3 Ağustos 2012 Cuma

Bir Ses Böler Geceyi (2011)


Sis ve Gece”den sonra Ahmet Ümit’in bir sinema uyarlamasını daha duymak dikkatimi çekmişti. Mart 2012’de gösterime giren dram, Türk sinemasında görmeye pek alışık olmadığımız bir konuya değiniyor. Yönetmen koltuğunda oturan Ersan Arsever, ayrıca kitabın uyarlamasını da yapmaktadır. 105 dakikalık projenin baş rollerinde Cem Davran, Merve Dizdar, Gün Koper, Rıza Akın, Ali Sürmeli, İpek Tenolcay yer alıyorlar.

Bir üniversitede araştırma görevlisi olan Süha, şiddetli yağmur yağan bir gecede kaza yapar ve arabasıyla mezarlığa doğru takla atar. Uyandığında en yakındaki terk edilmiş görünen köye gider. Evlerden birinden ses gelir ve oraya yönelir. Karşılaştığı manzara dikkatini öyle çeker ki hem 1970lerin sonrası ve 12 Eylül Darbesi zamanındaki geçmişine gider, hem de hiç bilmediği bir dünyaya yelken açar.


İki farklı karakterin hayatının anlatıldığı projede, İsmail’inkine yer verildiği bölümlerde mistik hava ağırlıklı müzik oldukça dikkat çekiyor. İsmail’in hayatını öğrenirken Süha’nın duyduğu merak, müzikle beraber sizin de heyecanlandırıyor. Filmi seyrettikten sonra aklıma gelen ilk şey, kitabı okumak oldu. Uyarlamanın başarısını okuyuculara bırakmak gerekse de Ahmet Ümit’in projenin her aşamasında danışmanlık görevini üstlenmesi, başarının bir ipucusu sayılabilir. Olayların oldukça karışık ve birbirine geçişli olduğu aşikar; hem dönem olarak, hem kültürel olarak farklı dünyaları harmanlamaya çalışmışlar. Neyse ki kafa karışıklığı yaşatmıyor. Bunda da kurgunun etkisi öne çıkıyor. Mekan, dekor, kostüm özenle seçilmiştir. İsmail’in hayatının anlatığı bölümlerde Tokat’ın bir köyü kullanılmıştır. 1970-1980 dönemlerinde Süha’nın hayatının anlatıldığı bölümlerde ise kostümler daha ön plana çıkıyor. Tabi köydeki halkın kıyafetleri kadar ilgi çekici değil! Görüntü teknolojisi ise böyle bir dram için gayet başarılı, hatta beklenenden daha iyi denilebilir.

Alevilerin dünyasını, kültürünü, yaşam tarzını bilmeyenler için eğitici/öğretici sahneler göz kamaştırıyor. Eğer çok bilginiz yoksa anlamak da güçleşebiliyor. İsmail’in Alevi inancına göre karşı karşıya geldiği zorlukta mantık aramadan duramıyorsunuz. Diğer yandan vazgeçilemeyen kurallar herkesin belini büküyor. Film bittiğinde Aleviler ile ilgili (doğruluğunu bilmesem de) belgesel kıvamında (etkileyici diyaloglar sağolsun) bazı şeyleri öğrenmiş oluyorsunuz. Seyretmenin sanırım en büyük artılarından biri de budur.
Senaryoya gelindiğinde, bir kurgu harikasını ve gizemli sonu görebilirsiniz. Arsever (ve tabi ki Ahmet Ümit) sonu seyirciye bırakıyor; istediğiniz gibi yorumlayabilmeniz için. Bir yanda Aleviler’i keşfetmek için yolculuğa çıkarken, bir yandan 12 Eylül’ün etkileriyle karşılaşıyorsunuz. Bir yanda dini inancını öğretilenlerle sınırlandırmayan İsmail, bir yanda siyasi görüşü için özel hayatını dahi arka plana atmayı kabullenen Süha. İkisini birleştiren ve hatta aynı kılan ise bu inançlarıdır. Dini veya siyasi; sonuçta hayatlarını şekillendiriyor. Karakterlere göz atıldığında ise gayet güzel detaylandırıldığını belirtebilirim. Süha’nın savaşı, yenilmişliği ve yıllar sonra yaşadığı pişmanlığı duygu dolu sahnelerle aktarılıyor. Cem Davran, Süha’nın gençliğini canlandırırken biraz sırıtıyor. Gençleştirme makyajının yetersiz olduğunu düşünüyorum. Orta yaşlılığını gençliğiyle arasında fark yaratmak adına gereksiz yere abartmışlar. Diğer yandan, iyi ki gençliğini başkasına oynatmamışlar. Bütünlük sağlaması açısından doğru bir karar olmuş. İsmail karakterini ise, inancını ve bu uğurda her şeyden herkesten vazgeçişini anlamak pek kolay değil. Aslında Arsever’in amacı da bunu anlatmak olduğunu sanmıyorum. Nasıl Süha’nın siyasi görüşü uğruna her şeyi feda ettiğine bir açıklama getirilmiyorsa İsmail için de aynı şey geçerli. Biraz soru işaretleriyle bırakmak en doğru seçim çünkü insanların bunu yaşamadan yorumlaması pek mantıklı gelmiyor. Gülizar ve Demet'i aynı oyuncunun canlandırması ise Süha ve İsmail’i harika birleştiriyor. Süha ve İsmail’i aynı oyuncunun oynaması yerine yan karakterleri aynı oyuncunun canlandırması iki hikayeyi bütün kılmak adına çok isabetli bir seçim görünüyor.

Genç oyuncular Gün Koper ve Merve Dizdar’ın performansları göz kamaştırıyor. Özellikle Merve Dizdar çok inandırıcı ve başarılı geldi. Ünlü oyuncu Macit Koper’in oğlu Gün Koper ise zorlu bir karakterin altından kalkarak genç yeteneklerin arasından hızlıca sıyrılıyor. Yan karakterlerden Ali Sürmeli pek çok rolündeki gibi ideal bir seçim olduğunu gösteriyor. Filmin kilit ismi Cem Davran ise asıl yükü kaldırıyor. 1964 İstanbul doğumlu Davran, sinema ve dizi oyunculuğu yanında babası gibi tiyatrocudur. İstanbul Şehir Tiyatrosu başta olmak üzere pek çok oyunda rol alan Davran, televizyon dünyasında “Ruhsar” dizisiyle öne çıkmıştır. Ardından “Şaşıfelek Çıkmazı” başta olmak üzere pek çok dizinin aranan oyuncusu olmuştur. Sinemaya ise 1978’te adım atarak hatırda kalan rolleri canlandırmıştır. “Varyemez”deki Oktay, “Kahpe Bizans”taki Yetiş Bey, Gavur Bey, Gezer Bey, “Balalayka”daki Hasan unutulmaz performanslarıdır. Tabi tüm bunların yanında sunucu kimliğiyle de başarısına başarı katmıştır. Bir Ses Böler Geceyi’de mimikleri, hareketleri ve oyunculuk kimliğiyle harika bir performans sergiliyor. Tecrübe bu olsa gerek. Gençliğinden çok orta yaş Süha’ya daha da yakınlaşabiliyorsunuz. İçinde kopan fırtınayı, pişmanlıkları, yaşanamamışlıkları Süha’yla beraber paylaşıyorsunuz. Bunu sağlayan da elbette Cem Davran’dır.


4 yorum:

  1. Filmin ismi çok hoşuma gitti, kitabın yazarına tebrikler. ehehe.
    Merak ettim, Alevilik belgeseli havasındaki bu filmi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alevilik belgeseli değil aslında. Bazı sahnelerde diyaloglar arasında bilgi verilmesi hoşuma gitti benim.

      Filmi seyredenlerin kitabı daha çok merak edeceğine inanıyorum :)

      Sil
  2. Ne yazıkki kaliteli bir romanın kaliteli olmayan bir filmi daha. Filmde bir kültürün, bir yaşam biçiminin, bir inanınışın anlatımı var ve sırf bu yüzden izlenmesini isterim. Filmde bazı genel yanlışların, önyargıların çok net şekilde açıklamaları da var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Romanı okumadım fakat filmin kaliteli olmadığına pek katılmıyorum. İzlediğim nice Türk filmleri arasında seyretmeye, araştırmaya, yazmaya değer bir proje olmuş.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...