Adını daha önce duymamış olmama rağmen Nejat İşler’i
görünce seyretmeye karar verdiğim 11’e 10 Kala, ilginç ve sade konusuyla
dikkat çekiyor. Eylül 2009’da gösterime giren 100 dakikalık dramın
yönetmenliğini ve senaristliğini Pelin Esmer üstleniyor. Film, kısa filmleri ve
belgesellerle tanınan Pelin Esmer’in ilk uzun metrajlı projesidir. Nejat İşler,
Mithat Esmer ve Tayanç Ayaydın da baş rolleri paylaşıyorlar.
Emekli memur Mithat Bey, epey eski olan Emniyet
Apartmanı’nda oturmaktadır. Büyük tutkusu koleksiyonculuk nedeniyle yalnız kalmıştır. Apartmanın kapıcısı Ali ile tek ortak yanları vardır: Deprem korkusuyla apartmanı yıktırmak isteyen diğer sakinleri vazgeçirme
çabası. Biri bu yaşlı haliyle evinden, diğeri genç yaşında işinden
olacaktır. Bu hedefle başlayan ilişkileri zamanla birbirlerinin kaderi olur.
Aslında yurt dışında pek çok ödüle layık görülen film,
Türk seyircisine yeteri kadar aktarılamadı diye düşünüyorum. 15. Nürnberg
Türk-Alman Festivali’nde, en iyi film ve sinema yazarları ödüllerini; İstanbul Film Festivali’nde jüri özel ödülünü; 16. Uluslararası
Altın Koza Film Festivali’nde ise en iyi senaryo ve en iyi film ödüllerini
almıştır.
Senarist ve yönetmen Pelin Esmer’in amcasının hayatından uyarlanarak seyrettiğimiz filmin baş rolündeki Mithat
Esmer, kendini oynuyor. Bu yüzden pek sıkıntı çektiği söylenemez.
Yalnız ufak bir sorun var: Mithat Esmer oyuncu değil ve bunu ne yazık ki çok
net anlıyoruz. Hatta zaman zaman sıkılmamıza sebep olabiliyor. Yaşlılığın da
etkisiyle repliklerde kopukluklar yaşanıyor. Pelin Esmer sanırım doğallığı
bozmamak adına bu gibi sahneleri yeniden çekmek istememiş. Bir yanım doğru bir
karar dese de diğer yanım (daha doğrusu seyirci yanım) bu durumdan pek memnun
kalmıyor. Neyse ki Adem rolündeki Nejat İşler güzel bir performans sergiliyor
da bu aksaklıkları görmemezlikten gelebiliyoruz. Aslında Adem karakteri pek
çok dizi ve filmlerdeki kapıcı karakterini birebir yansıtmıyor. Konuşması, duruşu
biraz daha şehirli havası estiriyor (memleketlim diye övmüyorum, gerçekçiyim
sadece J ). Tabi
şehirli havasını almışken çakallığı da elinden bırakmıyor ya neyse. Karakter
detaylandırmalarında bu sefer performansların ön planda olduğu bellidir.
Aslında olay Mithat Bey’in çevresinde geçse de anlattıkları kitap okur gibi
geldiği için detaylandırmadan pek faydalanamıyor. Diğer yandan, Adem karakteri az konuşarak kendini seyirciye daha çok bağlayabiliyor. Ayrıca unutmadan
belirtmek isterim ki her ne kadar bir iki tane kadın karakter olsa da film
erkek karakter yoğunluğunda geçiyor. Acaba lokantacı kadın karakter üstünde
az biraz daha durulsa bir renk gelir miydi, bilemem.
Mekan, dekor, kostüm tasarımlarına bakacak olursak; dikkat çekicidir. Belki de şimdiye kadar bu kadar sıkı
bir koleksiyoncu evi görmediğim için dikkatimi çekti. DVD arşivim var diye hava
atarken baktım ki ben daha adım bile atamamışım! Aslında ev hem şaşırtıcı hem
de bakımsızlıktan ürkütücü görünüyor. Biraz da bakış açısına bağlı sanırım.
Filmi ne beğendiğimi belirtebilirim, ne de
beğenmediğimi. Artı eksilerini spoiler vermeden az az yazdım fakat işin içinden
ben de tam çıkamadım. Gene de şunu unutmamak lazım: Pelin Esmer’in ilk uzun
metraj filmi. Buna rağmen bu kadar ödül alıyorsa ve Nejat İşler başta olmak
üzere bilinen oyuncuları kadroya dahil edebiliyorsa devamı katlana katlana
gelecektir. Bir de hiçbir koleksiyoncunun hayatını izlemiş miydiniz? Ben
izlediğimi, hatta okuduğumu bile hatırlamıyorum. Konu aslında çok ilginç; merak
uyandırıyor. Sadece anlatım az biraz sade geliyor ve dikkat dağılabiliyor; o
kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder