Bir Gün |
Daha çekim aşamasında bile adından oldukça söz ettiren Bir Gün, romantik türünde iddiası ile seyirciyi merakta bırakıyordu. Ekim ayında Türkiye’de gösterime giren filmin senaryosu David Nicholls’un (2009) aynı adlı romanından gene Nicholls tarafından uyarlanmıştır. “An Education” ve “Italian for Beginners” filmlerinin yönetmeni Lone Scherfig’in yönetmen koltuğunda oturduğu 108 dakikalık ABD ve Birleşik Krallık yapımı filmin baş rollerinde Anne Hathaway ve Jim Sturgess yer almaktadır. 15 milyon $ bütçeli filmin hasılatı 50 milyon $’ı aşmış durumda.
Yaşam tarzları ve hayata bakışları tamamen zıt olan Emma ile Dexter’ın, üniversiteden mezun oldukları gün beklenmedik şekilde yolları kesişir. Takvimin 15 Temmuz’u gösterdiği o gün, upuzun arkadaşlıklarının başlangıcı olur. Üstelik 20 yıllık arkadaşlığı her türlü zorluğa rağmen sürdürmeyi de başarmışlardır.
Müzik çalışmalarını kimin yaptığını bir türlü bulamasam da romantik bir türe göre başarılı olduğunu yazmadan geçemeyeceğim. Yaşatılması gereken duyguları müzikle olabildiğince üst seviyelere çıkarmışlar. Manzara, mekan, dekor, kostüm, saç tasarımı gene bu türe göre oldukça etkileyici idi. Uzun bir dönemi kapsadığı için değişimleri göstermek adına bu detayları kullanmak seyirciyi hem görsel olarak doyuruyor, hem de sahne/dönem geçişlerine alıştırıyor. Tabi kadın karakter olarak Anne Hathaway’in saç ve kostüm değişiklikleri özellikle kadın seyircileri merakta bırakıyor. Görsel teknik, renklendirme ve ışık ise çok tatmin edici değildi. “An Education” filmini severek izleyen birisi olarak biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmem gerekiyor. Kitabı okuyan biri olarak ise kıyaslama yapmanın kaçınılmazlığına kendimi kaptırıyorum. Sonuçta senaryoyu yazan David Nicholls olduğundan vicdan azabı çekmeyeceğim. Kitaptaki yoğun duyguların filme çok fazla aktarılamadığını hissettim. Özellikle burada kurgu ön plana çıkıyor daha doğrusu çıkamıyor. Kitaba göre biraz daha havada kalan konular bulunuyor. Her ne kadar bu durum filmi olumsuz etkilemese de bazı yerlerin çok hızlı atlatıldığını ve hatta kitapta çok yoğun yaşanılan sayfaların filmde daha yumuşak anlatıldığını düşünüyorum. Tipik bir romantik filmi olduğu aşikar; hatta klişelerle de dolu. Gene de kendini sıkmadan izlettiriyor. Üstelik eğer kitabını okumadıysanız sonu ile de ters köşe yapıyor. Sonuna geldiğimde “Kitabı keşke okumasaydım” ile “İyi ki kitabı okumuşum” arasında kararsız bırakıyor. Tür açısından dramı içine katarak güzelce romantikleşse de bizler bunun gibi ne romantik filmler gördük! Mutlaka izleyin, asla kaçırmayın gibi yorumları benden beklemeyin bu sefer ama seyrettiğinizde de pişman ettirmiyor; aksine eğer romantik filmleri beğeniyorsanız güzel vakit geçirmenizi sağlıyor.
Kitap sonrası tatmin etmeyen bir proje olarak karşıma çıkması kitabı çok beğendiğim anlamına da gelmesin. Çok satanlar listesinde görünce meraktan alıp kısa sürede çıtır çerez niyetine okumuştum; bitirdiğimde etkilemiş olsa da öykü uçup gitmişti bile kafamda. Filme gelindiğinde ise benim dışımda yapılan eleştiriler de projenin orta halli olduğunu gösteriyor. IMDB’den 6.7, Metacritic’ten 48, Rotten Tomatoes’tan da 37 puan alan filmin en büyük taraftarları sanırım bu gibi sitelere oy vermeyen seyircilerdi. Yoksa sosyal ağlarda sıklıkla karşıma çıkan afişi başka anlam taşımalı!
Projede oldukça büyük bir yük taşıdığına inandığım 1982 ABD doğumlu Anne Hathaway, karakteri oldukça başarılı ve doğal bir şekilde canlandırıyor. Oscar Töreni’ni sunuşunda beni ciddi ölçüde hayal kırıklığına uğratsa da takip etmeyi sevdiğim genç kadın oyuncular arasında yer alıyor. Genelde romantik komedi filmlerinin oyuncusu gibi lanse edilmesine rağmen, sırayla “Brokeback Mountain”, “Passengers”, “Rachel Getting Married” ve “The Dark Knight Rises” ile bu genellemeden uzaklaştığını hatırlamak lazım. Zaten “Rachel Getting Married”deki etkileyici performansı ile en iyi kadın oyuncu Oscar ve Altın Küre adayı olduktan sonra tek tip karakteri canladırmayacağına kendisi de seyirci de inanmış durumda. 1981 İngiltere doğumlu Jim Sturgess ise Anne Hathaway ile uyumlu bir çift görünüyor. Ayrıca müzisyen olan Sturgess, “Across the Universe”, “The Other Boleyn Girl” ve “The Way Back” gibi projelerde yer almış. Gerçi seyrederken ister istemez aklıma şu soru geldi: Sturgess yerine başka bir oyuncu Hathaway’e eşlik etseydi projenin beğenisi artar mıydı? Seyredin, görün J
Kitap beni fazla etkilememişti -tabi bir iki olay üzerine salya sümük ağladığım doğru ama yine de beklentilerimin altındaydı-.. O yüzden film için yanıp tutuşmasam da sanırım ilk Anne Hathaway krizimde One Day'i izleyecekmişim gibi görünüyor:)
YanıtlaSilO ağlama kitap okurken bende de olmuştu :)
YanıtlaSilAnne Hathaway varsa ben varım :)
YanıtlaSilOscar Töreni sunsa bile mi? Kendisini severim o ayrı..
YanıtlaSilYok canım o kadar da değil. Oyunculuğun dışına çıkmazsa daha iyi olur kendisi için
YanıtlaSilHeh süper o zaman, aynı fikirdeyiz!
YanıtlaSilBen romantik filmlere bayılmama rağmen bu filmi sevemedim, hatta sıkıldım izlerken. Çok kopuk ve havada kalan şeyler vardı bana göre, belki kitabı okumuş olsaydım daha anlaşılır gelirdi bilemiyorum ama bu haliyle beni bile mutlu edemedi.
YanıtlaSilKitabını okusaydın filmi daha az beğenebilirdin. Ben okudum ve kitabı bile çok beğenmezken filme ısınamadım. Yorumlarına da ayrıca katılıyorum. Hafif bir hayal kırıklığı yarattı proje.
YanıtlaSilRomantik filmleri ben de severim ama oZGE nin dediği gibi film beni tatmin etmedi.Hoş kitap da beni çok sarmamıştı ama kitabı okumadan izleseydim iyice havada kalacaktı diye düşünüyorum.O yüzden kitap uyarlamaları genelde beğenilmiyor zaten.
YanıtlaSilBir de bence problem Jim Sturgess değil Anne Hathaway benim gözümde.Nedense Emma karakterini Hathaway'le uyuşturamadım ben.Ki zaten Anne Hathaway'i romantik filmlerde görmeyi sevmiyorum.Belki bu yüzden Emma'ya alışamadım(:
Anne Hathaway'i bu filmde beğenmeyenler de çok çıkıyor doğru diyorsun. Ama ben inatla Jim Sturgess yerine başka erkek oyuncu olsaydı filmin havasının değişeceğini düşünüyorum :)
YanıtlaSil