Sıkıysa Yakala |
“Sinemada izlenmesi gereken filmler” (3D veya görsel efekte dayalı olanlar dışında) gibi liste çıkartsam Sıkıysa Yakala bu listenin içinde kesinlikle yerini alırdı. Neyse ki sinemada izleyen şanslılardanım. Oyuncular, senaryo, yönetmen ve tüm diğer detaylarla dolu harika 141 dakika geçirmek istiyorsanız kaçırmamanızı öneririm. Yapımcılardan da olan Steven Spielberg, yönetmen koltuğunda oturmaktadır. Frank Abagnale’in hayatından esinlenerek yazılan aynı adlı eseri, Jeff Nathanson kaleme alıyor. Biyografi, komedi, dram komedi türlerini kapsayan ABD yapımının baş rollerinde Leonardo Di Caprio, Tom Hanks, Christopher Walken, Amy Adams, Martin Sheen, Nathalie Baye yer almaktadırlar. 52 milyon $ bütçeye karşılık tam 352 milyon $ hasılat elde edilmiştir!
1960lı yılların sonunda 19 yaşındaki genç Frank, FBI’ı peşine takar çünkü olağanüstü yetenekleri vardır ve bunu dolandırıcılıkta kullanmaya karar verir. Sırayla farklı kimliklere bürünerek 26 ülkede inanılmaz para kazanır. Üstelik yakalanması da inanılmayacak derecede zordur. Karda yürüyüp izini bırakmaz. Peşindeki FBI ajanı Carl Hanratty ise yılmaya hiç niyetli değildir.
Usta müzisyen John Williams müzik çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Bu filmle Emmy adayı olması sanırım müzik konusunda size yeterli bilgiyi sunacaktır. Sürenin uzunluğunu göz önünde bulundurursak müzik bu konuda büyük katkı sağlıyor. Yaşanmış bir hikaye ve kitaptan uyarlama bir senaryo olduğu için gerçeğin ne kadarı birebir aktarıldı, bilmiyorum. Benim izlediğim tarafı harika! Mekan, dekor, kostüm, makyajla anlatılan döneme sadık kalınması artı puan kazandırıyor. Frank’in farklı meslekler edinmesiyle çevrenin de farklılaşması ve bunun detaylara yansıması seyirliği ciddi oranda arttırıyor. Her ne kadar kadın figürünü biraz alaşağı etmişlerse de biraz sabırla bu fikri göz ardı edebilirsiniz. Gerçi ben çok edemedim. Film, büyük bir oyuncu kadrosuna sahip olmanın avantajını da yakalıyor. Sadece Frank ve Carl karakterleri değil, yan karakterler (anne, baba, sevgililer) usul usul seyirciye anlatılıyor. Bu da filmle aranızdaki bağı güçlendiriyor. Görüntü ve ses teknolojisi ise dönem filmine göre gayet kıvamındadır. Renk ve kontrast çalışması ise dönemi yansıtmak adına harika ele alınıyor. Özellikle mekan olarak evlerin geçtiği sahnelerde bu ön plana çıkıyor. Steven Speilberg yönetmen koltuğunda otururken bu kadar fark olsun zaten değil mi?
IMDB’den 7.8, Rotten Tomatoes’tan 96, Metacritic’ten de 76 alan projeye gelen eleştiriler hep olumludur. Bu puanların aradan geçen 10 yıl sonrası sabitlendiğini unutmamak lazım. Spielberg’ün baş yapıtlarından olmasa da bir biyografiyi bu denli derin ama bir o kadar keyifle seyrettirmesi akılda kalıcılığı sağlıyor. İnce mizah anlatımıysa oyuncularla çok iyi bütünleşiyor. Buna kurguyu ekleyince herkesin beğenmesi kaçınılmaz oluyor. Film ayrıca en iyi film Oscar adayı olmuştur.
Projedeki tüm artıları bir kenara bırakırsak, çok kaliteli seçilen kadronun etkisi inkar edilmemelidir. Leonardo Di Caprio’nun zaman geçtikçe kendini geliştirmesi bu filme yansıyor. Tom Hanks ile uyumlu bir takım çalışması içinde olduğu gerçek. Ayrıca Christopher Walken’ın her iki baş rol oyuncudan daha dikkat çektiğini sanırım tüm seyirciler kabul edecektir. 1943 ABD doğumlu usta oyuncu, yaklaşık 100 projede yer almıştır. Düşünsenize biriktirdiği bilgiyi! Her projede farklı karakterleri canlandırmak nasıl büyük bir zenginliktir! “The Deer Hunter” ile en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar ödülü ve Altın Küre ile Bafta adaylıkları; bu filmle en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar adayı, Bafta ödülü almıştır.
Filmle ilgili ilginç bir bilgiye değinecek olursak; filmin yayınlandığı sene Di Caprio’nun yer aldığı hem bu film hem de “Gangs of New York” Oscar sahnesinde boy gösterdi. Aynı törende Tom Hanks de bu film dışında “Road to Perdition” filmiyle kırmızı halıda yerini aldı.
Bir türlü kendisine ısınamadığım halde filmlerinin izlenebilirliği konusunda top seviyede olduğunu düşündüğüm Leonardo Di Caprio 'nun izlediklerim arasında en iyi iş çıkardığı ve en çok yakıştığı roldü diye düşünüyorum. Eline sağlık :)
YanıtlaSilLeonardo Di Caprio benim de favori erkek oyuncularımdan değil. Yazdığın gibi filmlerini gene de seyrettiyor. Baaşarılı projelerde yer almayı biliyor demek ki :) Teşekkür ederim.
SilSpielberg'in son dönemdeki en sevimli (en iyi değil) filmi bana göre. oyuncuların katkısı da büyük tabi.
YanıtlaSilTom Hanks'in tüm filmlerine şapka çıkarırım. Zaten blogu neredeyse Tom Hanks filmleriyle donatıyorum :)
SilSpielberg'un son dönemdeki en iyi filmi hangisi sana göre?
son dönemine 2000'li yıllar dersek Yapay Zeka derim :) evet Tom Hanks filmlerine çok yer veriyorsun ki çoğu da iyi filmler. devam o zaman :)
YanıtlaSilBen hala Yapay Zeka'yı izlemedim desem?? O kadar filmini seyrettim ama ona kısmet olmadı. Bu sözden sonra notumu aldım tamamdır :)
Silyapma hahah :D bilim kurgu çok sevmediğin için mesafeli durmuş olabilirsin. ya da sıra gelmemiş olabilir :)
YanıtlaSilbu filmi izlemeyen sinema sever okadar çokki yazık olnlara yaaa
YanıtlaSilSinemasever sayısı belki azdır ama seyretmeyen izleyici sayısı fazla olabilir. Bunun nedeni de Leonardo Di Caprio'ya beslenilen ön yargı olabilir. İşin içinde Tom Hanks ve Spielberg olmasa aynı ön yargı bende de oluşabilirdi.
Sil