30 Nisan 2012 Pazartesi

Ya Sonra? (2011)



Sinemasever olarak bazı projelere ön yargılı bakabiliyorum. Bunun sebebi oyuncular veya yönetmenler olabiliyorlar. Ya Sonra filmine aynı sebeplerden dolayı mesafeli dursam da merakımı yenemedim ve seyrettim. Film bittiğinde anladım ki bazen ön yargıları yıkmamak gerekiyor. Herkese şans verilmeli gibi iddialı bir söz kullanmak her defasında işe yaramıyor.

Senaristliğini/yönetmenliğini Özcan Deniz’in üstlendiği 105 dakikalık romantik türündeki projenin oyuncu kadrosunda Özcan Deniz, Deniz Çakır, Barış Falay, Ragıp Savaş, Janset, Naz Elmas bulunuyor. Film Şubat 2011’de gösterime girmişti.

Adem ve Didem büyük bir aşkla 7 yıl önce evlenmiştir. Ticarette bir türlü tutunamayan Adem, eski mesleği veterinerliğe geri döner. Didem ise Adem’in iş hayatı ve tercihlerine göre kendi hayatını boş verir, kocasına destek olur. Fakat Adem günbegün Didem’e vakit ayırmamaya, onun tercihlerini sorgulamamaya başlar. Bu durum da Didem’i mutsuz eder. Fakat hayallerindeki erkek de pek uzakta değildir.

Filmin müziklerini genel olarak ne yazık ki hiç beğenmedim. Sezen Aksu şarkısını duymak müzik açısından içimi rahatlatan tek şeydi. Onun dışında klasik müzik seçimleri türe göre çok alakasız kalmıştı. Özcan Deniz ne amaçla bu müzikleri kabul etmiş, anlayamadım. Hani her türden dinlerim, anlarım havası yaratılmış sanki. Lakin seyirci için önemli olan yönetmenin ne dinlediği, anladığı değil film ile olan bütünlüğüdür.

Mekan, dekor, kostüm detayları ise bu türe göre başarılıydı. Özellikle çiftin evi ve dekoru güzeldi. Didem karakterinin saç şekli, sıra dışı kostümleri ayrı bir renk katıyordu. Hatta bu kostümler Deniz Çakır üzerinde olunca daha da bir yakışıyordu. Başkasında olsa garip gelebilirdi. Senaryoya gelince; bir erkeğin kaleminden yazılmasına rağmen ve erkek tarafının eksikliklerini göstermeye çalışsa da kadınları oldukça ezen bir öykü olduğunu düşünüyorum. Haklı tarafın kadın olması önemli değil bu konumda. Eşi tarafından desteklenmeyen, fikirlerine saygı duyulmayan pek çok kadın var evet. Bu, konunun evrenselliğini gösterebilir. Fakat (spoiler olmaması için yüzeysel yazmam gerekiyor) ilgisiz kaldı ve kafası dağınık diye başka denizlere pat yelken açılması nasıl bir mantıktır? He, yapan var mıdır? Tabi ki de vardır ama senaryoda bu tatmin edici gelmiyor.  Aslında Özcan Deniz çok ilgi çekici bir konu yakalamışken ortasından itibaren daha tutarlı ve mantıklı olsaydı filmin çıtası bir kaç basamak yükselirdi. Zaten yabancı olunmayan bir konuda sonuca ulaşmak için araya böyle dalavereler sokmak gereksiz geldi.
Karakter detaylandırılması ise baş roller dışında üstün körü yapılıyor. Didem ve Adem’i zaman geçtikçe anlatılan anılarla tanıyabiliyoruz ama kadro devamında nice önemli oyuncular varken (Adem’in erkek arkadaşları ve Didem’in patronu) onlara haksızlık yapılacak şekilde detaya inilmiyor. Akıllarda pek çok soru işareti kalıyor. Bir de Adem’in arkadaş çevresi genişken Didem’in tek bir arkadaşı olması, çevresinin bu kadar darlaştırılması, tekrardan feminist tarafımı ortaya çıkarıyor. Güya modern bir çift görüntüsü varken ve kadını haklı göstermeye çalışırken bu gibi detaylarla daha çok ezildiğini göre sadece ben mi varım acaba? Pozitif ayrımcılık değil midir bu?

Deniz Çakır'ı “40” filminde çok beğenmemiştim. Bu filmde ise karakterden mi yoksa filmin türünden midir bilmiyorum gene ısınamadım. “Yaprak Dökümü”ndeki Ferhunde karakterinin etkisinden çıkamayarak haksızlık etmek de istemiyorum tabi :) Didem’in patronu rolüyle ekrana yansıyan 1972 Balıkesir doğumlu Barış Falay, dizilerle şu anki şöhretine kavuşmuştur. Fakat eğitimli olduğunu vurgulamak istiyorum. Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü mezunudur. Pek çok tiyatro oyununda yer alan Falay, “Kirpi” ve “Şeytanın Pabucu” filmlerine yer alırken, “Çiçek Taksi” (şaka gibi), “Dadı”, “Tatlı Hayat”, “90-60-90”, “Kuzenlerim”, “Yarım Elma”, “Aliye”, “Ezel” gibi bilinen dizilerde oynamıştır. En büyük çıkışı da (benim de oradan tanıyıp takip ettiğim) “Aliye” dizisiyle yapmıştır. Asi ama yaralı Müco karakteriyle pek çok izleyici kazanmıştır. Bu arada fark ettim de hep dram yüklü dizileri takip etmişim zamanında. “Yaprak Dökümü”, “Aliye”... Bu ne yahu :)



14 yorum:

  1. Film hakkında uzun uzadıya yorum yapmak isterdim ama Bu Türk filmleri için diyebileceğim tek şey ; Türk sinemasını bu tür filmlerin bitireceğidir. Tamam Türk filmleri gişe bakımından iş yapıyor ama 1997 de Eşkiya ile başlayan süreçte Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele serisi ile iyice yükselişe geçen filmlerden sonra bu ve bu tür filmler kendilerini 1 adım ileriye götüremezlermi.Nasıl ki 60 lı - 70 li yıllardaki yeşilçamdan sonra Türk sineması çöktü (Ki sinemayı Amerikan film dağıtım şirketleri ayağa kaldırmıştır) şimdede aynı sorun ile karşı karşıyayız maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum sana. Bu filmi beğenemedim ama ortada bir gerçek var. Romantik, romantik komediler genelde iş yapıyor. Gerçi Türkiye'de komedi ağırlıklı filmler ne hikmetse gişeden mutlu ayrılıyor ama bu filmin dünya çapında çok benzerleri var. Belli başlı şeylerin üzerinde durulsaydı daha da göze çıkardı eminim. Hatta Özcan Deniz'in oyunculuğuna rağmen.

      Sil
  2. ben sevmediğim oyuncu varsa filme konsantre olamıyorum cidden kötü bir özellik ama yapılacak bir şey yok malesef:/ bu filmi de sırf naz elmasla özcan deniz var diye es geçmiştim diğer oyunculara bayılmama rağmen..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının başında belirttiğim gibi bende de aynı sorun var. Özellikle oyuncu takıntım vardır. Naz Elmas değil ama (çok yan bir karakterde o) Özcan Deniz var diye seyretmemiştim. Dayanamadım meraktan.

      Sil
    2. Benim filmi izlememem için Naz Elmas'ın tek karede görünmesi bile yeterli:)) Zaten senin yazılarını okurken "Bu kız benim kafadan yaeee!" oluyorum:))Ama Yaprak Dökümü'nü devamlı izleyemedim benim bünye kaldırmadı o kadar duygusallığı..

      Sil
    3. Ehehe teşekkür ederim. Ben de zaten Yaprak Dökümü'nün son iki sezonunu yarım yamalak seyrettim. Ama tekrarlarında o eksiği kapadım. Bir daha da toparlanıp kola kolay yeni Türk dizilerine başlayamadım. Belki de Yaprak Dökümü beni büyük felaketlerden kurtardı :))

      Sil
    4. :D Öyle bir geçer zaman ki diye bir diziden kurtulduysan artık sırtın yere gelmez:D hayır sırf iyi bir şey olacak mı diye izliyorum dizide bir tsunami olmadığı kaldı onu da gelecek sezonlara saklıyorlar bence:S:D

      Sil
    5. Birinci sezon izledim ama dayanamadım yeter dedim. Şimdi izlemiyorum ve çok mutluyum :)

      Sil
  3. "çiçek taksi(şaka gibi)" burayı anlayamadım pek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Barış Falay sevdiğim bir oyuncu, Çiçek Taksi hiç sevmediğim bir dizi.

      Sil
  4. çiçek taksi efsanesini akasya durağı'nın seviyesine indirmişsin yani.. hımm ok..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet daha önce fark etmiştim senle dizi zevklerimizin tutmadığını. o yüzden yorumuna yorum yapmayacağım. herkesin zevki kendine.

      Sil
  5. Özcan Deniz'in yerine daha az kütük birisi oynasaydı kurtarılabilirdi belki film. ehehe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla olabilirdi. En azından oyunculuk süperdi derdik :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...