İhtiyar Delikanlı |
Filmle ilgili yorum yazarken
kafamdakileri kelimelerle yeteri kadar aktaramayabilirim. İlkinde kendime gelemediğimi hatırlarken, yaklaşık 9 yıl sonra tekrar ekran başına geçtiğimde de aynı etkiyi yarattı; üstelik konusunu bile bile. Uzakdoğu
filmlerine çok yatkın olmasam da kült filmler listesinde sayılacak Oldboy’u
tekrar tekrar seyretmek sinema açısından çok doyurucudur; tabi bünye
kaldırabilirse. Güney Kore yapımı 120 dakikalık filmin yönetmeni Park Chan-Wook’tur.
Senaryo, Japon manga Oldboy’dan Hwang Jo-yun, Park Chan-wook, Lim
Chun-hyeong, Lim Joon-hyung, Garon Tsuchiya tarafından uyarlanıyor. Peki manga nedir? Japonların çizgi romanıdır. Baş rollerde Choi Min-sik, Yu Ji-tae, Kang
Hye-jeong yer alıyorlar. 3 milyon $ bütçesine karşılık 15 milyon $ hasılat elde
etse de zamanla tüm dünyaya ünü yayılarak bunu katladığından eminim. Cannes
Film Festivali’nde Büyük Ödül’ü kapmıştır. Bu arada belirtmeden geçmemek
lazım: Oldboy bir serinin ikinci filmidir. Serinin diğer filmleri: (seyretmedim ama merak ediyorum) “Sympathy for Mr. Vengeance” ve “Sympathy
for Lady Vengeance”.
Oh Dae-su bir gün kendini küçük
bir odada bulur. Nasıl ve kimler tarafından getirildiğini ve daha da önemlisi
niye orada olduğunu bilmeden tam 15 yıl boyunca o hücrede kalır. Dünya ile tek
bağlantısı televizyondur. Haberlerde karısının öldürüldüğünü öğrenince
kafasında bazı bağlantılar kurmaya çalışır. 15 yıl sonra çıktığında düşündüğü tek şey vardır: intikam!
Meyilim Hollywood, Avrupa ve Türk
yapımlarına olduğu için Uzakdoğu sineması (korku – gerilim hariç) hep arka
planda kalmıştır. O yüzden yönetmen, senarist, oyuncular konusunda yoruma açık
çok fazla bilgim yok. Yalnız İhtiyar Delikanlı’ya bir bütün olarak bakılırsa,
her sinemaseverin mutlaka en az bir kez seyretmesi gerektiği inancındayım. Jo
Yeong-wook’un müzik çalışmalarından tutun da senaryo, yönetmenlik, çekimler,
detaylar her şey çok etkileyicidir. Hatta film müzikleri sevenlerin bu filmin
albümünü ayrı olarak dinlemesini öneririm. Benim müzik arşivimde bulunan nadir
Uzakdoğu film müziklerindendir. Mekan, dekor tasarımları filmin tüm gerilimini,
stresini size geçirebiliyor. Oh Dae-su’nun hücresi başta olmak üzere tüm mekan
ve dekor beklenilmeyecek kadar iyidir. Fakat bunlar elbette senaryo ve
yönetmenliğin arkasında kalıyor. Senaryo ilmik ilmik işleniyor. Sanki seyirciyi
o dehşet dolu sona hazırlıyor. Karakterlerle heyecanlanıp intikam yeminine
bürünüyorsunuz. Diğer yandan “Neden?” sorusu kafanızı kemirip duruyor. Kurgu o
kadar düzenli ama bir o kadar da karmaşık ki herkesten her şeyden şüphelenir
duruma geliyorsunuz. 2 saat boyunca gözler ekrandan ayrılamıyor. Görsel ve ses teknolojisi ise bir o kadar kuvvetlidir. Küçük mekan çekimlerinde görüntü merak uyandırıyor. Zaten etkileyici olan müzik, ses teknolojisi ile seyirciyi büyülüyor. Tabi şu
var: Bu film herkese hitap eder mi? Hem bünye müsaade etmeyebilir, hem Uzakdoğu filmi olduğu için zevk vermeyebilir. Benim bile Uzakdoğu film kültürüm
korku-gerilim türünü pek geçemezken herkes aynı heyecanı tadamayabilir. Mutlaka
izlenmesi gerek derken biraz taraflı yorum yaptığımın farkındayım. “Göze
alabiliyorsanız izleyin” demek belki daha doğrudur.
IMDB’den 8.4, Rotten Tomatoes’tan
81, Metacritic’ten de 74 puan alan filmle yapılan eleştiriler genellikle olumlu
yöndedir. Tüm bu puanları fazlasıyla hak ediyor. Baş rol oyuncusu 1962 Güney
Kore doğumlu Choi Min-sik, 1989’dan beri 15’ten fazla projede yer almıştır. Oldboy
dışında “I Saw the Devil” filmi ile tanınır. 1976 Güney Kore doğumlu Yoo
Ji-tae ise yönetmenlik de yapan başarılı bir oyuncudur. 20’den fazla projede
oyuncu olarak yer almıştır. İsimlerden çıkarmak zor olabiliyor haliyle; Yoo
Ji-tae, Oh Dae-su’nun tüm hayatını etkileyen, onu hücreye kapatan karakter Lee
Woo-jin’dir. İnsan bu filmi tekrar izledikten sonra ister istemez Uzakdoğu
filmlerine merak salıyor; benden yazması…
Her sinemaseverin tatması gereken bir film Oldboy. Finali tokat gibi çarpıyor.. Aslında Uzak doğu sinemasına uzak olanların da çok sevebileceğini düşünüyorum. Ne olursa olsun bir şans verilmeli. kalemine sağlık güzel bir değerlendirme olmuş :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
SilŞey diye bir replik vardı ya;
YanıtlaSil" Asıl soru seni 15 yıl sonra neden serbest bıraktım? " mı öyle bir şey. Of of. Fena sinirlerimi bozmuştu filmin sonu. ehehe.
Yorumuna kurban Fatmacan.
Ekekstra bilgi: Ahtapot sahnesi için bir sürü ahtapot feda etmişler ya. Yani gerçekmiş onlar. Iyyyyh.
Araştırırken ahtapot sahnesini öğrenmiştim. Gerçi iki izlememde de o sahneye bir türlü doğru düzgün bakamadım. Hatırlayınca bile içim tuhaf oluyor. Gerçek olduğunu bilerek yazmadım, kimse ürkmesin diye :D
SilSpoiler vermek gerekirse ki hiç gerek yok ama yinede söyleme ihtiyacı hissediyorum efsane kategorisine rahatlıkla girebilecek bir kavga sahnesi vardır ki tadından yenmez. Sanırım izlediğim en iyi intikam senaryosu, belki biraz Behzat Ç. belki biraz da Law Abiding Citizen. Ellerine sağlık :9
YanıtlaSilYok tam spoiler olmaz senin dediğin bence :) Evet harika bir kavga sahnesiydi. Aradan bir kaç sene geçince tekrar izleyeceğim Oldboy'u. Bakalım o zaman nasıl etki bırakacak :)
SilTeşekkür ederim bu arada :)
evet müzikler iyiydi ama serinin devam filmi olduğunu ilk defa öğrendim şuan ilkini merak ettim şimdi
YanıtlaSilBen de araştırırken öğrendim valla.
Sil