3 Aralık 2012 Pazartesi

Kabuslar Evi 11 - 12 - 13 (2006)



Gelelim Kabuslar Evi'nin son üç bölümüne. Seri artık korku gerilimden tamamen çıkıp dram üzerine yoğunlaşmıştır. Bu bir tercih mi yoksa 13 bölüm çok mu uzun geldi de yolundan saptı; bilinmez.

Bir Kış Masalı (2006)

90 dakikalık dramın senaryosunu Çağan Irmak yazarken, yönetmenliğini Irmak Çığ yapıyor. Hülya Koçyiğit, Ayhan Kavas, Ebru Özkan, Özen Yula oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar. Eşi Hilmi ve kızı Melisa’yı trafik kazasında kaybeden tiyatro oyuncusu Gülseren, bir türlü kayıplarını arkada bırakamamıştır. Çevresinin ısrarı üzerine evden uzaklaşır ve Kabuslar Evi’ne gelir. Burada peşini eski püskü kıyafetleriyle ortalıkta gezen bir kadın bırakmaz. Emlakçı Sema ile kadını araştırmaya koyulan Gülseren, kalp acısını dindirmeye çalışır. Acaba bu kadın kimdir ve Gülseren'den ne istemektedir?

İşin içinde Hülya Koçyiğit ismi varken merak iki katına çıkıyor. Filmin en beğendiğim noktası finali oldu. Öykünün bağlanışı başarılıydı. Oyunculuklara elbette diyecek yok. Kabuslar Evi’nin salonu dışında bir yeri pek kullanılmıyor. Senaryo çok iç açıcı değil. Hatta Kabuslar Evi’nin genel mantığına da ters. Korku gerilim yaratacak sahne bile neredeyse yok. Seri sonlara yaklaştıkça (“Seni Beklerken” hariç) kan kaybediyor sanki.


Onlara Dokunmak (2006)

Yönetmenliğini Cevdet Mercan üstlenirken senaryo Çağan Irmak’a aittir. Yiğit Özşener, Bilge Şen, Deniz Türkali, Neslihan Yeldan rol alan oyunculardır. Küçük yaşta talihsiz bir olay sonucu kendisine armağan edilen doğaüstü gücün altında ezilen Yunus, insanlardan uzak kalmak amacıyla Kabuslar Evi’ne gider. Hem gerçeklerle yüzleşmek, hem de onlardan kaçmak istiyordur. Emlakçı Sema ise Yunus'a hiç güvenemez ve evi kiralamak istemez. Yunus'un kendisini Sema'ya anlatması gerekmektedir.

Filmin korku gerilimle bağlantısı yok. Tamamen dram üzerine yoğunlaşmıştır. Doğaüstü yeteneği gerilim türüne sokmak da ne kadar doğrudur, kararsızım. Kabuslar Evi’nden ziyade Yunus karakterinin geçmişine odaklanılır. Zira evin salonu dışında bir yer görmek hayli güç. Ev neredeyse hiç kullanılmıyor. Yiğit Özşener oldukça başarılıdır. Baş rolü hak ediyor ve projenin çıtasını yükseltiyor. Film seyredilebilir seviyede; lakin gerilim aramadan.


Uyurgezerler (2006)

Yönetmen koltuğunda Irmak Çığ oturuyor; senaryoyu Çağan Irmak yazıyor. Ümit Çırak, Derya Durmaz, Burak Şentürk oyuncu kadrosundadır. Bilim kurgu yazarı Tolga, ilk kitabında yaşadığı başarısına bir daha ulaşamamıştır. Bu durum hem yazarlığını, hem yaratıcılığını hem de özel hayatını olumsuz etkiler. Sevgilisinin onu terk etmesi sonunda Kabuslar Evi’ne sakin kafayla yazmaya gider. Fakat orada yalnız kalamaz. Düşüncelerini kaydetmek için aldığı ses kayıt cihazı gece açık kaldığında evin içinde başkalarının olduğunu anlar. Peki kimdir bunlar ve Tolga’dan ne istemektedirler?

Korku gerilimle en ufak bağlantısı olmayan projeyi seyrederken aklıma Sinan Çetin’in “Kağıt” filmi gelip durdu. Düşüncelerle beslenen insan dışı varlıklar üzerinden 80 darbesi inceden inceye sorgulanıyor. En büyük artısı oyunculardır. Zira ne Kabuslar Evi kullanılıyor, ne de serinin türüne dair devamlılığa şahit olunuyor. Fikir güzel olsa da aktarımı çok heyecanlandırmıyor. Bu tür propagandaları çok seyrettik, artık zevk vermiyor. Yeni fikir veya bakış açısı yok. Üstelik siyasi mesajlar çok net; alışıldık. Uyarlama senaryo gibi geliyor.

Gelelim Kabuslar Evi’nin “bence” seyredilmesi gereken filmlerine:



2 yorum:

  1. Hemen fikrimi belirteyim,eksik kalmasın :))Şu ana kadar ilk 6 filmi izledim ve bende en çok Karanlıktan Gelen'i beğendim.

    1)Karanlıktan Gelen
    2)Hayal-i Cihan
    3)Son Dans
    4)Tanıdık Yabancı
    5)Takip
    6)Kaçan Fırsatlar Limited

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet beğenilerimiz yakınmış. Özellikle 6 numaraya kesinlikle katılıyorum :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...