İlk çıktığı dönemde merakla tüm
DVDlerini aramaya koyulduğum Kabuslar Evi serisinin halen bir kısmını seyredememiş
olsam da arşivimde 8 tanesine yer bulabildim (belki bölümleri yayınlarken bitirmiş olurum). Seri, çoğunluğunu Çağan Irmak’ın
yönetip kaleme aldığı televizyon dizisidir. 13 bölüm boyunca kişiler, konular,
öyküler tamamen birbirinden farklıdır. Ortak iki nokta ise eski bir köşk ve bu
köşkü kiralayan emlakçı Sema'dır. Kiracıların başına gelen gizem dolu ve doğa üstü
olaylar aktarılır. Bu olayların pek çoğu da geçmişle bağlantılıdır. Türü korku gerilim olan projenin yapımcısı
Şükrü Avşar’dır. Bazı bölümlerinde dram da işin içine
girmektedir.
Serinin bölümleri aşağıdaki
gibidir:
Takip
Onlara Dokunmak
Bir Kış Masalı
Uyur Gezerler
Hikayeleri sırasız rahatlıkla seyredebilirsiniz. Müzik çalışmalarını Aria üstlenmektedir. Türe
göre başarılıdır; gerilimi hissettiriyor. Birkaç bölümü peş peşe izlediğinizde
tanıdık gelen jenerik müziği ağzınıza takılabilir.
Serinin ilk filminin adı Takip’tir. 67
dakikalık korku gerilimin yönetmen koltuğunda oturan Çağan Irmak, senaryoyu da
kaleme almıştır. Fikret Kuşkan, Cihan Okan, Nergis Çorakçı ve Cansu Dere filmin
baş rollerini paylaşıyorlar.
İbrahim en
büyük kabusundan kaçmaktadır. Küçüklüğünde köye kurtadam iner ve tüm halka,
hayvanlara zarar verir. Bu zararın doruk noktası ise güzeller güzeli Esme’nin
oğlu Hasan’ın öldürülmesidir. Köy ahalisi buna bir son vermek ister ve
kurtadamın peşine düşerler. Kurtadam ise son olarak İbrahim’in babası Kazım’ı
yaralar ve tüm zehrini ona akıtır. Artık ne Kazım ne de İbrahim bu lanetten
kurtulamaz. İbrahim kaçmayı seçer ve bu uğurda şehir şehir, kasaba kasaba
gezer. Aradan yıllar peş peşe geçer, yalnızlığının da etkisiyle İbrahim artık
sona geldiğine inanır. Kurtadamla yüzleşme vakti gelmiştir!
Mekan olarak
seçilen ev oldukça görkemlidir. Terk edilmiş havasının yanında az mobilyayla
döşenmesi soğukluk hissi yaratıyor. Seçilen mobilyalar koyu renkte ve
eskimiştir. Pencerelerden giren güneş ve ay ışığı sisli bir görünüm
kazandırıyor. Ayrıca evin orman içinde olması sıklıkla izlediğimiz korku
gerilim türündeki mekana uyuyor. Tabi şunu da unutmamak lazım: Filmdeki mekan,
dekor tasarımları tanıdıktır, şaşırtmıyor. Bu bölümde ev çok kullanılmıyor; her odasından, karesinden faydalanılmıyor. O yüzden arka planda sayılır. Kullanılan diğer pek çok
mekan da kamera açılarıyla gerilimi daha yoğun hissettiriyor. Özellikle yakın
çekimlerin bunda etkisi çoktur.
İşin içine kurtadam
girince etkileyici bir görsellik bekleniyor. Lakin kurt adam epey
vasat. Görselliği ne korkutuyor ne de gerçekçi (kurtadamın gerçeğe yakını
nasıl olur, onu da bilmiyorum ya neyse) geliyor. Projenin çıtasını düşürüyor. Gerilim kurtadam dışında efektler ve seslerle de sağlanıyor. Geneline
bakılırsa fena sayılmaz.
Senaryoya sadece bir
kurtadam filmi olarak bakmamak gerekiyor. İşin içine karakter(ler)in
psikolojisi giriyor. Gerçek nedir? Kimdir? Buna nasıl yaklaşabiliriz,
bakabiliriz? Bu soruları dakikalar ilerledikçe kendinize sorarsanız senaryoya
ısınmak kolaylaşır. Geçmişe dönüş sahneleriyle İbrahim’in hayatını,
düşüncelerini irdelememizi sağlıyor Çağan Irmak. Karakterin korkusunu,
korkusuzluğunu, pişmanlıklarını anlayabiliyorsunuz; hatta az da olsa empati
kurabiliyorsunuz. İbrahim yıllar sonra korkusuyla yüzleşmeye hazırdır; her ne
olursa olsun. Karakter detaylandırması bu hikayede başarılıdır. Finale doğru
ise beklenen heyecanı veriyor ve seyirciyi şaşırtabiliyor.
Kabuslar Evi serisi
ilk çıktığı dönemde eleştirenler çok oldu. Özellikle korku gerilim türünde bir
yenilik sunmaması, alışık olduğumuz şeylerle karşı karşıya getirmesi üzerine
gidildi. Diğer yandan, Türk sinemasında korku gerilim türünün oldukça arka
planda kaldığını unutmamak gerekir. Kabuslar Evi serisi, bazısı kısa olmakla
beraber 13 bölümü tek eve bağlayarak farklı hikayeler sunuyor. Çağan Irmak’ın
DVD seti olarak emek vermesini takdir etmek gerekir. Üstelik oyuncu kadrosuna
baktığınızda hepsi birbirinden başarılı genç oyunculardan ve üstatlardan
oluşuyor. Projeye inandıkları ortada. Hikayelere göre inişler çıkışlar var. Bu biraz da senaryoya bağlanabilir.
Tüm seride üstünde
durulması gereken bir konu daha var: Hikayeleri gerçek dışı algılamak yerine
insanların beynindeki düşünceler üzerinden hayata geçirildiğini kabul etmek
lazım. Her hikayede olmasa da çoğunda insanların korkuları, yüzleşmek
istemedikleri şeyler karşılarına çıkıyor. Ortada kurtadam da olsa, öcü de
görünse aslında hepsi bizim korkularımızın aynadaki halleridir. Korktuğunuz anları ve şeyleri düşünün. Çağan Irmak sadece bunlara hayat veriyor. Gecenin bir yarısı kocaman bir gölgenin (kurt gibi) arkanızda olduğunu var sayın. Korkar mısınız? İnanmasanız da bunun bir kurtadam olduğu düşüncesi aklınızdan geçer mi? İşte tüm projeye bir de bu gözle bakın.
Not: Bu hikaye ilk olduğu için Kabuslar Evi serisinin genel bilgilerini ve ona bakılan genel yorumları da burada paylaşmış oldum. Diğer öykülerde bu düşünceleri tekrar etmek yerine bağlantı koyacağım :)
Kaçıncı filmi olduğunu bilmiyorum ancak Çarşamba Karısı bölümünü izlemiş ve beğenmiştim.Acaba DVD seti olarak satılıyor mu?
YanıtlaSilBak ben de onu seyredemedim mesela :) 2 farklı D&R şubesine gittim bulamadım. Set olarak satılmıyor sanırım artık. İnternete düşünce kıymeti kalmadı galiba. Youtube'da bölümler var istersen.
SilÇarşamba Karısı güzeldir,izle derim:)O zaman Youtube'da varsa daha iyi,para vermeye gerek yok :))
YanıtlaSilBen de fragmanları araştırırken görmüştüm, daha izlemedim ama Çarşamba Karısı'nı Youtube'dan izlemeyi planlıyorum. Umarım görüntü iyidir :)
SilBu yazına bakınca, eksiklerim olduğunu farkettim. Kaçırdıklarım varmış. İyi ki yazmışsın :)
YanıtlaSilBen de 13'te 9 yaptım, kalanı izler miyim bilmiyorum henüz :)
Sil