26 Ağustos 2012 Pazar

Peaceful Warrior (2006)


IMDB’deki puanına baktıktan sonra tavsiye üzerine seyrettiğim film, Nick Nolte ile artı puanları kapıyor. Yönetmen koltuğunda Victor Salva otururken, Kevin Bernhardt, Dan Willman’ın “Way of the Peaceful Warrior” adlı eserinden senaryoyu uyarlıyor. Dan Willman’ın kendi yaşadıklarını kaleme aldığı biliniyor. 120 dakikalık Almanya – ABD yapımının oyuncu kadrosunda Scott Mechlowicz, Nick Nolte ve Amy Smart yer alıyorlar. Dram ve spor türündeki yapımın bütçesi 10 milyon $ olarak açıklanmıştır.

Berkely’de okuyan Dan, her anlamda kıskanılacak bir hayata sahiptir: Tüm notları A’dır, başarılı bir sporcudur, yakışıklılığı ve sportmenliği sayesinde çevresinde pek çok kız vardır ve maddi durumu çok iyidir. Bunlar tabi onun hırslı ve ukala olmasına neden olur. Dan’in tavırlarını ve güvenini sadece bir kişiyi etkilemez: Benzin istasyonunda gece çalışan yaşlı bir adam; üstelik adı bile yoktur ve Sokrat’a benzemektedir. Dan’in özgüvenini sorgulamaktan hiç çekinmez. Tam da bu dönemde Dan ciddi bir motosiklet kazası geçirir ve her şey alt üst olur. Yanında olan tek kişi ise Sokrat’tır.

Bennett Salvay’ın yaptığı müzik çalışmaları böyle bir konu için oldukça yetersiz ve sıradan geldi. İkinci yarıda biraz daha yoğunlaşsa da öykünün duygusunu müzikle yaşatamıyor. Dekor, mekan, kostüm tasarımı spor türüne göre fena değildi. Olimpiyatları taze taze seyretmiş biri olarak spor salonları, yarışmalar, jimnastik çalışmaları ilgi çekici görünüyor. Renk ve kontrast ayarları, görüntü ve ses teknolojileri açısından herhangi bir yaratıcılık veya öne çıkan bir sahne bulunmuyor. Tabi görüntü oldukça temiz olduğundan izlerken keyfi veriyor.
Senaryoya geldiğimizde, etkileyici bir konuyla karşı karşıyayız. Diyaloglarda oldukça ciddi ve önemli mesajlar veriliyor. Hayatta aslında neyin önemli olup olmadığını hem diyaloglarla dinletiyor hem de olaylarla izletiyor. Bu yönden başarılı bir uyarlamadır. Karaktere verilen Sokrat ismi de bu felsefi cümlelere çok yakışıyor. Ekran başındayken tıpkı Dan gibi kendinizi, hayatınızı ve çevrenizi sorguluyorsunuz. Konulara derin bir dalış yaparken diğer yandan “Bu kadar felsefi bakmak biraz fazla mı?” diye düşünecek olursanız filmin yaşanmış olaylardan esinlendiğini hatırlatmak gerekir. Bunu bilmek bile projeye bakış açısını değiştirir. Tabi bu biraz da hayata nasıl baktığınızla, yaşam tarzınızla ve hatta yaşınızla ilgili olabilir. Diyaloglar boş da gelebilir, çok anlamlı da gelebilir. Ben şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Yormayan, dinlendirici, düşündürücü ve sorgulatıcı bir proje.

IMDB’den 7 puanı kapan filme beklenildiği kadar eleştiri gelmemiştir. Hollywood imzası taşıdığını pek çok sahnede belli etse de gişede umduğunu bulamaması ayağını tökezletmiştir.

Dan karakterini canlandıran 1981 ABD doğumlu Scott Mechlowicz, zor bir karakteri oldukça başarılı bir şekilde kotarmıştır. Yaşanılan olaylara göre Dan neredeyse evrim geçiriyor. Bu geçişleri Mechlowicz hiç sırıtmadan ve inandırıcı şekilde ekrana yansıtıyor. Oyuncuyu daha önceden “Euro Trip”, “Mean Creek”, “Gone” filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Usta oyuncu Nick Nolte’yi anlatacak bir söz var mıdır, emin değilim. Filmin çıtasını bir kaç derece yükselttiği kuşkusuz. Victor Salva, Nick Nolte’yi ikna etmekte çok doğru bir iş yapmış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...