26 Temmuz 2012 Perşembe

The Stoning of Soraya M. (2008)


Soraya'yı Taşlamak

Beyza’nın “Mutlaka izle, yorumunu bekliyorum” e-maili üzerine koşturarak D&R’a gidip alıp seyrettiğim Sorayayı’ Taşlamak, kalbinizi en derin köşesinden vuruyor; hele de kadınsanız. Amerikalı senarist - yönetmen Cyrus Nowrasteh yönetmen koltuğunda otururken, Freidoune Sahebjam’ın eserinden Betsy Giffen Nowrasteh ile senaryoyu uyarlamıştır. 116 dakikalık ABD yapımının baş rollerinde Mozhan Marno, Shohreh Aghdashloo, James Caviezel, Parviz Sayyad yer alıyorlar. Toronto Film Festivali’nde seyirciyle buluşan proje, Türkiye’de Mayıs 2010’da gösterime girmiştir. Yaşanmış bir öyküden uyarlanan filmde İngilizce ve Farsça dilleri kullanılmıştır.

1980li yılların ortasında Arabası bozulduğu için bir köye uğramak zorunda kalan gazeteci Freidoune, Zahra ile tanışır. Zahra, bir önceki gün yeğeni Soraya’yı katleden köy halkını Freidoune’a anlatmak ister. O anlatsın ki bütün dünya bu ayıbı duysun.


Oscar adaylı ve bol Emmy ödüllü John Debney, müzik çalışmalarını üstlenmektedir. Yaşanılan kültürün müziğini inanılmaz bir dramla iç içe alarak etkileyici çalışmalar çıkarıyor. Dramı ortaya çıkarmak için müzik yapmak belki zordur fakat işin içine kültürü de sokarak insanlara beğendirmek daha güç olmalı. Debney bunu fazlasıyla başarıyor.

Mekan, dekor, kostüm detayları gayet başarılı tasarlanmıştır. Özellikle Zahra karakterinin kostümü, makyajı ve saçı bu hüzün dolu projede en göze çarpan detaydır. Yöresel kıyafetler, evlerin iç dekoru da dikkat çeken diğer tasarımlardır.

Yaşanmış bir hikayeden uyarlanması seyretmek için belki de en önemli etkendir. Sahneler ilerledikçe insanın inanası gelmiyor. Filmin adından en son ne olacağını bildiğiniz için olayı merak etmiyorsunuz; sadece nasıl gerçekleşeceğini seyretme arzusuna kapılıyorsunuz. Soraya ve Zahra’yla birlikte çaresizlik sizin de içinize işliyor. “Bir el uzatabilsem, yardım etsem” düşünceleri beyninizi kemirip duruyor. Bu acıyı hem seyretmek hem de seyretmemek arasında gidip geliyorsunuz. Hele kadınsanız yüreğiniz ayrı çarpıyor, belki de şükrediyorsunuz halinize. Dramı o kadar kuvvetli ki filmin geriye kalan tüm zayıflıklarını görmemezlikten gelme ihtimaliniz yüksek. Finalinde göz yaşlarını tutmak ise imkansız.
Konu bu kadar kalbinize işlerken şimdi de gerçeklere dönme vakti. Proje tamamen Batı gözüyle ele alınıyor. Yani “oryantalist” bir bakış açısı var. Yaşananların gerçek olduğuna inanıyorum. Daha önce pek çok kez ne yazık ki duyulan, okunan şeyler bunlar. Diğer yandan, bakış açısı yeterli değil. Şeriatın yaptıklarından bahsediliyor fakat örneğin ortada namaz kılan kimse görünmüyor. Eğer ibadet edilen bir iki sahne koysalardı, film daha derine inebilirdi. “İnancı olan ve inancı için ibadet eden insanlar bu katliamı yapıyor” vurgusu gerçekçiliği arttırırdı. Verilmesi gereken mesaj daha büyük kitlelere daha net ulaşırdı. Projeyi araştırırken yorumları da okudum. “İslam’da kadın” başlıklı pek çok olumsuz eleştiri gördüm. Soraya’yı Taşlarken’deki vahşetin, bu dinin getirdiklerinden olduğuna inanmıyorum. Dahası bu vahşetin din dışında da bir şeyin gerekliliği olduğuna inanmıyorum. Bakış açısı öyle keskin ki seyredenlerden pek çoğu, bilinmeyen noktalarla tüm dini karalama yoluna gidebiliyor. Böyle bir olayı kaleme alıp ekrana taşıdıkları için yüreğim burkuldu ama diğer yandan da farklı kitlelere ulaştığı için sevindim. İnsanlar umarım seyrettikten sonra kahramanların olayları ne denli yanlış yorumladıklarını görmek adına araştırma yaparlar. Kitaplarda yazılanla insanların kafalarına göre algıladıklarının arasında benzerliklere/ farklılıklara göz atmakta fayda var. Araştırmadan kabullenmeler ne yazık ki sadece dinde değil, siyasette, sosyal çevrede de mevcut. Filmin amacı bu olmasa da hedef dışı bir hizmet de sunmuş oluyor.

Sinema açısından ele alınırsa; kurgu, anlatım, yönetmenlik pek iç açıcı değil. Görüntü ve ses konusunda da vasatın ötesine geçemiyor. Bu kadar sağlam ve duygu seli yaşatacak bir konu için ayakları yere basan daha başarılı yönetmen seçilebilirdi. Sinemaseverleri tatmin edici bir sinema şöleni sunamıyor. Ortada pek de bilinmeyen bir kültür varken, bunu kullanamamak (müzik dışında) büyük kayıp. Gerçi amaç zaten bu mudur; bilinmez. Neyse ki Zahra karakterini canlandıran  Shohreh Aghdasloo çok çok başarılıydı. Tüm bunların yanında seyretmek lazım mı? Yüreğiniz kaldıracaksa neden olmasın?

IMDB’den 7.8, Rotten Tomatoes’tan 55 alan projeye gelen eleştiriler iki türlüdür: Birincisi elbette konunun inanılmaz hüznüyle çok beğenenler, diğerleri de (benim daha yakın olduğum) sinema açısından vasat sayıldığını düşünenler. Mutlaka seyredin demeye çekiniyorum çünkü gerçekten çok hüzünlendiriyor, göz yaşları akıttırıyor. Tavsiye etmek acımasızlık olabilir. Bazı gerçekleri görmek içinse bir yol sayılabilir. Seyrettikten sonra, mideme oturan taşla birlikte recmi, şeriatı araştırdım. Siz de bir göz atın derim. Daha derinlere dalmak size kalmış elbet. Bir insan diğerine böyle bir işkenceyi yapmamalı. Kadın erkek fark etmez fakat ortadaki bir anneyse hiç hak etmiyor! Böyle bir katliamın dinle, siyasetle bağdaşması akıl alıcı değil. Yargısız infaz...


10 yorum:

  1. Benzer hislerle izlemiştim filmi.Hatta yazmaktan kaçındığım bir film oldu hep. Bu gerçek olmamalı dehşeti içinde izledim ve böyle şeylerin şu an günümüzde yaşanıyor olması çok acı verici. Filmi her açıdan çok güzel anlatmışsın, sinema ve yönetmenlik açısından getirdiğin eleştirilere de kesinlikle katılıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Aynı fikirde olmak güzel :)

      Sil
  2. İsmini sık duyduğum bir film. Ya izlenecekler listem kabarıyor sürekli. ama şu an hazır değilim bunu izlemek için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu aralar genelde dram dolu filmler denk geliyor. Şu anda bir film izliyorum ki akıllara ziyan. Nasıl buluyorum bu filmleri bilmem.

      Sinema açısından pek bir şey bulunamaz ama hikayesi merak uyandırıyor :)

      Sil
    2. hadi ya! komediyle dengelemeye çalış daha iyi olur :)

      Sil
    3. Deniyorum, araya mini diziler bile ekledim :)

      Sil
  3. Kütüğe izletsen ondan bile gözyaşı akıtabileceğine inandığım bir film.
    Buram buram duygusallığıyla insanı kendine çeken ölümcül bir dram.
    Her ne kadar alttan alta farklı mesajlar da sunsa, onlara takılmadan ana konunun etrafında ağlamaktan helak olduğum bir lanet. ehehe.
    En çok etkilendiğim filmlerde en üst sıralara oynayan bir - arkadaşın değimiyle - "dram pornosu" ehehe.
    Son yarım saati belki daha fazla süresinde hiç tempomu kaybetmeden ağlamayı başardığım bir şaheser.
    Belki sinema açısından çok başarılı değildir; ama insana istediği dramı yansıtma açısından olmaması gerektiği kadar başarılı.
    Kalbi olmayanın bile içini sızlatacağına inandığım bir duygusal çöküntü sebebi.
    Resmen psikolojiyi bozuyor bile diyebiliriz. ahahaahaa. Etkisinden kurtulması öyle çok kolay değil.
    İnsana küfürlerin en hasını ettiren, sümkürük canavarı haline getiren, bütün psikolojiyi alıp uçurumdan aşağı atan bir ruhsal katil.
    Bu tarz olayların gerçekleştiğini bildiğimiz halde, bu şekilde sinema perdesinde izleyerek ne kadar -küfür etmeden nitelendiremiyorum, siz nitelendirmişim sayın - " " insanlar olduğunu, ne kadar acımasız ve dar görüşlü " " olduklarını ve ne kadar insanlıktan yoksun " " olabildiklerini bize gösteren bir film.
    Gerçek olması dolayısıyla da fazlasıyla etkili.
    O gerçekliğe senin de ulaşmış olman duygusu, fazlasıyla iç burkucu.
    Ve hiçbir şey yapamadığın için, hiçbir şey yapamayacağın için ve bu olayın tek olmadığını bildiğin için ve bunun idrakine öyle ya da böyle bu filmle daha iyi ulaştığın için, daha da sinirlenip etkisini zor atabildiğin bir film.
    Daha ne diyebilirim ki? Zaten ebesinin deve pabucu kadar şey yazdım. ahahaha. Ben en iyisi susayım.
    Bu arada, Fatmacan, çok teşekkürler bu yorumun için. Üşenmeden filmi izlediğin için çok mutlu ettin beni. CANSIN. Ve burada spoiler vermeden bu filmle ilgili bir yorum atabildiğim için mutlu olarak, sonlandırıyorum yorumumu. Çok çok öptüm. Süpersin, çok güzel yorumlamışsın.
    Ayriyetten, tekrardan söyleyeyim, ben bu filmi İran yapımı sanıyordum yaaahu. ahahaaa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorumu okuyanlar benim yorumu okumadan filmi seyretmeye koyulurlar öyle diim sana :)) Öyle derinden yazmışsın ki insanın etkilenmemesi mümkün değil. Asıl ben teşekkür ederim seyretmeme vesile olduğun için. Bu gibi önerilere her zaman açığım ben, seve seve yorumlarım :)

      Sil
    2. Sen bir de beni bu filmi izledikten sonraki periyotta görecektin.... ahahahaaa. Aylaaar öncesinden kalma hislerle yazılan bir yorum bu, ciddi etkilendim yani.

      Sil
    3. Attığın maili kim görse meraktan seyrederdi :))

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...