2 Ağustos 2012 Perşembe

Being Flynn (2012)


Flynn Olmak

Robert De Niro baş rolde olur da Flynn Olmak kaçırılır mı? Bu ay gösterime girecek olan 102 dakikalık projenin yönetmen koltuğunda “In Good Company”, “American Dreamz”, “Little Fockers”ın yönetmeni Paul Weitz otururken, senaryoyu gene Paul Weitz, Nick Flynn’nin eserinden uyarlamıştır. Dram komedi türündeki ABD yapımının baş rollerinde Robert De Niro, Paul Dano ve Julianne Moore oynuyorlar.

Jonathan sahte çek düzenlemekten dolayı hüküm giymiş, oğlu ve karısından uzak kalmıştır. Hapisten çıktığında ise geçici işlerde çalışmış, gene de dikiş tutturamamıştır. Oğlu Nick ise babasını hayal meyal hatırlayan ve onu hiç görmek istemeyen bir gençtir. Sosyal hizmetlere bağlı evsizler barınağında görevli çalışırken karşısına babası evsiz olarak çıkmıştır.


1980lerde geçen hikayenin müzik çalışmalarını “About a Boy” filminden de hatırladığımız Badly Drawn Boy yapmıştır. Çok dikkat çekici olduğu söylenemez. Mekan, dekor, kostüm detayları hikayenin gidişatına göre başarılıdır. Yoksullukla pençeleşen yaşlı adam, kıyafeti, saç ve sakalıyla oldukça gerçekçi görünüyor. Kaldığı mekanlar (sokak, ev, barınak) içine düştüğü durumu anlamamıza yardımcı oluyor. Yaşanmış bir hikayeden yola çıkıldığını düşünürsek ailenin her bireyine gerçekten üzülmek mümkün. Anneyle oğul arasındaki harika ilişki imrendirici görünüyor. Her türlü zorluğa, yenilmişliğe rağmen oğlunu mutlu etmeye çalışan bir anne var. Babasızlığı doya doya yaşayan, içinde açığa çıkaramadığı çaresizliği barındıran ve bu çaresizlikle babasını asla kabul edemeyen bir evlat... Weitz’in babayı gizemli bırakmayı tercih ettiğini düşünebilirsiniz başta. Oysa ki baba gizemli olmaktan çok hayallerinin peşine giden ve arkasında bıraktıklarını önemsemeyen biridir. Kimsenin göze alamayacağı bir şeyi yapmıştır: Hayallerine koşmak. Başarmış mı? Elbette hayır. Gene de bunu kabullenmiyor. Hala muhteşem bir yazar olduğunu düşünüyor (buna rağmen ırkçı sözlerinden de hiç vazgeçmiyor), yılmıyor. Elbette takdir edilecek bir yanı yok. Öncesinde hırsızlık yapmış, sonra kaçmış ve ailesini düşünmemiş. Harika bir eş ve çocuğu en güzel yıllarında yalnız bırakmış. Nick ile birlikte bu sorgulamaları siz de yapıyorsunuz. “Ben Nick’in yerinde olsaydım ne yapardım?” diye pek çok kez düşündüm. Sonra hemen soru baloncuklarını tek tek patlattım. Tüm bunlar karakter detaylandırmalarının çok başarılı olduğunu gösteriyor.
Ne kadar güzel bir kadın!
Görsel teknoloji, ses teknolojisi, kurguya gelindiğinde ise ufak tefek eksiklikler hissediyorum. Genel olarak yönetmen kısmı biraz daha arka planda kalıyor. Seçilen renkler elbette hikayeyi baz alarak tasarlanıyor; fakat iç karartıcı geliyor. Senaryo ilgi çekici gelse de yeterli değil. Genelinde “tam oturmamışlık” var. Belki de Robert De Niro olduğu için beklentiyi daha yukarıda tuttum.

IMDB’den 6.5, Rotten Tomatoes’tan 54, Metacritic’ten de 53 almıştır. Robert De Niro, yaşına rağmen performansından en ufak bir parça kaybetmiyor. Baba karakterinden nefret etmenizi sağlıyor. Oysa tek başına performans kurtaramıyor. Hikaye zaman zaman monotonlaşıyor ve bu da aslında Paul Weitz’e pek yakıştırılmıyor. Neyse ki aile ilişkilerinde anne-oğul ve baba-oğul ayrı ayrı derinlemesine irdelendiği için vasat üstü kalıyor.

1984 ABD doğumlu Paul Dano’yu  “The Girl Next Door”, “Little Miss Sunshine”, “There Will be Blood”, “Cowboys & Aliens” filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Genç yaşına rağmen oldukça bilinen projelerde yer almıştır. “There Will Be Blood” ile en iyi yardımcı erkek oyuncu Bafta adayı oldu. Bana sevimsiz görünse de sinema açısından umut vaat eden bir oyuncu olduğu kesin.

Not: Afişi çok beğendim. karakterlerin yüzü görünmüyor, ışıkla kaplanmış. Aslında karakterler de aile hayatlarında nerede, ne için olduklarını bilmiyorlar. Robert De Niro'nun sadece adının kullanılması, yüzünün görünmemesi daha ilgi çekici kılıyor.

Not 2: Robert De Niro'yu bu yaşta bu kadar başarılı görmek insanı mutlu ediyor. Film ne olursa olsun Robert De Niro'yu izlemek, izlettirmek gerekir.


3 yorum:

  1. dediğin gibi kendini karakterlerin yerine koymaya çalışıyorsun filmde ama genel olarak sıkıcı geldi bana ama de niro'nun oyunculuğuna parantez açmam lazım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi seyretmeye iten de o isim değil mi zaten? :)

      Sil
  2. öyle de çoğunda hayal kırıklığına uğratıyor ama :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...