27 Haziran 2012 Çarşamba

Airport (1970)


Havaalanı

Adını pek çok kez duymama rağmen yeni seyretme fırsatı yakaladığım Havaalanı, beklediğimden daha başarılı çıktı. Verilen puanlardan hem çekimser kaldım hem de merakımı yenemedim. Aldığı ödüller de bu merakı tetikledi. 137 dakikalık ABD yapımının yönetmen koltuğunda George Seaton oturmaktadır. Arthur Hailey’in aynı adlı romanından Seaton senaryoyu da kaleme alıyor. Dram gerilim türündeki projenin oyuncu kadrosunda ise Burt Lancaster, Dean Martin, Jean Seberg, Jacqueline Bisset, George Kennedy, Helen Hayes, Val Heflin yer almaktadırlar. 10 milyon $ bütçeye karşılık 100 milyon $ hasılat elde etmiştir. Hasılatı 10’a katlamak harika görünüyor. Tabi şu da var: O zamanın teknolojisiyle ancak bu kadar para harcanabilir. Teknoloji ilerledikçe beklentiler yükseliyor ve bir o kadar da maliyeti artıyor. Buna oyuncular dahil!

ABD’de oldukça büyük bir havaalanı, kar ve tipi yüzünden çok zor bir gece geçirmeye gebedir. Tüm aksilikler birbirini kovalarken, personelin de kendi hayatları ve yaşadıkları sıkıntılar aynı geceyi bulmuştur. En kötüsü ise bir uçakta bombalı eylemcinin olduğu haberinin gelmesidir!

Projenin müzik çalışmalarını Alfred Newman üstlenmiştir. Bu çalışma Newman’ın son projesi olmuştur, aynı yıl hayatını kaybetmiştir. Daha öncesinde 50’den fazla filme imza atmış ve pek çok ödüle/adaylığa layık görülmüştür. Havaalan’ı Van Heflin’in de son projesi olmuştur. Bu filmin ardından bir gün yüzerken kalp krizi geçirip vefat etmiştir. Peş peşe gelen tesadüf müdür bilinmez tabi. Filmi araştırırken bu iki ayrıntı ister istemez dikkat çekiyor. Kitabını okuyan kesim, filme büyük bir bölümünün aktarılmadığından şikayet ediyor. Kitabı okumayan biri olarak bu durumdan rahatsızlık duymadan keyifle seyrettim. Dönemin şartlarına göre mekan, dekor, kostüm detayları çok hoşuma gitti. Elbette dekorlar çok gerçekçi durmuyor bu dönem koşullarında. Yine de rahatsız olacak, abartı görünecek bir zayıflıkla da karşılaşmadım. Pek çok felaket projelerine de öncü olduğuna inanıyorum. Zira seyrederken gerçekten geriyor. Senaryo, kurgu ve oyunculuğun bu gerilimde payı oldukça yüksektir. Her ne kadar sonunun ne olacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek duyulmasa da projeye kendinizi kaptırmak çok zor gelmiyor. Zaman zaman çok fazla karakterin yer alması kafa karıştırıyor; hepsini bir yere, bir sahneye, bir öyküye sığdırmaya çalışıyorsunuz. Açıkta kalan, olmasa da eksikliği hissedilmeyecek karakterler soru işareti bırakıyor. Karakterlere can veren oyuncular ise bu soru baloncuklarını kafanızdan uçurmayı sağlıyor. Karakter detaylandırmalarına çok gidilmese de diyaloglarla birbirine bağlanan karakterlere bir süre sonra alışabiliyorsunuz.
IMDB’den 6.5, Rotten Tomatoes’tan 79 puan alan filme gelen eleştiriler genellikle olumlu yöndedir. Bakmayın siz puanların orta halli olduğuna. Film 100 milyon $ hasılat elde ettiğinde IMDB ve Rotten Tomatoes'u takip edenlerin çoğu yoktu. Filmi 2000li yıllar yerine 1970li yıllara göre değerlendirdiğinizde oldukça etkileyici bir dram ve gerilimle karşılaşıyorsunuz. Film en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar ve Altın Küre ödüllerini alırken pek çok adaylığa da sahip olmuştur: En iyi film, müzik, yardımcı erkek oyuncu Altın Küre adaylıkları ve en iyi yardımcı kadın oyuncu, sanat yönetmeni, sinematografi, müzik, film, ses, senaryo Oscar adaylıkları ve en iyi yardımcı kadın oyuncu Bafta adayı.

1913-1994 yılları arasında yaşayan Burt Lancaster, oyunculuğun yanı sıra yapımcılık ve yönetmenliği de kariyerine eklemiştir. 80den fazla projede yer alan oyuncu, “Atlantic City” ve “Bird Man of Alcatraz” ile en iyi erkek oyuncu Bafta ödülü, Oscar ve Altın Küre adaylığına sahip olmuştur. “Elmer Gantry” filmiyle de en iyi erkek oyuncu Oscar ve altın Küre ödüllerini alıp, Bafta adaylığına layık görülmüştür. Zamanın kasıp kavuran yakışıklı oyuncularından olarak tarihe geçmiştir.

Sayısız filme ve ödüle imza atan 1900-1985 yılları arasında yaşamış ünlü oyuncu Helen Hayes de filmin en dikkat çekici karakterlerinden birini canlandırmaktadır. 5 yaşından itibaren sahneye adım atan oyuncu, “The Sin of Madelon Claudet” ile en iyi kadın oyuncu Oscar ödülüne ve bu filmle de en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar ödülüne layık görülmüştür. Canlandırdığı karaktere bir yandan kızarken bir yandan acıma duygusu besliyorsunuz. Çevrenizdeki yaşlılardan daha sıra dışı olması da bu ön yargının diğer bir sebebi görünebilir. Senaryoda karakter yavaş yavaş çözümlendiği için zamanla bu karakterin yanında oluyorsunuz. Tabi taraf tutmak da ayrı bir keyif katıyor :)

4 yorum:

  1. Ah ya hala görmedim bunu. nerden buldun? :)) Blogdaki değişiklikler de güzel. bakalım daha neler göreceğiz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. D&R'da bulmuştum DVDyi. Sen de bulup seyredersin umarım. Teşekkür ederim :)

      Sil
  2. D&R'da varsa bulabilirim. az bilinen bir film. blog için iyi bir seçim olmuş

    YanıtlaSil
  3. seyircikoltugu, gerçekten harikasın sen, böyle keşfedilesi filmleri bulup çıkarıp bizlere tanıtıyorsun, bu güzel yazını neden wikipedia'da yayınlamıyorsun, lütfen bu yazını wikipedia'ya gönder.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...