17 Kasım 2011 Perşembe

Kader (2006)

Favori üç Demirkubuz filmlerinden biri olan (diğerleri “Masumiyet”, “Yazgı”) Kader, pek çok yönüyle seyirciyi tatmin edecek özelliklere sahiptir. Senaristliğini ve yönetmenliğini diğer projelerdeki gibi Zeki Demirkubuz üstlenmektedir. Türkiye Yunanistan ortak yapımı 103 dakikalık dramın kadrosunda Vildan Atasever, Ufuk Bayraktar, Engin Akyürek, Ozan Bilen, Müge Ulusoy, Mustafa Uzunyılmaz, Neriman Uğur ve Erkan Can yer almaktadır. Ankara Film Festivali’nde en iyi yönetmen, kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu; Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi film, erkek oyuncu jüri özel ödülü (Erkan Can), Nuremberg Film Festivali’nde en iyi film, İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde FIPRESCI, en iyi yönetmen ve erkek oyuncu ödüllerini almıştır.

Masumiyet” filmindeki Uğur ve Bekir’in geçmişlerini anlatan filmin özeti “Masumiyet”te Bekir’in Yusuf’a kıra gittiklerinde anlattığı öyküye dayanır. Bekir Uğur’a aşıktır, Uğur da Zagor’a … Zagor ise iki polisin öldürülmesi olayına karıştığı için hapse girer. Zagor bunla da kalmaz ve başını beladan bir türlü kurtaramaz. Uğur da şehir şehir Zagor’un peşinden gider. Fakat yalnız değildir.

Proje ile ilgili kritik noktaları yazmadan önce belirtmem gerekir ki eğer “Masumiyet”i izlediyseniz bu filmi kaçırmamalısınız. Her ne kadar “Kader” geçmişi anlatsa da “Masumiyet”i önce seyretmek çok daha keyifli! Zaten Demirkubuz da ilk olarak bu filmin senaryosunu yazmasına rağmen “Masumiyet”i daha önce çekmiştir. Geçmişi yansıtmasına rağmen film zaman olarak geçmişte değil günümüzde geçer. Zaten genç Uğur ve Bekir orta yaştaki Uğur ve Bekir’e de fiziksel olarak benzememektedir. Okurken bu durum garip gelse de izlerken hiç rahatsız etmiyor.

Senaryo konusunda eleştirilerin sert bir şekilde ikiye ayrıldığını fark ettim. Benim de dahil olduğum kesim derinliğine kapılarak başarısını vurgularken, diğer kesim için hiçbir anlam ifade etmediğini, abartının bolca yaşandığını ve hatta arabeske kadar gittiğini düşünüyor. Genellemelere uymanın daha güvenli olduğu kanısı belki de Bekir’in Uğur’a olan aşkını, Uğur’un da Zagor’a olan aşkını mübalağa olarak nitelendiriyor. Evet, kesinlikle ortada dizilerde filmlerde gördüğümüz sıradan ve sakin bir aşk yok. Aşkın sıra dışı bir halini gösteriyor. Böyle bir aşk, böyle bir imtihan olabilir mi? Olursa bu arabeske girer mi? Bekir de zaten bu aşkın sıradan olmadığını, hatta karşılık bile beklemediğini kabullenmiş durumda. Hem de o kadar basit cümlelerle filme yayıyor ki bu düşünceyi, izlerken seyirci bile hak verebiliyor. Bekir’in Uğur’a aşkının giderek büyümesi kavuşamamaktan da artıyor düşüncesi kafayı kurcalayabilir. Tıpkı Uğur’un Zagor’a olan aşkı gibi. Birbirlerine çok yakınlar ama bir o kadar da uzak. Mesafenin engellerle büyümesi bu kutsallığı da yüceltiyor ve sorgusuz sualsiz peşinden sürüklüyor.
Filmin oldukça gerçekçi ve sade olduğu kanısındayım. Gayet sokak ağzı diyalogları barındırıyor. Üstelik diyalogların oldukça sertleştiği sahneler de mevcut. Tıpkı hayatta herkesin yaşayabileceği gibi. Senaryonun da kurgunun da fazlasıyla başarılı olduğunu kabul etmek gerekir. Mekan ve dekorlarda çok şaşırtıcı bir yol izlenmemiş. Diğer filmlerdeki gibi sadık kalınan detaylar bulunuyor. Orta halli ya da yıkık dökük evler, kahvehane, oteller, bolca sigara tanıdık geliyor. Diğer yandan, Demirkubuz’un bu konuda farklılık yaratmak istemediği de aşikar. Çekimler ise filmi daha da inandırıcı kılıyor.

Masumiyet”e bağlılığı nedeniyle ister istemez oyuncular açısından da kıyaslamaya gidiliyor. Tam da bu noktada Derya Alabora, Haluk Bilginer gibi çok güçlü iki oyuncu sonrasında Vildan Atasever ve Ufuk Bayraktar biraz şaşırtıyor. 1981 doğumlu Ufuk Bayraktar, “Bekleme Odası”, “İklimler”, “Yumurta”, “Ali’nin Sekiz Günü”, “Ayrılık” filmlerinde yer aldı. Kader’de de aslında masumiyetini kaybedip kaderine boyun eğen bir karakteri çok başarılı canlandırıyor. Saf ve utangaç çocuğun, Uğur’un yanında bıçkın delikanlıya dönüşü sanki bir evrim geçirircesine yaşanıyor. Aşkın daha doğrusu bir duygunun insanı ne denli farklılaştığını göstermek hiç de kolay olmamalı. Bu açıdan Ufuk Bayraktar’ı başarısız saymak haksızlığa girer. Diğer yandan, Bekir karakterini daha önce Haluk Bilginer gibi bir üstattan seyreden sinemaseverleri de tatmin etmek güç. Vildan Atasever de Derya Alabora gibi güçlü bir oyuncunun canlandırdığı karakterin genç haliyle arzı endam ediyor. Tiz sesi ne yazık ki çok rahatsız ediyor. Asla kötü bir oyuncu demiyorum fakat bu filmi çektiği dönemde şu anki kadar başarılı olduğundan çok emin değilim. Üstelik bu rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü alması en az “Üçüncü Sayfa”da Zeynep Tokuş’un ödül alması kadar absürt geliyor. ”Uçurtmayı Vurmasınlar”daki Barış karakterini canlandıran Ozan Bilen, Zagor rolünde mimiksiz ve donuk olsa da renk katıyor. Engin Akyürek ise Cevat rolünde harika bir performans sergiliyor. Gönül isterdi ki otelci rolündeki Engin Can’ı çok daha fazla sahnede görebilelim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...