12 Temmuz 2011 Salı

Loft (2010)

15 Temmuz’da “Çatı Katı” adıyla gösterime girecek Hollanda yapımı Loft, sürükleyici senaryosu ile dikkat çeken bir yapım olarak yaz aylarında seyirciyi şaşırtıyor. Zira yaz aylarında ilgi çekici konusu olan pek fazla filmi gösterime çıkarmazlar. Yönetmenliğini Antoniette Beumer’in yaptığı projenin senaristi ise Bart de Pauw’dur. Belli bir noktadaki konuyu anlatsa da o kesitin içinde az da sayılmayacak bir kadro söz konusu: Anna Drijver, Katja Herbers, Barry atsma, Kim Van Kooten, Fedja Van Huet baş rolleri çeken isimlerden bazıları. Proje daha evvel Erik Van Looy tarafından 2008 yılında Belçika yapımı olarak aynı isimle çekilmiş. Onu izlememiştim lakin 2 yıl arayla bir film neden tekrar çekilir diye de düşündürmüyor değil.

Çok yakın beş evli arkadaş ortak bir çatı katı paylaşmaya karar verir. Amacı da anlayacağınız gibi sevgilileri veya metresleriyle rahatça buluşabilmektir. Bir sabah çatı kadında hiçbirinin tanımadığı bir kadın cesedi bulunur. Bu olayla birlikte beşi de birbiriyle ilgili çok bir şey bilmediklerini fark ederler.

Eski TV dizisi “Kara Melek” ile hayatımıza giren aşk, ihanet, entrika, cinayet ve kan 108 dakikalık Loft ile tekrardan burnumuzun dibine ulaşıyor. Hani artık bu tarz konulara ekranda da olsa alıştık ama filmin senaryosu tek bir noktada toplandığı için aslında genişletmesi hiç de kolay değil. Ortada ölü bir kadın var ve herkes birbirinden şüpheleniyor. Bu da bilinen bir konu diyebilirsiniz. Fakat senaryo, kedinin bir yumağın peşinde koştuğu gibi bizi de peşinden koşturuyor. Her defasında bizi yanıltıyor ve şaşırtıcı bir son ile noktalanıyor. Kurgu da senaryo kadar oldukça başarılı ele alınıyor. Sizi ters köşe edebilir. Türünün gerilim seçilmiş olması asla bir korku filmi düşüncesi getirmesin aklınıza. Gerilim olmasının sebebi sürekli bir merak, tahmin duygusunun yüksek olmasından kaynaklanıyor. Ortada bir gizem var ve çözülmek için herkes seferber oluyor adeta! Lakin bu kimse için pek hayırlı görünmüyor.
İşte o 5 kafadar
Çıbanın başı Matthias!
Avrupa filmleri izlemem diye diye üst üste hep bu filmlerle ilgili yorumlar yaptığımın farkındayım J Bunun bir sebebi de yaz aylarında çok fazla kaliteli Türk filmi ya da Amerikan yapımı çıkmaması sanırım. Gerçi bu sayede başarılı Avrupa filmlerinin de olduğunu ve takip etmem gerektiğini öğreniyorum. Filmin kadrosu dediğim gibi oldukça kalabalık. Yani onlarca insan olmasa da 5 evli çift denildiği zaman en az 10 kişi çıkıyor. Çoğu da az tanıdığımız oyuncular olunca detay bilgi vermek güçleşiyor. “Çıbanın başı” olarak adlandırılabilen Matthias karakterini canlandıran 1972 doğumlu Barry Atsma gayet başarılı bir performans sergiliyor. Diğer oyuncular da en az Atsma kadar doğal canlandırmalarla insanı rahatsız ediyorlar. Neden mi? Çünkü filmin her dakikasında bir entrika, aldatma, ölüm, suç görüyorsunuz ve oyunculardan soğumanıza sebep oluyor. Tabi ki bu da onların başarısını ispatlıyor. Oyuncularla ilgili ufak bir eleştirim şu yönde gelişti: Böyle gerilim filmlerinde mutlaka akıl çeldirecek kadar çok güzel bir kadın ya da çok yakışıklı bir erkek bulunur. Fakat bu filmde ikisi de yok. Belki de seyirciyi senaryoya daha çok odaklamak için seçilen bir taktiktir. Gene de şaşırtıcı bir durum.


2 yorum:

  1. Avrupa filmleri candır :) Hollywood'un anlamsız efektlerinden uzak filmler için tercih edilmeli derim, Loft'u da Cineshoot tavsiye etmişti bana, izledim beğendim nitekim ;)

    YanıtlaSil
  2. Okul zamanında Avrupa sineması denildiğinde aklıma sadece Fransız filmleri geliyordu. Onlardan da bir kaçı dışında sevdiğim çıkmıyordu. Belki de bildiğim yabancı diller dışında olduğu için mesafeliydim. Fakat son bir iki yılda bu zinciri yavaş yavaş kırdım. Daha çok takip ediyorum ve pişman da değilim :) Henüz tam olarak "Avrupa filmleri candır" diyemesem de o yolda ilerliyorum :))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...