya değinmişsin. Filmlerin hepsini görmeden yorum yapmak çok doğru değil ama Affleck 'e En İyi Yönetmen dalında adaylık verilmemesi cidden sürpriz olmuş. Film oldukça başarılı çekilmiş ve bence bahsedilebilecek en önemli başarısı yönetmenlik.
YanıtlaSilAynen katılıyorum sana. The Master dışındaki 25 Oscar adayını seyrettim. O güne kadar kalanları da bitiririm belki. Yönetmenlikte aday olmasa da bu gidişle en iyi film Oscar'ını kapacak. Altın Küre ve Bafta bunu gösteriyor. Bence Zero Dark Thirty ve Django Unchained Argo'dan daha iyi.
Silikisini de seyretmedim henüz bakalım önemli adayların hepsini gördükten sonra benim fikrim ne olur
Sil