IMDB’deki puanına baktıktan sonra
tavsiye üzerine seyrettiğim film, Nick Nolte ile artı puanları kapıyor.
Yönetmen koltuğunda Victor Salva otururken, Kevin Bernhardt, Dan Willman’ın “Way of the Peaceful Warrior” adlı
eserinden senaryoyu uyarlıyor. Dan Willman’ın kendi yaşadıklarını kaleme aldığı
biliniyor. 120 dakikalık Almanya – ABD yapımının oyuncu kadrosunda Scott
Mechlowicz, Nick Nolte ve Amy Smart yer alıyorlar. Dram ve spor türündeki
yapımın bütçesi 10 milyon $ olarak açıklanmıştır.
Berkely’de okuyan Dan, her
anlamda kıskanılacak bir hayata sahiptir: Tüm notları A’dır, başarılı bir
sporcudur, yakışıklılığı ve sportmenliği sayesinde çevresinde pek çok kız vardır ve maddi durumu çok iyidir. Bunlar tabi onun hırslı ve ukala olmasına
neden olur. Dan’in tavırlarını ve güvenini sadece bir kişiyi etkilemez: Benzin
istasyonunda gece çalışan yaşlı bir adam; üstelik adı bile yoktur ve Sokrat’a
benzemektedir. Dan’in özgüvenini sorgulamaktan hiç çekinmez. Tam da bu dönemde
Dan ciddi bir motosiklet kazası geçirir ve her şey alt üst olur. Yanında olan
tek kişi ise Sokrat’tır.
Bennett Salvay’ın yaptığı müzik
çalışmaları böyle bir konu için oldukça yetersiz ve sıradan geldi. İkinci
yarıda biraz daha yoğunlaşsa da öykünün duygusunu müzikle yaşatamıyor. Dekor,
mekan, kostüm tasarımı spor türüne göre fena değildi. Olimpiyatları taze taze
seyretmiş biri olarak spor salonları, yarışmalar, jimnastik çalışmaları ilgi
çekici görünüyor. Renk ve kontrast ayarları, görüntü ve ses teknolojileri açısından
herhangi bir yaratıcılık veya öne çıkan bir sahne bulunmuyor. Tabi görüntü
oldukça temiz olduğundan izlerken keyfi veriyor.
Senaryoya geldiğimizde,
etkileyici bir konuyla karşı karşıyayız. Diyaloglarda oldukça ciddi ve önemli
mesajlar veriliyor. Hayatta aslında neyin önemli olup olmadığını hem
diyaloglarla dinletiyor hem de olaylarla izletiyor. Bu yönden başarılı bir
uyarlamadır. Karaktere verilen Sokrat ismi de bu felsefi cümlelere çok
yakışıyor. Ekran başındayken tıpkı Dan gibi kendinizi, hayatınızı ve
çevrenizi sorguluyorsunuz. Konulara derin bir dalış yaparken diğer yandan “Bu
kadar felsefi bakmak biraz fazla mı?” diye düşünecek olursanız filmin yaşanmış
olaylardan esinlendiğini hatırlatmak gerekir. Bunu bilmek bile projeye bakış
açısını değiştirir. Tabi bu biraz da hayata nasıl baktığınızla, yaşam
tarzınızla ve hatta yaşınızla ilgili olabilir. Diyaloglar boş da gelebilir, çok
anlamlı da gelebilir. Ben şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Yormayan,
dinlendirici, düşündürücü ve sorgulatıcı bir proje.
IMDB’den 7 puanı kapan filme
beklenildiği kadar eleştiri gelmemiştir. Hollywood imzası taşıdığını pek çok
sahnede belli etse de gişede umduğunu bulamaması ayağını tökezletmiştir.
Dan karakterini canlandıran 1981
ABD doğumlu Scott Mechlowicz, zor bir karakteri oldukça başarılı bir şekilde
kotarmıştır. Yaşanılan olaylara göre Dan neredeyse evrim geçiriyor. Bu
geçişleri Mechlowicz hiç sırıtmadan ve inandırıcı şekilde ekrana yansıtıyor.
Oyuncuyu daha önceden “Euro Trip”, “Mean Creek”, “Gone” filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Usta oyuncu Nick Nolte’yi
anlatacak bir söz var mıdır, emin değilim. Filmin çıtasını bir kaç derece
yükselttiği kuşkusuz. Victor Salva, Nick Nolte’yi ikna etmekte çok doğru bir iş
yapmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder