24 Ocak 2013 Perşembe

The Sessions (Aşk Seansları) (2012)

Aşk Seansları

Sundance Film Festivali’nin gözde projelerinden Aşk Seansları, ilginç konusuyla dikkat çekiyor. Hazır Altın Küre ve Oscar adayı da olmuşken seyretmeden geçilmez dedim. Mark O’Brien’ın “On Seeing a Sex Surrogate” adlı eserinden uyarlayan Ben Lewin, ayrıca yönetmenliğini de üstlenmektedir. 95 dakikalık ABD yapımının baş rollerinde John Hawkes, Helen Hunt, William H. Mancy ve Moon Bloodgood yer alıyorlar. Dram – dram komedi türlerindeki filmin bütçesi 1 milyon $’ken, hasılatı 8 milyon $’a ulaşmıştır. 22 Şubat’ta Türkiye’de gösterime girmesi planlanıyor.

Mark O’Brien küçük yaşta geçirdiği felç nedeniyle makineye bağlı yaşamak zorundadır. 36 yaşındaki Mark, bu zamana kadar hiç bir kadınla ne duygusal ne de cinsel anlamda ilişki yaşamamıştır. Açık görüşlü kilise rahibi ve terapistinin yardımıyla Cheryl Cohen adında profesyonel “seks vekili” bir kadınla tanışır. Evli ve çocuklu Cherly, Mark’ın hayatını değiştirir.

Yaşanmış bir hikayeden yola çıkıldığını öğrenince insan üzülmeden edemiyor. Diğer yandan anlatım asla dram yüklü değildir; duygu sömürü de yapmıyor. Karakterler beylik laflar etmiyorlar; hareket ve mimiklerinde abartı yok. Yani tam Sundance Film Festivali’ne uygun bir proje olmuş. Altın Küre ve Oscar’da görmek bu yüzden biraz şaşırtıcı geldi. Kamera açıları, renk ve kontrast ayarları, kurgu, mekan, dekor, kostüm detaylarında da sadeliği tercih ediyor Ben Lewin. Amacı duyguyu öne çıkarmak. Bunu da fazlasıyla başarıyor. Aslında izlemesi zor, ağır bir drama sahipken, seyirciye başka yükler eklemiyor. Sevmemin bir nedeni de budur. Sade anlatım böyle durumlarda filmi kurtarıyor.

Hiç kıpırdamadan yaşayan Mark’ı diyaloglarla tanıyabiliyorsunuz. Hayata tutunma mücadelesi, 36 yaşına kadar hiç bir kadınla duygusal/cinsel beraberlik yaşamaması ve buna rağmen hala “aşk”ı tatma hevesi duygulandırıyor. Hatta bu cesareti, kararı imrendiriyor bile. Cheryl karakteri ise pek de duymadığımız bir işe sahip. Zaten filmi ilgi çekici yapan bu karakterin mesleği oluyor. Kendince sorunları olan, bunlarla boğuşan bir kadınken, Mark’a yardımı hem tebessüm ettiriyor hem de trajıkomik diyaloglara neden oluyor. Mark’ın bakıcıları ise kafi miktarda yerlerini alıyorlar; ne eksik ne fazla.
IMDB’den 7.4, Rotten Tomatoes’tan 94 alan projeye gelen eleştiriler hayli olumludur. Rotten Tomatoes’un notu fazla; insanlarda bıraktığı etki bende bıraktığından biraz daha çok görünüyor. IMDB puanı daha gerçekçi bu sefer. Helen Hunt’a yıllar sonra en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar adaylığı getirdi. Başarısından elbette şüphe edilemez. Cherly’i çok naif ve bir o kadar da cesur aktarıyor. Diğer yandan kendisini çok sevmeme rağmen Oscar’ı hak ettiğine de inanmıyorum. Gerçi henüz rakiplerinden sadece Jacki Weaver’ı seyrettim ki o da kazanmak için zorlanır gibi. Aşk Seansları, en iyi erkek oyuncu ve yardımcı erkek oyuncu Altın Küre adayı olmuştu.

1959 ABD doğumlu John Hawkes, 50’den fazla sinema filminde, sayısız dizide rol almıştır. En son “Winter’s Bone” ile en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar adayı olmuştu. Mark karakterini iyi kotardığını düşünüyorum. Mark’ın yansıtması gereken tüm duyguları seyirciye gösterdi; empati kurdurttu. Engeli olmasına rağmen abartıdan uzak bir performans sergileyerek kendini değil hikayeyi öne çıkardı. Tüm bunlarla birlikte, Helen Hunt’ın karşısına çok daha etkili bir oyuncu çıksaydı, çıtası eminim yükselirdi. Film bittiğinde görmek istediğim muhteşem performansı ondan alamadım. Belki de daha öne çıkan bir karakter bekliyordum, olması gerekenin aksine.


4 yorum:

  1. Bu filmi çok merak ediyorum.Özellikle de John Hawkes'ın performansını.Bu arada Hawkes'ın Winter's Bone'da oynadığını duyunca çok şaşırdım.Gereksiz bir adaylık aldığını hatırlıyorum sadece :)Bir şey daha dikkatimi çekti bütçesi çok düşük bir film.Acaba geneli tek mekanda mı geçiyor ? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Butce gerektirecek bir film degil. Mekanlar standart ve sade, kostum yok yani masrafli degil :) dekor da yok. En sade haliyle oykuye odaklanilmis. Hawkes basarili ama benim hayalim daha yogun etkili bir performansti sanirim.

      Sil
    2. Filmi beğendim,gerçekten güzel ve dokunaklı olmuş ancak oyunculuklar konusunda sana katılıyorum.Hawkes abartıdan uzak ve sade bir performansla Oscarlık değil,Helen Hunt'ın daha iyi performanslarını izlemiştim,yine adaylığı ne kadar doğru tartışılır..

      Sil
    3. Aynı düşüncede olmak güzel :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...