26 Ocak 2013 Cumartesi

Silver Linings Playbook (Umut Işığım) (2012)

Umut Işığım

Bu seneki Oscar adaylarında bana (şimdilik) en keyif veren “Life of Pi” idi; ta ki Umut Işığım’ı seyredene kadar. O kadar eğlenceli 122 dakika geçirdim ki, süresi uzasa veya diziye çevirseler gıkımı çıkarmadan ekran başında otururdum. Matthew Quick’in aynı adlı romanından David Russell senaryoyu uyarlamıştır. “Three Kings”in yönetmen ve senaristi, “The Fighter”ın yönetmeni Russell,  bu projede de yönetmen koltuğunda oturuyor. ABD yapımının oyuncu kadrosu ise kuvvetli: Bradley Cooper, Jennifer Lawrence, Robert De Niro, Jacki Weaver, Chris Tucker. Dram komedi, romantik türündeki filmin bütçesi 21 milyon $’ken, hasılatı şimdilik 68 milyon $’dır. Daha fazla hak ettiğine inanıyorum.

Pat, eskiden tarih öğretmenliği yapan, hayatının en değerleri öğelerini bir günde yitirmiş biridir. O gün yaşadığı travma sonrası mahkeme kararıyla 8 ay rehabilitasyon merkezinde tedavi olur. Merkezden çıkabilmesi için tek koşul vardır: Hayatını düzene sokacak ve yeni bir sorun çıkarmayacak. Zaten Pat’in isteği de budur: İşine ve çok sevdiği eşine kavuşmak. Lakin eşine ulaşmak pek de kolay değildir. Aile dostu Tiffany’den bu konuda yardım ister. Yardım karşılığında da Tiffany ondan bir iyilik ister.

Umut Işığım için özet cümlem şu olabilir: Arıza karakterler cümbüşü! Tabir biraz amiyane oldu, farkındayım fakat filmi seyrettikten sonra sizin de aklınıza benzer kelimeler gelecektir. Dram komedide bu kadar tuhaf karakterlerin bir arada olması trajik bir hal alıyor. Diğer yandan, diyaloglar ve oyunculuklar o kadar kaliteli ve doğal ki iş komediye dönüyor. Pat, anne ve babası, abisi, Tiffany, Tiffany’nin ablası ve eniştesi, Pat’in psikologu derken kalabalık bir kadro bizleri bekliyor. Pat’in anne babasıyla ilişkisi (zaman zaman husumeti)  az biraz rahatsız ediyor. Hani aşırıya kaçıldığını düşünüyor insan; lakin karşımızdaki kişi sinirlerine hakim olamayan, tedavi aşaması bitmeyen biri. Psikolojik sorunlarını göz önünde bulundurarak bakıldığında olay daha normale indirgenebilir. Eğer karakterler daha aklı salim insanlar olsaydı filmin türü dram, dram komediden direk romantik komediye geçiş yapabilirdi. Belki de ilgi çeken kısmı budur: Özünde romantik komedi; karakterlerle dram komediye kayması. E tabi romantik komedi unsurları bulundururken sıklıkla rastladığımız olaylardan parçalar bulmak mümkün. Zira ilk 15 dakika sonrasında filmin sonunu çözüyorsunuz. Size sürprizi sonuyla değil gittiği yolla yapabiliyor.

Mekan, dekor, kostüm tasarımı türe ve öykünün konumuna göre hayli doğal. Karakterlerin kafası gibi zaman zaman dekorlar da karışık görünüyor. Bu rahatsızlık vermiyor; zira o kargaşaya beyin kısa sürede alışıyor. Görüntü kalitesi, renk ayarı, kamera açıları türüne göre hayli başarılı. Eminim ki kitabı çok daha keyiflidir.
IMDB’den 8.2, Rotten Tomatoes’tan 91 puan almıştır. Gelen eleştiriler hayli olumludur. Rotten Tomatoes Oscar adaylarına bu sene fazla fazla puan veriyor. IMDB puanlarıyla ilerlemek daha gerçekçi olacak. Sonuçta ortada güzel bir senaryo ve kurgu var. Diğer yandan 91 puanlık da değil. Çok abartmamalı. Umut Işığım’ın adaylıkları ise şöyle:

Oscar: En iyi film, yönetmen, erkek oyuncu, kadın oyuncu, yardımcı erkek oyuncu, yardımcı kadın oyuncu,uyarlama senaryo, kurgu
Bafta: En iyi erkek oyuncu, kadın oyuncu, uyarlama senaryo
Altın Küre: En iyi film, erkek oyuncu, kadın oyuncu (kazandı), senaryo

Oscar adaylıklarına bakıldığında oyuncu kadrosunun kalitesi ortaya çıkıyor. Bana gerçekçi görünen iki adaylık var: Kadın oyuncu ve yardımcı erkek oyuncu. Henüz “Zero Dark Thirty”i izlemediğim için Jessica Chastain’e yorum yapamıyorum fakat kalan rakipleri arasında en etkileyici olanı Jennifer Lawrence geldi. Tabi Akademi sürpriz yapıp küçük oyuncu Quevenzhane Wallis’e heykelciği bahşedebilir. Robert De Niro, uzun süre sonra beni çok mutlu edecek performans sergiliyor. Zira en son “Red Lights”ta isyan bayrağını çekmiştim. İnsanda bu kadar yetenek varken ıvır kıvır roller yakışmıyor; üstelik ihtiyacı bile yok. Baba karakterini çok iyi oynuyor, hayran kalmamak imkansız.


6 yorum:

  1. robert de niro'yu bayadır baba rolünde izliyorum fakat 2013'de motel ve killing season gibi aksiyon filmlerinde farklı rolde izleyecek gibiyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben buradaki rolünü çok sevdim. Epeydir kötü projelerde yer alıyordu. İçim rahat etti sonunda.

      Sil
  2. burda başarılıydı diğer filmlere göre ama lawrance'ın performansa da bir parantez açmak lazım burda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oscar aldı daha ne parantezi :)

      Sil
    2. her ödül alan hakediyor mu diyorsun yoksa :)

      Sil
    3. Hayır ben zaten onun alacağına inanıyordum ve başarılı olduğunu da düşünüyorum.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...