30 Aralık 2011 Cuma

2011'in En Şaşırtan 7 Filmi

2011 yılının en iyi 10 yabancı filmini yapma düşüncesine girince işin içinden çıkamadım. O kadar takip etmeme rağmen izleyemediğim pek çok film varken ve 10 taneye sıkıştırmak zor gelirken bu listeden vazgeçtim. Zaten şimdiye kadar yazılarımda filmleri çok beğenip beğenmediğimi açıkça ifade ettim. Bunun yerine bu sene beni en çok şaşırtan 7 filmi listelemeye karar verdim: İzlemeden önce beklentimin orta düzeyde olduğu fakat bitirdiğimde beni ters köşe eden ve bir süre konuşmama engel olanlar! Şaşırtması en iyi oldukları anlamına gelmiyor elbette. Yoksa sıralamada pek çok değişiklik yapardım. İşte size o 7 film, gösterim tarihleri ve beni şaşırtan yönleri:

Not: Filmlerin hepsi elbette 2011 yapımı değil. İçinde 2010 olup gösterime 2011'de girmiş olanlar ve 2011 yapımı olup 2012 yılında gösterime girecek olanlar da var. Türk filmlerinde gösterim tarihi sınırlaması yapılabiliyor ama yabancı filmler için güçleşiyor. Türkiye'de her film diğer ülkelerle eş zamanlı gösterime girmiyor diye bir de onun elemesini yapmak asıl hedeften saptırıyor bence.

7) A Separation (01.07.2011) : Emin olmamakla beraber ilk kez saf kan bir İran filmi izledim. Belki beklentim bu yüzden orta düzeydeydi. Lakin senaryo ve kurgu o kadar göz dolduruyor ki en iyi yabancı film Oscar adayları arasında oklar hep Bir Ayrılık'ı gösteriyor. Beni şaşırtan yönleri: Senaryo, kurgu, sadece İran'a özgü değil de evrensel bir öyküye sahip olması.

6) Midnight in Paris (30.09.2011) : Owen Wilson dışında filmin her sahnesi, her anı harikalarla dolu! Woody Allen projesi olması zaten kaymaklı ekmek kadayıfı lezzetini tattırsa da, filmin o masalvari havası, senaryonun sanatla muhteşem birleşimi, zaman değişimleri, Paris, manzara, oyuncular, dekor, kostüm, makyaj ve müzik dolu dolu zaman geçirmenizi sağlıyor. Bu kadar keyifli vakit yaşatacağını hiç düşünmemiştim. Beni şaşırtan yönleri: Senaryo, kurgu, dekor, mekan, kostüm, müzik.

5) In a Better World (22.04.2011) : Başarısı Oscar ile ispatlanmışken bu listede belirtmem gereken çok şey olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar oyunculara hayran kalamasam da senaryo beni çok etkiledi. Filmin başlangıcından sonuna değin kafamdaki soru işaretleri bitmedi. Hatta koltuktan kalktıktan sonra bile bu durum devam etti. Beni şaşırtan yönleri: Senaryo, kurgu, müzik, görüntü teknolojisi.

4) We Need to Talk About Kevin (03.02.2012) : Tilda Swinton kadroda diye izlemeyi düşündürürken, ilk dakikadan son anına kadar şaşkınlıkla ekrandan gözümü ayıramadım. Swinton'ın en iyi performansını sergilemesinden tutun da senaryonun zorluğuna, kurgunun başarısına kadar seyirciyi ters köşe yapıyor. Beni şaşırtan yönleri: Senaryo, kurgu, renk seçimi, ışıklandırma, oyuncular.

3) Black Swan (25.02.2011) : Neredeyse bir sene önce izlemiş olmama rağmen, hatırladığımda aynı etkiyi yaratması bu listede ilk üçe girmeyi hak ettiğini gösteriyor. İzlediğim dönemde bloga başlamadığım için yazma fırsatım olmamıştı ama şimdi düşündüğümde ortaya uzunca bir yazı çıkabilirdi! Zaten Oscar Töreni döneminde yeteri kadar ilgi gördüğü için detaylandırmaya pek lüzum görmüyorum. Beni şaşırtan yönleri: Oyuncular, senaryo, kurgu, müzik, dekor, kostüm, makyaj. (Bu arada herkesçe bilinen bir iki afiş dışında Black Swan'i anlatan harika afişleri Bir Zamanlar Sinema blogunun yazarı tarafından derlenen gönderide bulabilirsiniz. Bir göz atın derim)

2) Melancholia (13.01.2012) : İzlediğim gece kabus görmeme sebep olacak kadar etkilemişti bu proje. Tamam kabus iyi bir şey görünmeyebilir ama etki o kadar yüksek ki 2011'in en iyi filmi sorusu geldiğinde hiç düşünmeden direk Melancholia'nın adını veriyorum. Sanatsal açıdan biraz izlemesi güç görünebilir. Tartışmalara da açık bir anlatımı bulunuyor. Lakin Lars von Trier projeyi o kadar güzel ele alıyor ki az biraz sabırla kafasından neler geçtiğini anlamanız mümkündür. Baş rolde Kirsten Dunst'ı görünce böyle bir film çıkacağını hiç düşünmemiştim. İyi ki izlemişim! Beni şaşırtan yönleri: Yönetmen, senaryo, kurgu, karakter detaylandırmaları, görüntü teknolojisi, ışıklandırma, oyuncular.

1) Incendies (29.04.2011) : Gelen öneriler üzerine öyküyü bilmeden izlemeye koyulup, sonunda da dehşete düşüren çok çarpıcı bir senaryoyla karşılaştım. Detayları filmle ilgili yazımda okuyabilirsiniz. Beni şaşırtan yönleri: Senaryo, kurgu, oyuncular



6 yorum:

  1. Midnight in Paris ve Black Swan benim de bu sene ki favorilerimdendi. yakında ben de analizlerini blogumda yapacağım.

    www.kusurluanalizler.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. Black Swan'i yazamamıştım ben. O yüzden merakla bekliyorum yazını :)

    YanıtlaSil
  3. Midnight in Paris ile A Seperation'ı indiriyoruum, Incendies'i indireli baya olsa da halen izleyemedim şimdi görünce bu yazıyı izleme hevesim tavan yaptı ehehe. Derlemelerin için teşekkür ederiz efenimm.

    YanıtlaSil
  4. Incendies'i izlemeden önce spoiler verme ihtimali olan yazılara hiiç bakma! Midnight in Paris'ten zevk alacağına inanıyorum. A Separation'da İran açısından büyük bir kazanım görünüyor. İyi seyirler ve teşekkürler :))

    YanıtlaSil
  5. incendies bencede en iyisi

    YanıtlaSil
  6. Geçenlerde izleyeyim tekrar dedim ama yok cesaret edemedim. Belki bir kaç yıl sonra anca ...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...