Uzun süredir merakla beklediğim Uzun Hikaye sonunda 12 Ekim’de gösterime girdi! Zaman
kaybetmeden sinemanın yolunu tuttum ve harika 137 dakika geçirdim! Osman Sınav,
televizyon projelerinin yanında sinemaya da aynı başarıyı taşıyan nadir
isimlerdendir. Mustafa Kutlu’nun aynı adlı eserinden Yiğit Güralp senaryoyu kaleme alırken,
yönetmen koltuğunda (yapımcılıkla beraber) Osman Sınav oturmaktadır. Dram ve
macera türlerine giren filmin oyuncu kadrosu ise dillere destan: Kenan
İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Ushan Çakır, Batuhan Karacakaya, Altan Erkekli,
Mustafa Alabora, Zafer Algöz, Güven Kıraç, Mahir Günşiray, Cihat Tamer, Mustafa
Üstündağ sadece bir kısmı!
Pehlivan Süleyman’ın biricik
torunu Bulgar Ali, küçük yaşta yetim kalır ve dedesiyle birlikte
Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç ederler. Eşitliğin her şeyin önünde olduğuna
inanarak büyüyen Ali, genç yaşta aşık olduğu Münire’yi kaçırarak evlenir.
Birbirlerinden başka tutunacak dalları yoktur; aşkları ise yaşam
kaynaklarıdır. O kasabadan diğerine taşınırken, oğulları Mustafa da doğar ve hayata gülümseyerek yollarına devam ederler. Tabi Sosyalist lakabını alan Ali, işlerinde pek dikiş tutturamaz.
Sebebi ise haksızlığa dayanamamasıdır.
Ulaş Özdemir’in üstlendiği müziklerle oldukça uzun bir filme kendinizi kaptırıp gidiyorsunuz. Dönemine,
duygusuna, yaşananlara göre her sahneye uygun müzik tasarlanmış. Bazılarında insanın gözü doluyor; bazılarında ise tıpkı Ali gibi şahlanıp
heyecanlanıyorsunuz. Bundan dolayı Özdemir’i tebrik etmek lazım. Mekan,
dekor, kostüm tasarımları ise yaklaşık 30 yıllık bir süreyi mükemmel
destekliyor. Özellikle Münire’nin ve Mustafa’nın kostümleri oldukça renkli ve
başarılı geldi. Filmde bulduğum iki hata ise ne yazık ki gene bu bölümden
geldi. --- SPOILER --- Ali karakterinin alyansı bir gümüş oldu, bir
altın. Oysa ki değiştirmedi hiç. İkincisi ise benim filme gitmeden önce
gazeteden okuduğum bir hataydı, yani emin değilim. Ali’nin gözlükleri 2012
modelmiş? --- SPOILER --- Mekanlardan evler, kahvehaneler, dükkanlar
oldukça sevimli geldi. Senaryonun o sıcaklığını yansıttığını ve ince ince
işlendiği çok belliydi.
Senaryoya bakacak olursak, eseri
okumadığım için uyarlamanın başarısına değinemeyeceğim. Diğer yandan, görüntü kalitesi gibi oldukça temiz ele alınıyor. Uzun bir süreyi ve birkaç dönemi kapsarken sıkmıyor; rahat bir şekilde birbirine bağlanıyor. Bu açıdan kurgu da öne
çıkıyor. Dönemler arası geçişte hiç sıkıntı yaşamıyor, boşluğa düşmüyorsunuz. Burada
en büyük rol Mustafa karakterine düşüyor. Onun anlatımı, karakterin kendisinin
hep sabit olması (büyümesine rağmen) öyküye sizi bağlıyor. Dönemler sadece yıl
ve olaylar olarak değil, karakterler arasında da geçiş sağlıyor. Sadece Ali’ye
değil, Mustafa’ya da oldukça yer veriliyor. Fakat bir Ali bir Mustafa’nın
hayatı anlatılıyor gibi düşünmeyin. Tiyatro oyununda sanki kibarca perde
arkasına çekiliyor karakterler. Bazen öne geçiyor, bazen sandalyesinde kibar kibar
oturuyor. Anlatım ise yarı masalsı, yarı tüm gerçekçiliğiyle yüze tokat atar
cinsten. Özellikle Ali ve Münire aşkının anlatıldığı sahneden uzun süre
gülümsediğimi anımsıyorum.
Senaryoda elbette dönemin siyasi
görüşlerine, olaylarına yer veriliyor. Tarihten kopuk bir hikaye anlatılmıyor.
İster taraflı, ister tarafsız deyin. İşin içine tarihi bir dönem girdi mi
mutlaka olumsuz eleştirenler çıkacaktır; bunu pek çok kez gördük, duyduk ve
yaşadık. Önemli olan sinemanın içinde aldığı yerdir görüşündeyim. Bu sizin hikayeye öylesine yaklaşmamanızı sağlar, eleştirir ve
kızarsınız. Gayet doğal. Filmin zayıf halkası da bu siyasi görüş
olabilir. En azından eleştiriye en açık alan bu yönüdür.
Oyunculardansa ne yazık ki Tuğçe Kazaz’ı zayıf halka olarak öne sürmek zorundayım. Karakter
zaten hikaye içinde arka plandayken, Kazaz’ın vasat performansı göz
dolduramıyor. Hafiften heykel konumunda duruyor. Aslında az biraz performansıyla akılda kalıcı bir Münire yaratabilirdi. Münire'yi ayakta tutan da Ali karakteri oluyor. Kazaz'ın direk yüzüne çok kamera değmiyor, daha hızlı
çekimler yapılmış gibi geldi. Pek çok defa mimiklerini yakalamaya çalışsam da
başarılı olamadım.
Tuğçe Kazaz dışında tüm oyuncular
harika performans sergiliyorlar. Üstelik yan karakter sayısının fazlalığına
rağmen hepsi o kadar ünlü ve saygı değer oyuncular ki, her birini tek tek
ekranda gördüğünüzde şaşırmadan duramıyorsunuz. Hani kolay kolay hepsi bir araya pek gelemez sanırım. Hikayenin
başarısında bu oyuncu kadrosunun emeği çok var. Osman Sınav farkı olmalı
demeden geçemeyeceğim.
Gelelim “Meyve veren ağaç taşlanır”ın örneklerinden
Kenen İmirzalıoğlu’na… 1974 Ankara doğumlu ünlü oyuncu, Yıldız Teknik
Üniversitesi Matematik bölümünde okumuştur. Best Model of Turkey ise ona şöhret
yollarını açmış, peş peşe dizi teklifleriyle beraber bugüne kadar gelmiştir. Bu
arada bu yarışma ile ilk defa bir Türk erkeği Best Model of The World
seçilmiştir. “Deli Yürek” ile ilk hayran kitlesini oluşturan İmirzalıoğlu,
ardından “Alacakaranlık”, “Acı Hayat”, “Ezel” dizileriyle
televizyon seyircisinin karşına çıkmıştır. “Deli Yürek: Bumerang Cehennemi”, “Yazı Tura”, “Son Osmanlı Yandım Ali”, “Kabadayı”, “Ejder Kapanı” filmleriyle de
sinema dünyasında başarılı bir oyuncu olduğunu ispatlamıştır. Tüm dizilerini
olmasa da sinema filmlerinin hepsini seyretmiş biri olarak en çok “Kabadayı”da artık gerçekten
bir oyuncu olduğunu düşünmüştüm. Uzun Hikaye’yle birlikte düşüncem pekişti. “Ezel” dizisi ile en iyi
erkek oyuncu Altın Kelebek ödülünü kazanmıştır. Oynadığı sinema projeleri
gişede yapımcıları oldukça memnun etmiştir. Sadece yakışıklı görenlerin
sinemaya koştuğunu iddia etmeyi bırakmakta fayda var, ne dersiniz? :)
Not: Aslında yol filmi de sayılır. Etiketlerde bilinçli olarak seçtim.
Seyrettikten sonra benim gibi düşüneceğinizi umuyorum.
Not 2: Filmi pek çok izleyenden daha fazla beğenmiş
olabilirim. Sıcak ve samimi havası seyrederken bana da geçti. Bittiğinde
aklımda sadece zor fakat huzurlu bir hikaye vardı. Bu da yeterli geldi.
Kitabını okuyup bitirdiğim zaman hissettiğim huzur ve hüzün karışmıştı. Kitabın son sayfasını da okuyup, kapağını kapatıp göğsüme bastırmış, sarıp sarmalamıştım :) Yazdıklarına bakılırsa film de aynı tadı vermiş gibi gözüküyor. Gidip gitmemekte tereddüt içerisindeydim çünkü malum kitap uyarlamaları hep hüsran yaratıyor. Ama yorumunu okuduktan sonra "gitmeli" demeye başladım, bakalım.. Ellerine sağlık...
YanıtlaSilYorum için çok teşekkür ederim. Kitapla aynı lezzeti verir mi bilmiyorum. Ben ekranda seyrettiğimden çok memnun kaldım. Diğer yandan kitabı okuyup seyretseydim belki aynı keyfi vermeyebilirdi. Belirttiğin gibi uyarlamalar genelde hayal kırıklığı yaratır.
Silkitabını da okumalısın..
YanıtlaSilFilmi seyrettikten sonra kitabı okumak zor geliyor. Her sayfada karakterlerin yüzleri, mekanlar gelecek. Kitaptan almam gerekeni alamam. Önceden okumayı dilerdim.
Silalırsın..
Siltamam söz dinleyeyim o zaman. elimde 3 kitap var, onlar bitince alırım
SilTam bir kenan aşığı oldum filmden sonra senaryo ve oyuncular son derece başarılı
YanıtlaSilDizilerini çok seyretmezdim fakat bu filmden sonra tekrar dönüş yapabilirim :) Film beni mutlu etti, bu kadar basit..
SilBen en iyisi televizyonda çıkması bekleyeyim :)) heyecanlandırmadı çünkü birazcık merak ettim ama
YanıtlaSilEvet yerli filmlere karşı var böyle bir tutum. Diyecek bir şey yok, umarım izlediğinde beğenirsin :)
Silimkanım olsa giderim ama malum sebepler..
Sil3 günlük gişesi 97 bin görünen 1 milyon sınırını devirme ihtimali zor olsada eğer sosyal medyada konuşulursa devirme ihtimalide var. Baktığımızda Kenan İmirzalıoğlunun başrolde oynadığı her film 1 milyon sınırını aşmış. Ama artık insanımızın dönem filmini sinemada izlemek istemediğinden mi başka birşeyden mi bilemem ama beklenen yankıyı uyandırmadı gibi film. Ki Tuğçe KAzaz diye daha manken bile olmayı becerememiş birinin bu filmde oyuncu olarak ne işi var oda ayrı mevzu. Ama yiğidi öldür hakkını ver derler gerçekten büyük bir emek sarfedilmiş filme. Şimdi Temel Moskovada diye bir film gelir bu filmden daha fazla beğenilir daha fazla gişe yapar neyse susayım ben eniyisi.
YanıtlaSilİnsanlar dört gözle yabancı filmleri bekler ama iş Türk filmine gelince nasıl olsa sonra izlenir moduna girerler. Çok şaşılacak bir durum değil. Yazdığın filmin fragmanını gördüm, ne yazık ki gişesi fazla olacak.
SilAyrıca Uzun Hikaye gişe hasılatı yönünden zengin olmasını çok dilesem de işin içine basit bir senaryo ve komedi girmediği sürece biraz zor. Varsın azınlık olarak sinemada izleyelim katkıda bulunalım, boş ver. Hayat bize güzel :)
Daha çok hikaye üzerinden yorumlarım okuyabilirsiniz. http://fatihyildizphotography.blogspot.com/2012/10/bir-uzun-hikaye.html
YanıtlaSil