En iyi yabancı film Oscar adayı
olarak adını duyuran Kon-Tiki, yaşanmış bir olayı gündeme tekrardan getiriyor.
Norveç yapımı 118 dakikalık aksiyon, macera, biyografi ve tarihi türlerini
barındıran projenin yönetmen koltuğunda
Joachim Ronning, Espen Sandberg oturuyorlar. Senaryo ise Allan Scott,
Petter Skavlan tarafından yazılmıştır. Türkiye gösterim tarihi belirsiz olan
filmin baş rollerinde Pal Sverre Valheim Hagen, Anders Baasmo Christiansen,
Odd-Magnus Williamson, Agnes Kittelsen, Gustaf Skarsgard yer alıyorlar. 15,5
milyon $’la Norveç’in en yüksek bütçeli filmi olmuştur. Ayrıca Altın Küre ve
Oscar’a aynı anda aday olan ilk Norveç filmidir.
Norveçli bilim adamı Thor
Heyerdahl, 5 kişilik ekip kurar ve Pasifik Okyanusu’nu 100 günlük bir sürede
geçmeyi hedefler. 1947’de başlayacak bu yolculuğun amacı ise Güney
Amerikalıların Kristof Kolomb öncesi Polinezya adalarında yerleştiğini
kanıtlamaktır. Lakin yolculuğun bütçesini bulmak epey zordur. Thor’a kimse
güvenmiyor, boşa uğraştığını düşünüyor. 8000 km’yi ilkel yöntemlerle aşmak pek
de inandırıcı görünmüyor zaten.
Öncelikle, nedir bu Kon-Tiki?
İnka kabile inancına göre güneş Tanrısı Viracocha’nın adıdır. Çekimleri
Maldivler, Malta, Norveç, İsveç, Tayland gibi pek çok yerde gerçekleşmiştir.
Yani görsellik sadece okyanustan ibaret değil. Bu konuda etkileyici karelerin
yakalandığını kabul etmek lazım. Döneme ve yöreye göre müzik çalışmaları öyküyü
besliyor. Özellikle filmin sonundaki müzik şöleni çok eğlenceliydi. Mekan,
dekor, kostüm tasarımı okyanus üzerindeki ilkel salın elverdiği kadar
aktarılıyor. Sonuçta 5 adamın saldaki yanmış tenleri, sararmış kıyafetleri
sadece gerçekçiliği pekiştiriyordu. Thor’un eşi Liv sayesinde de dönemin kadın
kostümlerini keşfetmek mümkün.
Gelelim senaryo ve yönetmenin
kamerasının filme kattıklarına... Senaryonun ilgi çekiciliği su götürmez bir gerçektir.
İnsanların “çılgınlık” olarak adlandırdığı serüvene eşlik etmek adrenalini
yüksek tutuyor. Heyecanı hiç yitirmemek yönetmenin başarısını tetikliyor.
Senaryo ve yönetmenlik bu noktada paralel ilerliyor. Diğer yandan kurgunun
zayıflığı seyirliği güçleştiriyor. Konular, sahne geçişleri sanki iple
birbirine bağlanmış; her an kopacak gibi. Asıl izlemek istediğimiz serüvenken
yan karakterler ve yan konular hedefi saptırıyor. Seyrederken akla ister
istemez “Life of Pi” geliyor. İkisi
de okyanusta geçiyor fakat ondaki kurgu başarısını burada görmek hayli zor.
İmkanlar ve koşullar aynı olmadığından kıyaslamak çok adil değil, farkındayım.
Sadece ana konuya odaklanılsa sorunun çoğu giderdi diye düşünüyorum. Tüm bu
eleştirilerime rağmen görsellik açısından seyretmeye değer bir projedir. Farklı
kültürlerin geçmişine ve yaşamına şahit olmak ufku genişletiyor; tıpkı "Rebelle" gibi.
IMDB’den 7.2 almıştır. Oscar
adayı olmasına rağmen güçlü rakibi “Amour”dan
dolayı çok öne çıkamadı sanırım. Oscar ve Altın Küre adaylığını bir kenara bırakıp seyredebilirsiniz. Unutmadan aktarmak
istediğim bir şey var. Thor, bu yolculuğu kameraya almıştır. Belgesel 1951’de
Oscar’a layık görülmüş. Olayın kitabı ise 70 dile çevrilmiş ve 50 milyondan
fazla satmıştır. Bu bilgiler filme karşı ilginizi artırır umarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder