25 Ekim 2011 Salı

Fargo (1996)

Coen Kardeşler denince akla ilk gelenlerden biri Fargo, kara mizah, polisiye, gerilim türlerini içinde barındıran ve ara sıra arşivden çıkartılıp izlenecek başarıya sahip bir filmdir. Yapımcı, yönetmen ve senarist kısmı Joel – Ethan Coen’lerin adıyla dolu olan 98 dakikalık ABD yapımının bütçesi 7 milyon $ iken hasılatı 60 milyon $ üzerindedir. Kardeşlerin sık sık çalıştığı oyuncu kadrosunu bu filmde de görmek mümkün: Frances McDormand, William H. Macy, Steve Buscemi, Harve Presnell, Peter Stormare.

Maddi olarak büyük bir bunalıma giren Jerry, bu durumdan sadece bir yolla kurtulacağını düşünür: Karısını kaçırtıp zengin kayın pederinden fidye isteyerek! Bunu da iki adam tutarak yapar ve alınan fidyenin bölüşüleceğine dair anlaşarak işe koyulurlar. Peki işler istenildiği gibi gidecek midir?

Conspiracy Theory”, “The Jackal”, “The Big Lebowski”, “Being John Malkovich”, “The Man Who Wasn’t There”, “Adaptation”, “The Ladykillers”, “No Country for Old Men”, “In Bruges”, “Burn After Reading”, “Twilight”, “A Serious Man”, “The Blind Side”, “The Kids Are All Right”, “True Grit” filmlerinin müzik çalışmalarını yapan Carter Burwell, bu filmde de harikalar yaratarak başarılı bir müzik albümüne de imza atıyor. İzlerken zaten bunu fark edeceksiniz. 1987 tarihinde yaşanmış bir olaydan senaryoya dönüştürülen projede mekan, kostüm, dekor ve kesinlikle manzara muhteşemdi. Oldukça soğuk ve karla kaplı bir mevsimde insanlar dışarıdayken siz soğuktan tir tir titreyip, kurtuluş yolu olarak kahve içerlerken de içiniz ısınabilir! Müziklerle birlikte sahne geçişleri hem göze hem kulağa hitap ediyor. Senaryonun Coen Kardeşlerden çıktığı belli oluyor. Hikaye içinde gereksiz karakterler yer almıyor. Karakter detaylandırılmasına da çok fazla girilmiyor. Zaten merak da etmiyorsunuz izlerken çünkü film karakterlere yoğunlaşmak yerine olaya odaklanıyor. Olay demişken yaşanmış bir öykü olduğunu bilmek ve epeyce gerilim dolu sahneleri barındırmasına rağmen kara mizahla bunu seyirciye aktarmak hem riskli hem de cesaret isteyen bir karar olmalı. Zira filmi izledikçe göreceksiniz ki oldukça sinir bozucu bir olay sanki çok sıradan ve normalmiş gibi anlatılıyor. Sahnenin sonuna geldiğinde zaman zaman kahkaha attığınızı fark edip kendinizden utanabilirsiniz! Çünkü güldüğünüz olay gerçekte dehşet verici olabilir. Bu yalınlık, gerilimi nasıl ön plana koyabiliyor inanmak da zor. Ayrıca, 1996 yılında çekildiğini düşünürsek o zamandan bu zamana kadar kültleştiğini de unutmamak lazım. Kara mizahın içinde Amerika ve olaylarla o kadar ince bir detayla alay ediyor ki filmi izleyip bitirdikten sonra arşive ekleyip tekrar izleme isteği uyandırıyor.  
Fargo’nun ününden bahsetmek gerekirse, tam 7 dalda Oscar adaylığı var: En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi özgün senaryo, en iyi sinematografi, en iyi kurgu. Bunlardan en iyi kadın oyuncu ve en iyi özgün senaryo dallarında Oscar ödülünün sahibi oldu. Ayrıca Bafta ve Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödüllerini de aldı. Altın Küre’de ise en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu ve en iyi senaryo dallarında aday oldu. IMDB’de 8.3 puana karşılık Metacritic’te 85 puana sahiptir.

Nasıl Martin Scorsese deyince akla Robert De Niro ya da Leonardo Di Caprio geliyorsa, Coen Kardeşler deyince de akla Steve Buscemi, George Clooney, Frances McDormand, Jeff Bridges gibi isimler gelebilir. Tabi film sayısını kıyaslarsak (Scorsese ile) Coen Kardeşler biraz daha geri planda kalabilir fakat Scorsese’nin yıllardır siftahını yapmayı beklediği ve geç de olsa aldığı Oscar’ı Coen Kardeşler (“No Country for Old Men”) Scorsese ile neredeyse peş peşe aldı. 15 filmleri olmasına rağmen kendilerine has olan tarzı ile mutlaka projelerini takip etmek gerekiyor. Sıkı bir Coen Kardeşler takipçisi olmamama rağmen, aklımda yer edenler ise “The Big Lebowski”, “The Man Who Wasn’t There” ve “No Country for Old Men” filmleridir. Adaylıklarına baktığınızda “The Big Lebowski”nin listesinin boş olduğunu fark edeceksiniz ama zaten o film ödül alacak türden değil, izleyin yeter!

Sadece Steve Buscemi için bile bir kere izleneceğine inansam da beni bu filmi izlemeye iten genelde Frances McDormand oluyor. 1957 ABD doğumlu oyuncu zaten Joel Coen ile 1984 yılından beri beraberdir. Magazin haberi olarak bakmayın bu duruma ama J Film ile o kadar özdeşleşiyor ki McDormand, tekrar tekrar seyrettiriyor. Coen Kardeşlerin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini biliyor. Bunu da etkileyici bir performansla sergiliyor. “Mississippi Burning” ile en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar adayı, “Fargo” ile en iyi kadın oyuncu Oscar ödülü ve Bafta ile Altın Küre adayı, “Almost Famous” ile en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar, Bafta ve Altın Küre adayı, “North Country” ile en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar, Bafta ve Altın Küre adayı, “Burn After Reading” ile de en iyi kadın oyuncu Altın Küre adayına layık görüldü. Favori McDormand filmlerim ise: “Fargo”, “The Man Who Wasn’t There”, “Something’s Gotta Give” ve “North Country”dir.



2 yorum:

  1. coen kardeşlerin iyi filmlerinden biri tabiki ilki defalarca izlediğim the big lebowski burda da yine klasik steve buscemi'yi izledik

    YanıtlaSil
  2. Big Lebowski'yi de tekrar izleyip yazacağım da aradan biraz zaman geçsin :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...