Ruh Eşim |
11 Mayıs’ta bizde de gösterime girecek
Ruh Eşim, başlarda anlaşılması zor ama sonra kendine bağlayan bir proje olarak
karşımıza çıkıyor. “C.R.A.Z.Y”nin yönetmeni Jean-Marc Vallee hem yönetmen
koltuğunda oturuyor hem senaryoyu kaleme alıyor. 120 dakikalık dramın baş
rollerinde ise Vanessa Paradis, Kevin Parent, Helene Florent, Evelyne Borchu
yer alıyorlar. Fransa ve Kanada yapımının dili ise Fransızca’dır.
Filmde iki hikaye var. İlkinde bir
anneyle oğlunun arasındaki muhteşem bağ anlatılır. Anne oğluna öyle düşkündür
ki uğruna kendi hayatını bile arka plana atar. İkincisinde ise bir kadınla
erkeğin arasındaki aşk konu alınır. Bu iki hikayenin inanılmaz fantastik bir
bağlantısı vardır. Biri 1960 Paris’inde, diğeri günümüz Montreal’inde devam
eder. Ama nasıl?
Müzikle ilgili
yeteri bilgiye ulaşamadığım için yazıya eklemek istemedim lakin beğenimi şöyle
özetleyebilirim: Filmi izlemeyi düşünmüyorsanız bile mutlaka müziklerini
araştırıp dinleyin. Birbiri ile en ufak bağlantısı bulunmayan iki ayrı
zamandaki öyküyü müziklerle bağlayarak seyirciyi mest ediyor. İlk sahnelerde
konuyu anlamaya, öyküleri bağlamaya çalışıyorsunuz fakat bu oldukça güç
geliyor. Bir süre sonra kabullenip farklı iki konuyu seyretmeye devam
ediyorsunuz. Zaman geçtikçe “Acaba?” gibi sorular kafanızı kurcalarken sonlara
doğru çok etkileyici bir taktikle hayrete düşürüyor. İster mistik deyin, ister
fantastik… Sonuçta sıradan olmayan etkileyici bir senaryo var. Eğer sabırlı
biriyseniz ilk yarıyı atlatmayı başarıp ikinci yarıda istediğinize
kavuşursunuz.
Senaryonun
en güzel yanı ise anne ile oğlunun ilişkisiydi. Spoiler olmaması adına detaya
girmek istemiyorum ama vicdan sorgulatıyor o sevgi. Hem halime şükrettim hem de
onlara değil kendime acıdım. Kafaya takılmaması gereken şeyler için hem zaman kaybediyoruz
hem de asıl ilgilenilmesi gereken şeyleri erteliyoruz.
Mekan, dekor, kostüm detaylarına gelirsek; 1960lar ve günümüzü içeren zaman dilimlerine göre bu ayrım detaylarla güzel bir şekilde belirleniyor. Günümüzdeki hikayede kullanılan evler, 1960lardaki hikayede Paris sokakları bolca gösteriliyor ve beğeni topluyor. Görüntü teknolojisi olarak öne çıkan bir şey bulunmasa da karakterlerden birinin müzikle haşır neşir olması ses teknolojisini biraz daha önemli kılıyor.
IMDB’den
7.2, Rotten Tomatoes’tan da tam 100 (!) puan alan filme gelen eleştiriler
genelde olumlu yöndedir. Gerçi 100 puanın gereğinden fazla verildiğine kimse
itiraz etmeyecektir. Sonuçta ortadaki bir dram ve senaryosu ilgi çekse dahi filmin 100 puan alması için senaryo tek başına yeterli değildir. Rotten
Tomatoes’ta duygusallık hissediliyor J
Oyuncu
kadrosunda göze çarpan isimlerin başında Vanessa Paradis geliyor. 1972 Fransa
doğumlu Paradis’in kariyer defterinde şarkıcılık, oyunculuk ve modellik
bulunuyor. Bir de üstüne Johnny Depp ile beraber olması (magazin tarafını tam
bilmediğim için hala beraberler mi emin değilim. Beyza’ya sormak lazım J ) onu daha da gündeme getiriyor. Kendisi de anne olduğu için
midir bilmem ama fedakar anneyi o kadar güzel ve sabırla canlandırıyor ki
etkilenmemek işten değil.
Hımm çok ilginç filmmiş doğrusu. Crazy'nin yönetmeni olması ve aldığı puanlar da izle beni dedirtiyor. Yazmasaydın eğer gözümden kaçabilirdi bu film :)
YanıtlaSilTesadüfen görmesem ben de izlemezdim sanırım. Şansa :)
Silsıkıcı gibi gözüksede izleniyor ama konu da ilgi çekici
YanıtlaSilSen epey film izliyorsun bu aralar :) Yorumların sayısı arttı, seviniyorum valla :)
Silyok bu ara vakitte yorumlamadıklarıma bakıyorum yoksa yatmaya gidiyorum sadece 1 haftadır:)
YanıtlaSilHe sürekli gezmelerdeyim diyorsun, anladım ben seni :))
Sil