20 Temmuz 2012 Cuma

The Raid: Redemption (2011)


Baskın

Tamamen tesadüf eseri alıp izlemeye karar verdiğim, daha önce adını hiç duymadığım (nasıl kaçtı benden bilmiyorum) bu proje için yazacak şeyler çok net: Gördüğüm en sağlam aksiyon, dövüş filmi! Erkek seyirciye hitap etse de bir kadın olarak dehşet içinde ve her sahnesini gözümü ayırmadan seyrettim! Yönetmen koltuğunda oturan Galler doğumlu Gareth Evans, senaryoyu da kaleme alıyor. Endonezya yapımı 101 dakikalık filmin baş rollerinde Iko Uwais, Joe Taslim, Donny Alamsyah yer almaktadırlar.

Bir SWAT timi katillerin, uyuşturucu satıcılarının ve mafyanın kol gezdiği binaya baskın yaparlar. Fakat binada tahmin edilemeyecek bir direnişle karşılaşırlar.


Toronto Uluslararası Film Festivali’nde seyirciyle buluştuktan sonra tüm dikkatleri üzerine çeken Baskın’ın müzik çalışmaları çok başarılı. Arka planda Fajar Yuskemal, Aria Prayogi, Mike Shinoda, Joseph Trapanese isimleri var. Filmin her anı seyirciyi mest ederken müzik o kadar kuvvetli ki ilginizin dağılması imkansız hale geliyor. Günlük dinlediğim müzik tarzıyla bağlantısı bile yok. Lakin filmin türüyle inanılmaz bir bütünlük oluşturuyor; sanki damarınızda donan kanı hızlandırıyor.

Daha önce Endonezya yapımı izledim mi, ondan bile emin değilim. Baskın öyle bir çığır açmış ki, kafanızdaki tüm aksiyon, dövüş türlerindeki filmleri silebilir. Üstelik filmde bütünlük var. Senaryo, diyalog çok arka planda görünebilir. Eğer sahneleri peş peşe seyrederken dikkat ederseniz; konuyu bir kerede kendi anlatmak yerine sahnelere bölüştürmüştür. Bu hem seyircinin merak duygusunu kabartıyor, hem de olaydan çok o olaya nasıl ulaştığına odaklanmanızı sağlıyor. Kurgu ise başlı başına takdiri hak ediyor. Tek mekanda çekilen bir filmi seyirciyi sıkmadan anlatabilmek için kurguya büyük rol düşüyor; bunu da neyse ki başarıyor. Mekan ve dekor seçimleri, renk ve kontrast ayarları ise aksiyona çok yakışmış. Yakın plan çekimlere dövüş sahnelerinde hızlıca yer verip tekrar uzak plana geçilmesi; o dövüşün içinde olduğunuzu hissettiriyor. Yönetmen çekim detaylarını çalışarak çıkarmış. Ne göstermek istediğini, seyrettikçe anlayabiliyorsunuz. Derdini ortaya koyabilmiş. Ortada görsel bir şölen var; bu görselin içinde kan, şiddet, dövüş ne ararsanız bulunuyor. Şimdi bu cümleyi okurken “vahşi” olduğumu düşünmeyin. Film, ilgi çekmek isteyen kırmızı boya küpü kanlı dövüşlü çekimleri barındırmıyor. Kolay kolay ekrana gelemeyecek sahneler var; bildiğiniz gerilim!
Tüm bunlarla birlikte, Baskın’da önemli olan olaydır. Karakter detayları arka plana atılmıştır. Film bittiğinde karakterlerden çok olayın kendisi akılda kalıyor. Bu bir başarısızlık mıdır? Bence hayır; aksine yönetmenin/senaristin tercihidir. Tabi karakterlerle ilgili hiçbir şey anlatılmıyor düşüncesi gelmesin aklınıza. Özellikle iki kardeşin konuşmasının geçtiği çekimde geçmişten başlayıp günümüze kadar harika bir tarih barındırıyor. Çözümlemelere yer veriliyor. Yeterli midir değil midir, karar sizin. Ses teknolojisi ise çok etkileyicidir. Tüm dövüş sahnelerinde sese önem verilmiştir. Hatta gerilimi müzik dışında oldukça destekliyor.

IMDB’den 7.9, Rotten Tomatoes’tan da 83 alan projeye gelen eleştiriler genellikle olumlu yöndedir. Türüne göre açık ara önde olduğu da şüphesiz; üstelik az bir bütçeyle. Baş roldeki 1983 Endonezya doğumlu dövüş sanatçısı İko Uwais, bu projeden önce “Merantau” ile de büyük ilgi görmüştür. “Merantau”da da aynı yönetmenle çalışmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...