26 Kasım 2012 Pazartesi

Kabuslar Evi: Takip (2006)



İlk çıktığı dönemde merakla tüm DVDlerini aramaya koyulduğum Kabuslar Evi serisinin halen bir kısmını seyredememiş olsam da arşivimde 8 tanesine yer bulabildim (belki bölümleri yayınlarken bitirmiş olurum). Seri, çoğunluğunu Çağan Irmak’ın yönetip kaleme aldığı televizyon dizisidir. 13 bölüm boyunca kişiler, konular, öyküler tamamen birbirinden farklıdır. Ortak iki nokta ise eski bir köşk ve bu köşkü kiralayan emlakçı Sema'dır. Kiracıların başına gelen gizem dolu ve doğa üstü olaylar aktarılır. Bu olayların pek çoğu da geçmişle bağlantılıdır. Türü korku gerilim olan projenin yapımcısı Şükrü Avşar’dır. Bazı bölümlerinde dram da işin içine girmektedir.

Serinin bölümleri aşağıdaki gibidir:

Takip
Onlara Dokunmak
Bir Kış Masalı
Uyur Gezerler

Hikayeleri sırasız rahatlıkla seyredebilirsiniz. Müzik çalışmalarını Aria üstlenmektedir. Türe göre başarılıdır; gerilimi hissettiriyor. Birkaç bölümü peş peşe izlediğinizde tanıdık gelen jenerik müziği ağzınıza takılabilir.

Serinin ilk filminin adı Takip’tir. 67 dakikalık korku gerilimin yönetmen koltuğunda oturan Çağan Irmak, senaryoyu da kaleme almıştır. Fikret Kuşkan, Cihan Okan, Nergis Çorakçı ve Cansu Dere filmin baş rollerini paylaşıyorlar.

İbrahim en büyük kabusundan kaçmaktadır. Küçüklüğünde köye kurtadam iner ve tüm halka, hayvanlara zarar verir. Bu zararın doruk noktası ise güzeller güzeli Esme’nin oğlu Hasan’ın öldürülmesidir. Köy ahalisi buna bir son vermek ister ve kurtadamın peşine düşerler. Kurtadam ise son olarak İbrahim’in babası Kazım’ı yaralar ve tüm zehrini ona akıtır. Artık ne Kazım ne de İbrahim bu lanetten kurtulamaz. İbrahim kaçmayı seçer ve bu uğurda şehir şehir, kasaba kasaba gezer. Aradan yıllar peş peşe geçer, yalnızlığının da etkisiyle İbrahim artık sona geldiğine inanır. Kurtadamla yüzleşme vakti gelmiştir!
Mekan olarak seçilen ev oldukça görkemlidir. Terk edilmiş havasının yanında az mobilyayla döşenmesi soğukluk hissi yaratıyor. Seçilen mobilyalar koyu renkte ve eskimiştir. Pencerelerden giren güneş ve ay ışığı sisli bir görünüm kazandırıyor. Ayrıca evin orman içinde olması sıklıkla izlediğimiz korku gerilim türündeki mekana uyuyor. Tabi şunu da unutmamak lazım: Filmdeki mekan, dekor tasarımları tanıdıktır, şaşırtmıyor. Bu bölümde ev çok kullanılmıyor; her odasından, karesinden faydalanılmıyor. O yüzden arka planda sayılır. Kullanılan diğer pek çok mekan da kamera açılarıyla gerilimi daha yoğun hissettiriyor. Özellikle yakın çekimlerin bunda etkisi çoktur.

İşin içine kurtadam girince etkileyici bir görsellik bekleniyor. Lakin kurt adam epey vasat. Görselliği ne korkutuyor ne de gerçekçi (kurtadamın gerçeğe yakını nasıl olur, onu da bilmiyorum ya neyse) geliyor. Projenin çıtasını düşürüyor. Gerilim kurtadam dışında efektler ve seslerle de sağlanıyor. Geneline bakılırsa  fena sayılmaz.

Senaryoya sadece bir kurtadam filmi olarak bakmamak gerekiyor. İşin içine karakter(ler)in psikolojisi giriyor. Gerçek nedir? Kimdir? Buna nasıl yaklaşabiliriz, bakabiliriz? Bu soruları dakikalar ilerledikçe kendinize sorarsanız senaryoya ısınmak kolaylaşır. Geçmişe dönüş sahneleriyle İbrahim’in hayatını, düşüncelerini irdelememizi sağlıyor Çağan Irmak. Karakterin korkusunu, korkusuzluğunu, pişmanlıklarını anlayabiliyorsunuz; hatta az da olsa empati kurabiliyorsunuz. İbrahim yıllar sonra korkusuyla yüzleşmeye hazırdır; her ne olursa olsun. Karakter detaylandırması bu hikayede başarılıdır. Finale doğru ise beklenen heyecanı veriyor ve seyirciyi şaşırtabiliyor.

Kabuslar Evi serisi ilk çıktığı dönemde eleştirenler çok oldu. Özellikle korku gerilim türünde bir yenilik sunmaması, alışık olduğumuz şeylerle karşı karşıya getirmesi üzerine gidildi. Diğer yandan, Türk sinemasında korku gerilim türünün oldukça arka planda kaldığını unutmamak gerekir. Kabuslar Evi serisi, bazısı kısa olmakla beraber 13 bölümü tek eve bağlayarak farklı hikayeler sunuyor. Çağan Irmak’ın DVD seti olarak emek vermesini takdir etmek gerekir. Üstelik oyuncu kadrosuna baktığınızda hepsi birbirinden başarılı genç oyunculardan ve üstatlardan oluşuyor. Projeye inandıkları ortada. Hikayelere göre inişler çıkışlar var. Bu biraz da senaryoya bağlanabilir.

Tüm seride üstünde durulması gereken bir konu daha var: Hikayeleri gerçek dışı algılamak yerine insanların beynindeki düşünceler üzerinden hayata geçirildiğini kabul etmek lazım. Her hikayede olmasa da çoğunda insanların korkuları, yüzleşmek istemedikleri şeyler karşılarına çıkıyor. Ortada kurtadam da olsa, öcü de görünse aslında hepsi bizim korkularımızın aynadaki halleridir. Korktuğunuz anları ve şeyleri düşünün. Çağan Irmak sadece bunlara hayat veriyor. Gecenin bir yarısı kocaman bir gölgenin (kurt gibi) arkanızda olduğunu var sayın. Korkar mısınız? İnanmasanız da bunun bir kurtadam olduğu düşüncesi aklınızdan geçer mi? İşte tüm projeye bir de bu gözle bakın.

Not: Bu hikaye ilk olduğu için Kabuslar Evi serisinin genel bilgilerini ve ona bakılan genel yorumları da burada paylaşmış oldum. Diğer öykülerde bu düşünceleri tekrar etmek yerine bağlantı koyacağım :)


6 yorum:

  1. Kaçıncı filmi olduğunu bilmiyorum ancak Çarşamba Karısı bölümünü izlemiş ve beğenmiştim.Acaba DVD seti olarak satılıyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak ben de onu seyredemedim mesela :) 2 farklı D&R şubesine gittim bulamadım. Set olarak satılmıyor sanırım artık. İnternete düşünce kıymeti kalmadı galiba. Youtube'da bölümler var istersen.

      Sil
  2. Çarşamba Karısı güzeldir,izle derim:)O zaman Youtube'da varsa daha iyi,para vermeye gerek yok :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de fragmanları araştırırken görmüştüm, daha izlemedim ama Çarşamba Karısı'nı Youtube'dan izlemeyi planlıyorum. Umarım görüntü iyidir :)

      Sil
  3. Bu yazına bakınca, eksiklerim olduğunu farkettim. Kaçırdıklarım varmış. İyi ki yazmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de 13'te 9 yaptım, kalanı izler miyim bilmiyorum henüz :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...