Kusursuz Dünya |
Oldukça geç keşfettiğim fakat
seyrederken kendimi kaptırdığım Kusursuz Dünya, Clint Eastwood adıyla kendini
kanıtlıyor. 138 dakikalık dram, suç, gerilim türündeki projenin yönetmen koltuğunda
Eastwood otururken, senaryoyu John Lee Hancock kaleme alıyor. İlk bakışta
Hancock ismi tanıdık gelmeyebilir ama “The
Blind Side”ın yönetmeni, yazarı desem hatırlayacağınıza eminim. ABD
yapımının baş rollerinde Kevin Costner, Clint Eastwood, Laura Dern, T.J.
Lowther yer alıyorlar. Bu arada Kevin Costner’ın canlandırdığı karakter için
önce Denzel Washington düşünülmüş. Hangisi daha iyi olurdu diye düşünürken (ki
Washington’ın takipçisiyimdir) Costner’ın daha yakıştığına inanıyorum. Sanki
Washington olsaydı dram daha öne çıkardı. Filmin hasılatı ise hiç fena değil:
Tam 135 milyon $!
Butch ve Terryi hapishaneden
kaçan iki mahkumdur. Gizlice girdikleri evde küçük çocuk Philip’i rehin
alırlar. Terry çocuğa kötü davranınca Butch Terry’i öldürür ve çocuğu da alıp
kaçar. Bundan sonraki seyahatte Butch ve Philip baş başadır. Babasını hiç
tanımayan ve yoğun bir kültür baskısı altında yetişen Philip dünyanın “eğlenceli”
kısmını Butch ile öğrenir. Yolculuk boyunca birbirlerini tanıyan ikilinin
peşinde ise Texas Korucusu Red ve suç bilimci Sally vardır.
Clint Eastwood’un değişmez adamı
82 yaşındaki Lennie Niehaus, müzik çalışmalarıyla filme büyük renk katıyor. Daha
önceden “True Crime”, “Unforgiven”, “Bird”, “Never Too Young to
Die” filmlerine dinlediğimiz Niehaus, önemli caz sanatçılarındandır.
Projeye sihirli değnek misali Clint Eastwood’un değdiği çok belli. Senaryo
güzel olsa da eğer Eastwood filmi çekmeseydi tozlu raflarda eskiyip giderdi. Lafım
iddialı görünüyor, farkındayım. Konu çok sade: İki kaçak ve bir rehin çocuk.
Peki filmi güzel kılan ne? Suç ve gerilimin içinde hem kaçağın hem de ufacık
çocuğun dramı ve bu iki dramın birleşip ilginç bir yolculuğa dönüşmesidir.
Sonunu spoiler olmaması amacıyla yazmak istemiyorum. Sadece diyebilirim ki; çok
duyguluydu! Mekan, dekor, kostüm detayları pek göz önünde değil. Zaten yol
filminde mekan = araç. Çekimler ise daha öne çıkıyor ve filmle bütünleşmenizi
sağlıyor. Yaşanılan dramı içinizde hissedebiliyorsunuz. Kültürel ve dini
baskılar (baskı demek belki uygun değil, yaptırımlar) ufacık bir çocuğun
gözünde hayallerinin ertelenmesine ve belki hiç çocuk olmadan büyümesine
sebep oluyor. Belki çoğumuz bu gibi “yaptırımlar”la karşılaşmışızdır. İçimizde hala eksikliğini hissettiğimiz ama çocuklukta yaşanması
gereken ufak tefek şeyler… İşte bu duyguları yaşattığı için Eastwood’un etkisi
tartışmasız çoktur. Karakter detaylandırmasında ise senaristin başarısı bir
adım öne çıkıyor. Yol boyunca iki karakteri de yavaş yavaş çözüyorsunuz. Belki
dibine kadar inilmiyor ama verilenler size yeterli geliyor.
IMDB’den 7.3, Rotten Tomatoes’tan
da 79 alan filme gelen eleştiriler ok yerine gül dağıtıyor. Afili bir laf ettim
sanırım J
Bunun sebebi çok sade bir konuyu bu denli başarılı kılıp seyirciye beğendirmektir.
Bazı izleyiciler için senaryo, oyuncu performansı yeterli gelmeyebilir. Eğer eldeki
senaryoya göre geneli düşünürseniz filmin başarısını daha iyi
yakalayabilirsiniz.
Sebebi nedir bilinmez, ben
Nicholas Cage, Kevin Costner ve John Travolta’yı bir türlü sevemedim. Elbette
pek çok projelerini seyrettim. Gene de bu durum, seyretmeden önce ön yargıyla
yaklaşmadığım anlamına gelmesin J
Kusursuz Dünya’yı bu kadar geç keşfetmenin sebebi ise Eastwood’a rağmen baş
rolde 1955 ABD doğumlu Kevin Costner’ın olmasıdır! Tam 7 tane çocuğu olan
Costner, şimdiye kadar yaklaşık 50 projede yer almıştır. Bunların içinde “Dances
with Wolves” ile en iyi film, en iyi yönetmen Oscar ödüllerini, en iyi film ve
yönetmen Altın Küre ödüllerini ve en iyi erkek oyuncu Oscar, Altın Küre ve
Bafta adaylıklarını kapmıştır. Tabi “The Postman” ile en kötü oyuncu, film,
yönetmen Razzie ödüllerini almıştır. “The Postman”ı sinemada izlerken
dayanamayıp uyuduğumu hatırlıyorum J
Nedense hiçbir zaman harika bir performans gösterdiğine şahit olamadım. Belki ön yargımı hala yenemediğimdendir.
Unutmadan; çocuk oyuncu çok ama çok tatlıydı. Meğer benden bir yaş küçükmüş. O haliyle karşıma çıksa yanaklarını sıkardım.
http://www.youtube.com/watch?v=aSjMxY1aG78 daha youtube felan yokken ne kadar aramıştım bu soundtracki neler çekmiştim bana sorun. Kevin Costnerin sanırsam büyük düşüse geçmeden önceki son filmlerinden diyebiliriz. Sonu birçok kişiyi ağlatsada bana biraz yapmacık geldi. ama hakkaten o çocuk haliyle tam manasıyla döktürmüş... a perfect world için diyebilirizki a perfect film...
YanıtlaSilKevin Costner gözümde hep aynıydı, hiç değişemedi. Filmin sonunda duygulandıran Costner'dan öte çocuktu bence. Kıyamam ona yazık :)
Silçok güzel filmleri ele alıyorsun şu sıralar. dokunaklı güzel bir Clint Eastwood filmiydi. yazın da hoş olmuş :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Bu aralar arşivi çok karıştırıyorum. Oscar dönemi bitince eskilere yöneldim. Beklemede olan harika filmler var, az kaldı :)
Silrica ederim :) hahah öyle mi? güzeel :D evet zaten vizyon zayıf olunca yapacak bir şey yok
YanıtlaSilKankalarım Nicholas Cage, Kevin Costner ve John Travolta’ya laf atma :D yine senden izlemiştim a perfect world'u çok iyiydi
YanıtlaSilİnatlaşma benle, sevmiyorum işte :D
Sil