Can Yoldaşım |
Afişe baktığınızda Can
Yoldaşım’ın konusunu az çok çıkarabilirsiniz. Bu nedenle beklenti orta
seviyelerde oluyor. Diane Keaton ve Kevin Kline ikilisini baş rolde görmek
ister istemez heyecanlandırıyor. Peki, ya sonuç? Çıtır çerezlik. Yönetmen
koltuğunda oturan Lawrence Kasdan, Meg kasdan ile senaryoyu da yazıyor. ABD
yapımı dram komedinin baş rollerinde Diane Keaton, Kevin Kline, Richard
Jenkins, Mark Duplass, Ayalet Zurer, Elisabeth Moss yer alıyorlar. 103
dakikalık filmin bütçesi 12 milyon $’ken hasılatı 800 bin $ civarındadır; yani
durum iç açıcı değil. Türkiye’de Haziran 2012’de gösterime girmişti.
Beth soğuk bir günde kızıyla hava
alanından dönerken yol kenarında bir köpek bulurlar. Yıllardır Joseph’le evli
olan Beth, çocukları evden taşındıktan sonra yalnızlığını bu köpekle
gidereceğini düşünerek evine alır. Birbirlerine çok bağlanan Beth ve köpek,
güzel günlerin ardından Joseph’in köpeği gezdirirken kaybetmesiyle hüzün dolu
günlere merhaba derler. Beth köpeğin acı çektiğine inanır. Evdeki misafirlerle
beraber herkes köpeği bulma telaşına girer.
Belli yaşa ulaşan usta oyuncular
derinliği çok olan karakterler/projeler yerine daha naif ve yormayan filmlere
yöneliyorlar. Robert de Niro son zamanların en gözde örneğiyken, Diane Keaton
ve Kevin Kline da onu takip etmektedir. Zira Can Yoldaşım’ın ne senaryosunun,
ne kurgusunun beğeniyle izlenecek tarafı yoktur. Oyunculara rağmen konsantreniz
çabucak bozulabiliyor çünkü film gelişme kaydetmiyor. 103 dakikada anlatılan
hikayeyi 60 dakikaya indirebilmek mümkündür. Aile bağları, kadın erkek
ilişkileri, orta yaştaki evliliklerin durumunu sorgulaması elbette fena değil.
Diğer yandan tüm bu saydıklarım senaryonun yan konucuklarıdır. Ana konu köpeğin
kaybolması ve bulunma çabaları. Bunun için 12 milyon $ harcamaya hiç gerek yok.
İşin içine bir de Çingenelerin
psişik güçlerini karıştırıp karakterlere inandırma çabası oldukça anlamsız
gelmiştir. Asla inanmam, saçma düşüncesinde değilim. Sadece senaryoda yerini bulamıyor; bağlantı yok. Karakter sayısının bolluğu,
detaylandırmalardaki yavanlık sonrası iyice lezzetsiz çorba kıvamına getiriyor.
En rahatsız edici şeyse; film başlıyor ve ardı arkası kesilmeden karakterler
ekrana geliyor. Kim kimdir, kimin neyidir bilgisi gelmiyor. Kafanız kazan gibi
oluyor, çözmeye çalışıyorsunuz. Tür dram komediyken gizemli bir hale geliyor
sanki. Kurgu bu yönden oldukça zayıftır. Mekan, dekor, kostüm detayları ise
başarılı görünüyor. Fakat senaryonun karışıklığı bunun keyfini sürmenizi
engelliyor.
Tüm
olumsuzluklara rağmen oyuncu kadrosu hayli başarılıdır. Tecrübelerini ekrana
yansıtıp izleyici tatmin ediyor. Baş roldeki ikilinin hayvan sevgilerini
göstermek için bu filmi kabul ettiklerine inanmak istiyorum. Eleştirilerde tek
başıma değilim üstelik. IMDB’den 4.6, Rotten Tomatoes’tan da 21 almıştır.
Yorumlarınızı ilgiyle okuyorum acaba sağ salim filmini izleyip yorumlayabilir misiniz?
YanıtlaSil