Hayatımın Tatili |
Bir grup İngiliz emekli, lüks fakat
ekonomik bir tatil arayışında Hindistan’daki Marigold Hotel’i bulurlar.
Broşürden hayran kalınan otel, gittiklerinde onları şok eder çünkü umdukları
gibi lüks çıkmaz. Hindistan’ın sıcak insanları ve renkli atmosferi ise bu
sorunu göz ardı etmelerini sağlar.
İşin içine Hindistan girince bir müzik
şöleni, bir renk cümbüşünün içinde buluyorsunuz kendinizi. Thomas Newman engin
tecrübesiyle türe ve mekana uygun harika müzik çalışmaları sunuyor. Dram komedi
türünün her iki tarafına da uyan müzik, seyircinin o moda girmesini sağlıyor.
Mekan olarak seçilen otel, Hindistan’ın genel durumunu harika yansıtıyor: Bir yandan harabe gibi görünüyor, diğer yandan renklerle zenginlik
kazandırılıyor. Ayrıca sokakların da sıklıkla mekan olarak seçilmesi kültürü daha
iyi yansıtıyor. Yönetmenin filmi çekici hale getirmek için kullandığı kültürel
farklılıklar seyircide merak uyandırıyor. Kostüm tasarımı cezbedici duruyor.
Hintli kadınların renkli geleneksel kıyafetleri karşısında İngiliz turistlerin
oldukça sade giyimleri harika bir tezatlık oluşturuyor. Bu en çok temizlik
görevlisi Hintli kadınla turist kadınların arasında göze çarpıyor. Hintli kadın
temizlik yaparken ona göre çok doğal süslü kıyafeti İngilizlerle
karşılaştırılınca garip kaçıyor. Aslında garip olan bizim (yani en azından
benim) bakış açımız; kültürel farklılığımız. Bu gibi detaylar filmin seyirliğini
arttırıyor.
Senaryo genel olarak çok yabancı
olmadığımız bir hikayeyi anlatıyor. Tek fark seçilen mekanın Hindistan
olmasıdır. 2 saat sürmesi konsantrenin az biraz bozulmasına sebep oluyor. Daha
kısa ve net olarak anlatılabilecekken gereğinden fazla sahnelerle uzatıldığını
düşünüyorum. Gerçi bunun büyük bir sebebi de baş roldeki karakter sayısının
fazlalığıdır. Hindistan’a giden 7 kişi olunca, bir de işin içine Hintli
karakterler girince buyrun şenliğe! Hepsinin ayrı hayatı, ayrı sorunları, ayrı
duygu ve düşünceleri var. Odaklanmak zorlaşıyor. Tüm bu hayatları birleştirmeye
çalışırken kopuklular ise kaçınılmaz oluyor. Tabi bu kalabalığı Hindistan’ın
kültürüyle, nüfus ve yaşam tarzıyla karşılaştırdığınızda etkileyici bir
bütünlük çıkıyor.
Projeye gelen eleştiriler genellikle
olumlu taraftadır. IMDB’den 7.4, Rotten Tomatoes’tan 77, Metacritic’ten de 62
puan toplamıştır. Benim beğenim bu sefer sanırım Metacritic’le örtüşüyor. Keyifli
bir film olduğu aşikar; 62 ise yeterli J
Oyuncu kadrosu bu kadar sağlamken
hangi birini öne çıkarsam diye düşünüp durdum. Judi Dench’e olan hayranlığım
aşikarken, Tom Wilkinson’ın canlandırdığı karakter beni çok hüzünlendirdiği
için bir adım öne geçti. Maggie Smith’in canlandırdığı Muriel ise gerek
diyalogları, gerekse çıkışlarıyla en öne çıkan karakterdi. 1934 İngiltere
doğumlu oyuncu, 60’tan fazla yer aldığı sinema-televizyon projeleriyle her
kesimden ve her yaştan seyirciye hitap eden biri olmuştur. Özellikle “Harry
Potter”serisi sayesinde genç kuşağın da beğenisini toplamıştır. Sinemanın yanı sıra 100’e yakın tiyatro oyunuyla gösterişli bir kariyere sahiptir. 2 Oscar,
5 Bafta, 2 Altın Küre ödüllerinin yanında 6 Oscar, 17 Bafta, 9 Altın Küre
adaylıklarıyla da bu kariyerini perçinliyor. Ödüllerinde ön plana çıkan
projelerin bir kısmı ise şöyle: “Othello”,
“The Prime of Miss Jean Brodie”, “California Suite”, “A Room with a View”, “Gosford
Park”.
Not: Filmin en çok rahatsız edici şeyi ise adıdır! Çok uzun ve anlamsız görünüyor. Film adlarına bakan biri olarak
Not: Filmin en çok rahatsız edici şeyi ise adıdır! Çok uzun ve anlamsız görünüyor. Film adlarına bakan biri olarak
Keyifli bir film bence de.Usta oyuncular için bile izlenir diyorum :)
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum sana. Filmi seyretmenin en önemli sebebi de oyuncu kadrosu :)
Sil