Gelelim Kabuslar Evi'nin son üç bölümüne. Seri artık korku gerilimden tamamen çıkıp dram üzerine yoğunlaşmıştır. Bu bir tercih mi yoksa 13 bölüm çok mu uzun geldi de yolundan saptı; bilinmez.
Bir Kış Masalı (2006)
90 dakikalık dramın
senaryosunu Çağan Irmak yazarken, yönetmenliğini Irmak Çığ yapıyor. Hülya
Koçyiğit, Ayhan Kavas, Ebru Özkan, Özen Yula oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
Eşi Hilmi ve kızı Melisa’yı trafik kazasında kaybeden tiyatro oyuncusu
Gülseren, bir türlü kayıplarını arkada bırakamamıştır. Çevresinin ısrarı
üzerine evden uzaklaşır ve Kabuslar Evi’ne gelir. Burada peşini eski püskü
kıyafetleriyle ortalıkta gezen bir kadın bırakmaz. Emlakçı Sema ile kadını
araştırmaya koyulan Gülseren, kalp acısını dindirmeye çalışır. Acaba bu kadın
kimdir ve Gülseren'den ne istemektedir?
İşin içinde Hülya
Koçyiğit ismi varken merak iki katına çıkıyor. Filmin en beğendiğim noktası
finali oldu. Öykünün bağlanışı başarılıydı. Oyunculuklara elbette diyecek yok.
Kabuslar Evi’nin salonu dışında bir yeri pek kullanılmıyor. Senaryo çok iç
açıcı değil. Hatta Kabuslar Evi’nin genel mantığına da ters. Korku gerilim
yaratacak sahne bile neredeyse yok. Seri sonlara yaklaştıkça (“Seni Beklerken”
hariç) kan kaybediyor sanki.
Onlara Dokunmak (2006)
Yönetmenliğini Cevdet Mercan
üstlenirken senaryo Çağan Irmak’a aittir. Yiğit Özşener, Bilge Şen, Deniz
Türkali, Neslihan Yeldan rol alan oyunculardır. Küçük yaşta talihsiz bir olay
sonucu kendisine armağan edilen doğaüstü gücün altında ezilen Yunus,
insanlardan uzak kalmak amacıyla Kabuslar Evi’ne gider. Hem gerçeklerle
yüzleşmek, hem de onlardan kaçmak istiyordur. Emlakçı Sema ise Yunus'a hiç güvenemez ve evi kiralamak istemez. Yunus'un kendisini Sema'ya anlatması gerekmektedir.
Filmin korku gerilimle bağlantısı yok. Tamamen dram üzerine yoğunlaşmıştır. Doğaüstü yeteneği
gerilim türüne sokmak da ne kadar doğrudur, kararsızım. Kabuslar Evi’nden
ziyade Yunus karakterinin geçmişine odaklanılır. Zira evin salonu dışında bir
yer görmek hayli güç. Ev neredeyse hiç kullanılmıyor. Yiğit Özşener oldukça
başarılıdır. Baş rolü hak ediyor ve projenin çıtasını yükseltiyor. Film seyredilebilir seviyede; lakin gerilim aramadan.
Uyurgezerler (2006)
Yönetmen koltuğunda Irmak Çığ
oturuyor; senaryoyu Çağan Irmak yazıyor. Ümit Çırak, Derya Durmaz, Burak
Şentürk oyuncu kadrosundadır. Bilim kurgu yazarı Tolga, ilk kitabında yaşadığı
başarısına bir daha ulaşamamıştır. Bu durum hem yazarlığını, hem yaratıcılığını
hem de özel hayatını olumsuz etkiler. Sevgilisinin onu terk etmesi sonunda
Kabuslar Evi’ne sakin kafayla yazmaya gider. Fakat orada
yalnız kalamaz. Düşüncelerini kaydetmek için aldığı ses kayıt cihazı gece
açık kaldığında evin içinde başkalarının olduğunu anlar. Peki kimdir bunlar ve
Tolga’dan ne istemektedirler?
Korku gerilimle en ufak bağlantısı olmayan projeyi seyrederken aklıma Sinan Çetin’in “Kağıt” filmi
gelip durdu. Düşüncelerle beslenen insan dışı varlıklar üzerinden 80 darbesi
inceden inceye sorgulanıyor. En büyük artısı oyunculardır. Zira ne Kabuslar Evi
kullanılıyor, ne de serinin türüne dair devamlılığa şahit olunuyor. Fikir
güzel olsa da aktarımı çok heyecanlandırmıyor. Bu tür propagandaları çok
seyrettik, artık zevk vermiyor. Yeni fikir veya bakış açısı yok. Üstelik siyasi mesajlar çok net; alışıldık. Uyarlama senaryo gibi geliyor.
Gelelim Kabuslar Evi’nin
“bence” seyredilmesi gereken filmlerine:
3) Son Dans
Hemen fikrimi belirteyim,eksik kalmasın :))Şu ana kadar ilk 6 filmi izledim ve bende en çok Karanlıktan Gelen'i beğendim.
YanıtlaSil1)Karanlıktan Gelen
2)Hayal-i Cihan
3)Son Dans
4)Tanıdık Yabancı
5)Takip
6)Kaçan Fırsatlar Limited
Evet beğenilerimiz yakınmış. Özellikle 6 numaraya kesinlikle katılıyorum :)
Sil