6 Temmuz 2012 Cuma

Flic Story (1975)


Öldürmek Hırsı
Peş peşe seyredilen Alain Delon filmlerine son hız devam ediyorum. Bu sefer 1940lı yılların sonunda yaşanan gerçek bir öykü beyazperdede karşımızı çıkıyor. Senaryosunu Alphonse Boudard, Roger Borniche’nin aynı adlı otobiyografisinden kaleme alıyor. Suç ve gerilim türündeki filmin yönetmen koltuğunda Jacques Deray oturmaktadır. 107 dakikalık Fransa yapımının baş rollerinde Alain Delon, Jean-Louis Tringnant, Renato Salvatori yer almaktadırlar.

Fransız Milli Emniyet Teşikalatı’nın ünlü müfettişi Roger Borniche, adam öldürmeye hiç tereddüt etmeyen Emile Buisson’ın peşine düşmüştür. Borniche asla silah taşımaz, kaba kuvvet kullanmaz, işkenceleri kabul etmez. Karşısındaki Buisson olsa dahi! Buisson ise Borniche’den kurtulmak için her türlü yolu dener.

Fransız müzisyen Claude Bolling müzik çalışmalarıyla filmde gerilimi arttırırken çok sert olmayan müzik tınısıyla Borniche karakterine daha yakınlaşmamızı sağlıyor. Borcnihe’in kız arkadaşının yemek esnasında piyano çalması, Bolling’in piyanistliğine de ufak bir göndermedir. Mekan ve dekor tasarımları “Şehirdeki İki Adam”a göre daha doyurucu ele alınıyor. Daha çok ve farklı mekan kullanımı buna fırsat veriyor. Kostümlerde ise gözüme çarpan tek karakter Borniche’dir. Gri takımı, ceketin arka kesimi, yeşil paltosu filmde en aklımda kalan kostümlerdir. Bir kadından çok erkek karakterin kostümünün aklımda kalması da nadir görünen bir durumdur. Gerçi giyen kişi Alain Delon olunca bu pek şaşırtıcı olmamalı J
Karakter detaylandırmalarına gelirsek, Borniche’nin seyirciye birebir aktarıldığını görebilirsiniz. Hiç bir şekilde kendini saklamayan, oldukça net bir karakter. Beraber çalıştığı polislerden farklı olarak silah kullanmayan, kaba kuvvete başvurmayan, başvuranları eleştiren bir insan. Üstelik bu kaba kuvveti kullanmadan da istediğine ulaşabiliyor. O meslekte olup bu kadar naif biçimde çalışabilmek kolay mıdır, bilmiyorum. Zaman zaman çok gerçekçi görünmüyor. Bununla birlikte, karakterin tutarlılığı ona ısınmamızı sağlıyor. Önüne çıkan engellere rağmen yolundan şaşmıyor. Adaletin simgesi olarak kahraman olma hedefi güdüyor. Senaryoda konu gereği pek çok karakter bulunuyor. Alain Delon ve Jean-Louis Tringnant baş rolleri güzelce paylaştıkları için yan karakterleri çok merak etmenize fırsat kalmıyor ve bu da karakter kalabalığını bir bakıma göz ardı ettiriyor.

IMDB’den 6.9 alan projeye gelen eleştiriler genellikle olumlu yöndedir. Sonucu pek şaşırtıcı olmasa da senaryonun sürükleyiciliği, dönemin koşullarına göre çekim ve tüm detaylar çok başarılı görünüyor. Oyuncuların bu başarıda büyük etkisi vardır. Alain Delon’a ikinci kez hayran kalmamı sağlamıştır. Adalet duygusu güçlü, vicdan sahibi bir karakteri, yaptığı mesleğe rağmen koruyabiliyor ve seyirciye bunu gösteriyor. Borniche’i izlerken tereddüt duymuyorsunuz.

Filmin diğer baş rol oyuncusu 1930 Fransa doğumlu Jean-Louis Trintignant, hala oyunculuğa devam etmektedir. 1969’da Cannes Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülü almıştır. Ayrıca 4 kez de Cesar’da aday gösterilmiştir. 45’ten fazla projede yer alan Trintignant, en son 2012 yapımı Michael Haneke’nin “Amour” filminde baş rolde seyirci karşısına çıkmıştır! Amansız çete başı katili oldukça huzursuz edici bir gerçekçilikle oynamıştır. Filmi seyrederken Emile Buisson’dan nefret ettim. Var mı bu başarının ötesi?


5 yorum:

  1. Bunu da izlememiştim yahu! :) not ettim hemen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzlemediğin filmleri bulmak hoşuma gidiyor, bir yandan film izlerken bir yandan da işe yarıyorum :)

      Sil
    2. Hahaha :)) çok var tabi. ben de böyle bilmediğim filmler çıkınca seviniyorum. sinema kültürümüze katkısı tartışılmaz çünkü :)

      Sil
  2. Bu tarz filmlerden nedense hiç hoşlanmıyorum ya.Sinefil olmak için izlemek şart tabi :)

    YanıtlaSil
  3. Kendini bir şey olmak için bir şey yapmaya zorlama bence. Özellikle konu sinemaysa istemeyerek bir film izlemek gereksiz. Sinefil olmanın kuralı olduğuna inanmıyorum.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...