360 |
17 Ağustos’ta Türkiye’de gösterime girecek İngiltere,
Avusturya, Fransa, Brezilya yapımı proje, tahmin edilebilir bir sonuçla
ilerlerken bazı tökezlemerle noktayı koyuyor. İlk cümlem belki olumsuz
görünebilir. Bu sadece ekran başına geçmeden önce hazırlanmanız için ufak bir ısınma
turu diyebilirim. Onun dışında seyredebilirliği var. Dram ve romantik türündeki
projenin yönetmen koltuğunda Fernando Meirelles oturmaktadır. Meirelles’i “Tanrılar Şehri” ve “Körlük”ten hatırlayabilirsiniz. Seyretmediyseniz “Körlük”e göz atmalısınız. Arthur
Schnitzler’in 1897 tarihli “La Ronde”
oyunundan günümüze uyarlayan ise Peter Morgan’dır. Morgan’ı da “Frost/Nixon” senaristi olarak
hatırlayabilirsiniz. 115 dakikalık filmin baş rollerinde ise oldukça geniş ve
etkileyici bir kadro bulunmaktadır: Anthony Hopkins, Jude Law, Rachel Weisz,
Ben Foster, Moritz Bleibtreu, Jamel Debbouze.
Farklı şehirler ve ülkelerde yaşayan insanların hayatı bir
şekilde birbirine mutlaka bağlıdır. Nasıl mı? Günümüz koşullarında birbirini
çember misali saran aşklarla. Filmin çok büyük iki avantajı var: Birincisi
farklı kültürlerden gelen karakterler. Bu, filme mekan, dekor,
kostüm zenginlikleriyle yansıyor. Viyana, Paris, Londra, Bratislava,
Minnesota şehirlerinden manzaralar sizi bekliyor. Sabit kalınmayan dekor da
sıradanlığı yok ediyor. Mekan ve dekorla birlikte müzik çalışmaları da ülkeden
ülkeye, karakterden karaktere göre değişiyor. Sanki arşivlik gibi
dinliyorsunuz. İkinci büyük avantajı da elbette oyuncu kadrosudur. Karakter
sayısının çokluğu nedeniyle sahne sayıları az olsa da hepsinin etkisi ayrı ayrı
kuvvetlidir. Gözünüzü ekrandan ayıramıyorsunuz.
Yukarıda saydığım tüm olumlu eleştiriler, senaryoya gelindiğinde
yerini kaşı kalkık yorumlara bırakıyor. Yüzyıllardır eleştiri oklarına hedef olmasının ana sebebi, içinde barındırdığı cinsel
temadır. Oyunla ilgili bir bilgim yok fakat
günümüzde bu ilişkilerin karmaşıklığı pek şaşırtıcı gelmiyor. Elbette birebir
uyarlanmamıştır, günümüze göre kurgulanmıştır fakat aradaki çağ farkını dikkate
alacak olursak şu an için skandala yol açmayacak gibi görünüyor. Diğer yandan,
karakter ve olay kalabalıklığı kafa yoruyor. Tam olarak karakterlerin
kesişememesi de senaryonun ayağını tökezletiyor. Beklenti bu yöndeyken bazı karakterler sandalyelerine güzelce kuruluyor, bazılarıysa yok yere ayakta
kalıyor. Seyircinin aklında da “Neden?” sorusu oluşuyor. Böye karışık bir
senaryo ve olaylar demetinin kurgusunu yapmak pek kolay değil. Başa
çıktıkları da söylenemez. Tabi senaryonun karışıklığı yanında karakterleri detaylandırmadaki başarısını göz ardı etmemek lazım. Sayının çokluğuna rağmen çoğu karakteri yeteri kadar yakından tanıyabiliyorsunuz. En azından derdi, kederi, hedefi, hayalleri nedir; kestirebiliyorsunuz. Karakter sayısı az projelerde bile bunu yakalayamazken, bu detay filmin çıtasını yükseltiyor.
IMDB’den 5.7 alan filme gelen projeler pek sıcakkanlı değil. Oyuncu kadrosuna rağmen Amerika’da yeni görücüye çıktığı için eleştiri sayısı
da azdır. Gerçi seyirci sayısı artsa da puanın 6’dan fazla çıkacağına pek
inanasım gelmez, gerçekçi olmaz. Filmin ilginç bir tesadüfü var: Jude Law ve
Rachel Weisz dördüncü kez sinemada beraber karşımıza çıkıyorlar.
Diğerleri “Bent”, “Stalingrad” ve “My Blueberry Nights”tı. Ekranda çok iyi bir ikili oluşturdukları
aşikar. Sizce de öyle değil mi?
Anthony Hopkins, Jude Law ve Rachel Weisz’in harika performanslarının yanında beni en çok Jamel Debbouze etkilemiştir. 1975 Fransız
doğumlu, Fas kökenli oyuncu, komedyen ve yapımcı Debbouze’yi ilk kez “Asteric & Obelix: Mission Cleopatre”da
seyretmiş olsam da dikkatimi “Angel-A”
ile çekmiştir. Filmin güzelliği yanında oyunculuğu beni mest etmişti. Bu filmde
oynadığını bilmeden ekran başına geçtim ve görünce çok sevindim. Pek çok şovla
gündeme gelen bir komedyen olsa da sinema seyircisi sanırım benim gibi “Angel-A” ile onu takibe almıştır. Bu arada
oynadığı filmler sadece iki tane değildir elbette. Toplamda “Amelie” de dahil olmak üzere tam 24
filmde yer almıştır! “Amelie”deki
Lucien karakterini canlandırmıştır.
kötü eleştiriler alıyor ama yönetmeni sebebiyle merak ediyorum. kesişen hikayeli filmleri de severim genelde ama hayal kırıklığı yaşatacak sanki :) yazın güzel olmuş kafamda biraz daha netleşti film
YanıtlaSilArtı yönleri elbette çok var. Gene de tavsiye edilir mi emin değilim :/
Silmeraktan mutlaka izlerim ama herkese de tavsiye edilecek bir film değil sanırım
YanıtlaSilAfişlerini görmüştüm bende. Merak ediyorum bu filmi
YanıtlaSilOyuncu kadrosu merak uyandırmıyor değil tabi de beklentiyi karşılar mı, emin değilim :)
SilBakalım görcez :)
Sil