Aşk Yeniden |
Kay ve Arnold 30 yıldır evlidir. İster
istemez ilişkileri monotonlaşmıştır. Bu durumdan mutsuzluk duyan Kay, çözüm
aramaya koyulur. Uzmanlığıyla nam salan evlilik terapisti Dr. Bernie Feld duyar ve
kocasını gitmek için zorla ikna eder. Bakalım bu uğraş sonucunda 30 yıl
öncesine dönebilecekler mi?
Beyazperdede iki dev ismi beraber görmek hem görsel zevk sunuyor hem de film kalitesini ispatlıyor. Orta halli beklentiyle koltuğa oturmuşken çok başarılı bir projeyle karşılaştım. Mekan, dekor ve kostüm detayları ince ince düşünülüp tasarlanmıştır. Seçilen kasaba, öyküye göre bir kaç düzenlemeye sokulmuş. Örneğin kasabada sinema salonu yokmuş ve bir salonu sinema haline getirmişler. Kasabadaki restoran, öyküye göre duvar kağıtları dahil yeniden döşenmiştir. Tüm bu uğraşların meyvesini filmi seyrederken görebiliyorsunuz. Çok şirin, küçük ve huzurlu bir kasabada vakit geçiriyorsunuz.
Senaryo, oyuncuların performansıyla
beraber notunu fazlasıyla artırıyor. Evliliğe genç kuşak yerine orta yaş
üzerinden bakılıyor. Büyük aşkla evlenip aradan 30 yıl geçtiğinde aşk ve
evliliğin “alışkanlık” moduna geçmesi kadın için eziyet, erkek içinse kabul
edilebilir (belki de eziyet fakat duygular belli edilmiyor) durumdadır. Kay hep
“Neydik ne olduk?” sorusuyla evliliğini sorguluyor. Yeni aşıklar gibi sıfırdan
ilişkiye adım atma çabaları ise oldukça eğlencelidir. Kahkaha atmanızı sağlıyor.
Asıl trajıkomik yanı herkesin başına gelebilecek olaylara gülebiliyorsunuz.
Durum içler acısı; ayrılmaya kadar giden bir yolun ortasında çırpınan kadın
var. Erkeğin kolay kolay kabul etmeyeceği evlilik danışmanı tek çözüm gibi
algılanıyor. Böyle bir durumda siz eşinizi ikna edebilir miydiniz? Belki de
asıl soru budur. Önemli olan başlangıca adım atmak. Zaten süreceği varsa bu
adımı iki taraf da atar, istenmiyorsa iş işten geçmiştir.
Karakter detaylandırması çok güçlü.
Gerçek hayatta olduğu gibi kadın karakter kendini ve duygularını daha net ifade
edebiliyor. Erkek ise duygu aktarımı konusunda başarısız. Bu nedenle onu
yakından irdeleyemiyorsunuz. Üzerine çok gidilince ikinci yarı itibariyle
dökülüyor ve o sert, suskun, inatçı adamın aslında hayli duygusal olduğunu fark
ediyorsunuz.
IMDB’den 6.5, Rotten Tomatoes’tan 73
alan filme gelen eleştiriler genellikle yapıcıdr. Türüne göre seyredilmesi
gereken listeye girebilir. Meryl Streep her zamanki gibi harika bir performans
sergiliyor. Zaten Streep’in oynadığı filmlerden pek kuşku duyulmaz, değil mi?
Yaşına rağmen bazen mahcup bazen bayağı yürekli Kay’le kolayca iletişime
geçebileceğinizi hissediyorsunuz. Mimikleri dahi kendini ele veriyor. Beni esas
şaşırtan ise Tommy Lee Jones oldu. Bu tür projelerde kendisini görmeye pek
alışık olmadığım için, başarısı biraz sürpriz oldu. Huysuz ihtiyar rolünü o
kadar gerçekçi oynuyor ki “Allah Kay’e sabır versin! Bu adamı nasıl sevmiş ki?”
dedirtiyor. Meğer Kay’in inadı Arnold karakterinin gerçek yüzünü ortaya
çıkarmak içinmiş. Bu değişimi Tommy Lee Jones çok güzel ortaya çıkarıyor. Filmi
seyretmeden önce bu denli beğeneceğimi düşünmemiştim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder