2 Aralık 2012 Pazar

Kabuslar Evi 7 - 8 - 9 - 10 (2006)



Kabuslar Evi 13 bölüm olunca her güne bir yazı hayli zaman alıyor. Kaldı ki son 5 – 6 film diğerlerine oranla arka planda kalmış düşüncesindeyim. İlk heyecan, serinin devamında yok oluyor. Senaryolardan mı kaynaklanıyor yoksa kurgudan mı, buyurun beraber bakalım.


Çizgisiz Zamanlar (2006)

83 dakikalık filmin senaryosunu Çağan Irmak kaleme alırken, yönetmenliğini Uluç Bayraktar üstleniyor. Şerif Sezer, Gerçek Sağlar, Özhan Sargın baş rollerdeler. Sevil, eski dönemin ünlü  oyuncularındandır. Unutulmaya yüz tutmuştur ve en ufak bir role dahi ihtiyacı vardır; hem maddi hem manevi. Beklenmedik bir anda dizi  teklif alır. Kalacak yer olarak set ekibi Kabuslar Evi’ni tutar. Evde yalnız kaldığında ses ve görüntüler onu evin arkasındaki havuza yöneltir. Geçmişle yüzleşirken esrarengiz sırlar ortaya çıkar.

Kabuslar Evi’nin arka bahçesini görmemizi sağlayan projenin senaryosu ve kurgusu oldukça başarılı geldi. Belki de Şerif Sezer’in bunda etkisi büyüktür. Sürükleyici, merak uyandırıcı tarafı artı puanları topluyor. Finale doğru ayağı tökezlese de geçmişe yolculuk, ünlü birinin yaşadığı vefasızlık, iyilikle kötülüğün birbiriyle tartışması akılda kalıcıdır.



Seni Beklerken (2006)

89 dakikalık filmin yönetmen koltuğunda Cevdet Mercan otururken, senaryoyu Çağan Irmak yazmıştır. Melisa Sözen, Sinan Tuzcu, Nur Sürer, Levent Özdilek oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar. Üniversitede okuyan Ece, yıllardır birini beklemektedir. Annesi Sevgi ve babası Erdem kızlarının bu bekleyişine hem korku hem sabırla destek verirler. Ece bu bekleyişin sonunun Kabuslar Evi’nde olacağını hisseder ve ailesiyle oraya kısa bir tatile gider. Beklediği insan gelecek midir? Aradan geçen yıllar onların kavuşmasına engel olacak mıdır?

Seyredilmesi gereken Kabuslar Evi bölümlerinin başında gelmektedir. Senaryo, kurgu, yönetmen başarısının yanı sıra mekan, dekor, kostüm detayları güzelce tasarlanmıştır. Üstelik Sinan Tuzcu ve Melisa Sözen gibi oldukça sevdiğim başarılı oyuncular seyirliğe ayrı tat katıyor. Kabuslar Evi’ni korku yerine geçmişle şimdiki zamanı birleştirme amacıyla kullanmışlardır. Korku gerilimden öte dram ve gerilimi tür olarak düşünebilirsiniz. Seyretmekte fayda var.


Çarşamba Karısı (2006)

65 dakikalık filmin senaryosunu Çağan Irmak yazarken, Uluç Bayraktar yönetmiştir. Yurdaer Okur, Füsun Kostak, Rüçhan Çalışkur, Bilge Şen baş rollerdeler.  Sacide, oğlu, gelini ve torunlarıyla  tatil amaçlı Kabuslar Evi’ne gelirler. Kasabaya geldiklerinde fark eder ki burası çocukluğunun geçtiği yerdir. Bir anda eski hatıralar su üstüne çıkar ve babaannesinin ona küçükken anlattığı Çarşamba Karısı aklını kemirir durur. Korktuğu şey başına gelir: O ve tüm ailesi Çarşamba Karısı’nın gazabından kaçmak zorundadır.

Oyuncu kadrosunun başarısına rağmen çok tat vermeyen bir bölümdür. Aslında senaryo gayet başarılı. Çocukluğumuzda kulaktan kulağa yayılan efsaneler, hurafeler mutlaka aklımızın bir köşesinde yer edinir. Çağan Irmak korku gerilimde sıkça kullanılan bu fikre Çarşamba Karısı’nda yer veriyor. Peki, eksik olan ne? Kurgu! Filme bağlanamıyorsunuz; sahneler sanki birleşmiyor gibi. Bu da 65 dakikalık öykünün havada kalmasına sebep oluyor. Böyle fikirle daha sağlam proje çıkabilirdi; eminim! Görsel tekniğin de çok etkileyici olmadığını belirtmekte fayda var.


Gece Gelen Arkadaşlar (2006)


90 dakikalık korku komedinin senaryosunu Çağan Irmak kaleme alırken, yönetmenliğini Cevdet Mercan üstleniyor. Devrim Nas, İdil Fırat, Kayhan Yıldızoğlu ve Ayşenil Şamlıoğlu etkileyici oyuncu kadrosunu oluşturmaktadır. Demet ve Özgür için geceler artık birer kabustur. Birbirlerine söyleyemeseler de geceleri ziyaretçileri vardır. Belli etmeden, evliliği de kurtarmak adına evi değiştirmeye karar verirler çünkü sorunun evde olduğunu düşünürler. Taşınma işleri esnasında yorulmamak için Kabuslar Evi’ne tatile giderler. İşin kötüsü ziyaretçiler onları burada da yalnız bırakmaz.

“Hazır seri yapmışken bir adet korku komedi ekleyelim” düşüncesiyle bu bölümün ortaya çıktığı aşikar. Bu denli güçlü oyuncu kadrosunu bu senaryoyla heba etmek haksızlık geliyor. Karabasan, korku türünde başarılı bir fikir olsa da konuya yedirmek kolay değil. Üstelik içine diyaloglarla komedi unsurunu eklemek en zoru olmalı çünkü ortada vasatlık söz konusu! Hani oyuncular olmasa sonuna gelmeyebilirdim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...