Adını her duyduğumda sadece şarkı gelse de, filmi bu zamana kadar izleyemeyişim büyük bir kayıp olmuş. Senaristi J.J. Abrams’ın (ayrıca yapımcılardan) önemli bir referans sayılacağı 102 dakikalık eğlence ve heyecan yüklü filmin yönetmeni Steve Miner iken başrollerinde Mel Gibson, Jamie Lee Curtis ve Elijah Wood yer alıyor. Macera, komedi, bilimkurgu gibi birçok türün birleştiği ABD yapımı bu projeyi izlerken sıkılacağınızı hiç sanmıyorum. Zaten 128 milyon $ gibi büyük bir hasılat yapması bunun en güzel kanıtıdır.
Test pilotu olan Daniel McCormick'in (Gibson) hayatı, 1939 yılında çok sevdiği ve evlenmek istediği sevgilisinin bir trafik kazası geçirmesiyle alt üst olur. Kaza sonucunda bitkisel hayata giren sevgilisinin yaşama ihtimali neredeyse yoktur. Bunu kaldıramayan McCormick, sevgilisinin ölümünü görmektense bir denek olmayı yeğler. İnsan dondurmaya yarayan kapsül denemesini kabul eden pilot, uyandığında bir sürprizle karşılaşacaktır!
Neredeyse 20 yıl önce çekildiğini düşünürsek, gerek senaryo olarak gerek de yönetmen olarak oldukça başarılı bir film ortaya çıkmış. Başlangıcı mutlu mesut bir romantik film izleneceği düşüncesi verse de gidişatı merak konusu olarak devam ediyor. Senaryo açısından J.J. Abrams seyirciyi mutlu edebiliyor. Hele de bu filmi “Super 8”den sonra izlediğim için ayrı bir keyif aldım J Yoksa J.J. Abrams aklımda kötü bir filmle kalacaktı. Romantik ve komedi olarak başlayan film bir anda macera ve bilimkurguyla birleşmesi farklı türde filmlerden hoşlanan seyircilerin bir araya gelmesini sağlıyor. Bu da hasılatının bir sebebi olabilir diye düşünüyorum. Aslında bilimkurgu sahneleri o kadar çok yer almasa da fikir oldukça fantastik geliyor; hele de onca yıl öncesine göre! Fakat bu gene de filmi en iyi bilimkurgulardan birisi yapamaz. Bilimkurgu sadece yapımın bir bölümü olarak ele alınabilir. Kostümler, görsel atmosfer, farklı hayatların birleşerek bir hedefe ulaşma çabası oldukça büyüleyici görünüyor. Hatta süresi bile o kadar tadında bırakılmış ki böyle bir konu dallandırılıp uzatılma potansiyeli taşırken hiç sıkılmadan etkileyici sona ulaşabiliyor.
J.J. Abrams’tan “Super 8”de bahsettiğim için (*) direk oyuncularla devam etmek istiyorum çünkü hem Mel Gibson hem de Elijah Wood bu projede beni çok şaşırttı. En sevdiğim filmi “What Women Want” ve “We Were Soldiers” olan aktörün bu kadar güzel bir performansla karşıma çıkmasını beklemezdim. Artık favori Mel Gibson filmim olarak Forever Young’ı ilan edebilirim. Elijah Wood’un beni etkileme sebebi ise sevimliliği ve küçük yaşta olmasına rağmen rolünü çok başarılı canlandırmasıdır. 1981 doğumlu oyuncu, “Back to the Future Part II” ile sinemaya başlayarak 40’tan fazla projede boy göstermiştir. Elijah Wood deyince herkesin aklına “The Lord of the Rings” serisi gelse de, “Flipper”, “Deep Impact”, “The Faculty”, “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ve elbette Forever Young filmlerini de unutmamak gerekir.
Filmlerin olmazsa olmazı kabul ettiğim müzikte ise bu sefer bir üstat yer alıyor. Bu da filmi daha keyifle seyretmenizi sağlıyor. 2004 yılında 75 yaşındayken aramızdan ayrılan ünlü müzik adamı Jerry Goldsmith, onlarca film gibi bu filmin de müziklerini yapmıştır. “Planet of the Apes”, “Chinatown”, “The Omen”, “Alien”, “Basic Instinct”, “L.A. Confidential”, “The Mumy”, “Rambo”, “Star Trek” gibi onlarca filmlerden hatırlanabilir. 18 Oscar adaylığından “The Omen” ile ödüle kavuşan ünlü besteci ve orkestra şefinin 6 tane de Emmy Ödülü bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder