6 günlük Kurban Bayramı tatilinin
1,5 gününü The Pacific dizisine ayırarak üniversite yıllarıma geri döndüm J İşin içinde Tom Hanks
olduğundan seyretmeye can atıp zaman bulamıyordum. Neyse ki 10 bölümlük olduğundan aradan çıkarıp merakımı giderebildim. Savaş, dram ve tarihi türlerini
kapsayan ABD yapımının yönetmen koltuğunda Tim Van Patten, David Nutter, Jeremy
Podeswa, Graham Yost, Carl Franklin, Tony To oturuyorlar. Yapımcıları ise göz
kamaştırıcı: Steven Spielberg, Tom Hanks, Gary Goetzman! Toplamda 540 dakikalık
dizinin senaryosunu Bruce McKenna, Robert Schenkkan, Graham Yost, George
Pelecanos, Larry Andries, Michelle Ashford kaleme alıyorlar. 200 milyon $
bütçeyle çekilmiştir. Raflardaki DVD seti ve özel kutusu ise arşivlemek için
insanı cezbediyor. Mart 2010’da gösterilmeye başlamıştır. En iyi mini dizi
kategorisinde Altın Küre adaylığı vardır.
2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan
Deniz Piyade Kolordusu, Japon İmparatorluk Deniz Kuvvetleri’yle savaşmaktadır.
Savaşın Pasifik Cephesi’nde yaşananlar dizinin ana konusudur.
Hans Zimmer, Geoff Zanelli ve
Blake Neely tarafından yapılan müzik çalışmaları, bir savaş projesine göre çok
tatmin etmiyor. İşin içinde Hans Zimmer varken beğenmemek ne kadar doğru,
bilmiyorum. Lakin, savaş içindeyken yaşanılan psikolojiyi en iyi müziğin
destekleyeceğine inanıyorum. Şimdiye kadar seyredilen savaş filmlerinde en
azından bunun etkisini görüp takdir ettik. Görüntü ve ses teknolojisi en
çarpıcı detaylardır. Sürekli patlamalar, silah sesleri, feryatlar, en ufak bir
yaprağın rüzgarda sallanma sesi dahi düşünülmüştür. Sessizliğin verdiği
rahatsızlık bile ekranda sizi etkilemeye yetiyor. Kullanılan renkler toprak
tonlarının ağırlığında yumuşak ve canlı olmayan renklerdir. Savaşın yüzünü daha
çok ortaya çıkarmaya yöneliktir. Savaş sahneleri dışında ise döneme uygun
kostüm, makyaj ve saç tasarımları dikkat çekiyor. Özellikle az da olsa yer alan
kadın karakterler kırmızı rujlarıyla, giydikleri kıyafetleriyle savaşın
ağırlığını kısa nebzeli kaldırıyorlar. Savaş sahnelerindeki makyaj ise başarılı
geldi. Askerlerin yaşadığı hijyen sıkıntısı, yaralanmaları, ölmeleri en
gerçekçi haliyle ekrana yansıyor ve inandırıcılığı yükseltiyor.
Gelelim en kritik ve tartışılan
noktaya: Senaryo! Savaş ve tarihi filmlerin kaçınılmaz en tepki alan tarafı
senaryolardır. Herkes kendi halkını haklı göstererek ve biraz abartarak kaleme
alır ve izlettirir. Zaman zaman bu aşırıya kaçsa da sinemanın bir gösteri
sanatı olduğunu unutmayarak ve ekibin belli bir tarafı tutup öne çıkartacağını
kabul ederek yorumlamak gerekiyor. Konu Amerika Japonya savaşıyken ve
yapımcılığını Amerika üstlenirken Japonların iyi gösterilmesini beklemek yersiz
geliyor. Elbette Amerika kendi tarafını yüceltecek, askerlerini kahraman ilan
edecek ve kendi gözüyle mücadeleyi anlatacak. Konuda çarpıtmalar olduğunu
izlerken fark etmek mümkün. Önemli olan sinema açısından sizi tatmin ediyor mu
etmiyor mu. Bir de itiraf etmek gerek izeleyici kendine: Ekran başına geçerken
zaten bir propaganda yapılacağını bilmiyor muydu?
Diziyi bitirdikten sonra yazılan
yorumları okuyunca “Band of Brothers”la
sürekli kıyaslandığını gördüm. Dizilerden uzak kalmayı tercih eden biri olarak
henüz karşılaştırma yapacak konumda değilim; seyreder miyim o da kesin değil.
Eğer öncü olarak “Band of Brothers”
gösteriliyorsa, elbette ondan farklı bir şey yapmaları mantıklı. Zira arada fark
yaratma çabası olmalı. Ondan daha iyi olması gerekirken bir çıta aşağıda
kalmasıysa şüphesiz seyircinin beklentisini karşılayamaz. Gün gelir de izlersem
bakalım düşüncem değişecek mi?
Oyuncuların performansları çok
etkileyiciydi. Gerçek bir savaş alanındaymış gibi ciddi ciddi mücadele ediyorlar.
Savaşın psikolojik boyutunu da mimiklerinde, hareketlerinde belli ediyorlar;
rol gibi görünmüyor. İzlediğim savaş filmlerinin çoğunda tanık olmadığım
diyaloglar, askerlerin tavırları, düşünce ve duyguları çok derin işlenmiş. Bu
gibi detaylara daha dikkatli bakarak izlemek seyirliği arttırıyor. Belki peş peşe 10 bölümü seyrettiğim için daha yoğun etki yaptı.
Filmde rahatsız olduğum müzik
dışındaki tek konu ise düşmanın oldukça az gösterilmesidir. Japon askerler ya
hep uzakta ya ölüler. Düşmanla yüzleşme daha sık olsaydı etkisinin artacağından
eminim. Neyse ki Japonlar aşırı güçsüz kabul edilmiyor “Kara Murat”taki Bizanslılar gibi...
IMDB’den 8.3 puan almıştır.
Eleştiriler genelde kıyaslama yoluyla yapılıyor. Kendi içinde ele alınırsa 200
milyon $ bütçeye yazık mı değil mi sorusu geliyor akla. Savaş mekanlarına,
dekorlara, ses ve görüntü teknolojisine bakılırsa çok boşa harcanmış değil.
Gene de miktar çok yüksek. Bu bütçeyle daha neler yapılabilirdi, o kafamızda
kurduğumuz soru işaretleriyle kalacak.
Gelen eleştirilerden bir kısmı
ise ABD askerlerinin hepsi aynı kültürden gelmiş gibi ele alınmasıdır. Örneğin
bizim yerli savaş/asker dizilerinde her bölgeden, her kültürden farklı askerler
bir araya toplanır. Bu da senaryoya renk katar, kültür zengliğini gösterir.
Tabi Amerika bu işe girerse bizim kadar başarılı olamayacağı kesin. Karakter
detaylandırmasına çok derin inilmemesi de diğer bir olumsuz eleştiri olarak
gündeme gelebilir. Burada önemli olan savaş temasının kendisi mi yoksa bu tema
üzerinden askerlerin savaş psikolojisi mi, ona karar vermek gerekiyor.
Tüm oyuncu kadrosunun gayet
başarılı bir performans sergilediği şüphesiz. Senaryo, kurgu, tüm detaylar ne
kadar başarılı olursa olsun savaş konu olunca askerlerin performansının öne
çıkması gerektiğine inanıyorum. Oyuncu seçimi gayet iyi yapılmıştır. Bir de
filmde çok ünlü daha doğrusu medyatik kişilerin seçilmemesi inandırıcılığı
yükseltiyor. Mini dizi olduğundan seyretmeye değer; hele de benim gibi peş peşe
10 bölümü birden izleyip bitirirseniz keyfi biraz daha artar J
bu yetersiz diziden aklımda kalan yegane önemli unsur: http://1.bp.blogspot.com/_EGsOSATDvCY/S_KWQuciuQI/AAAAAAAAAEY/xCGvsLEzPLY/s1600/the-pacific-21-1024.jpg
YanıtlaSilEksiklikleri çok, taraflı baktığı da aşikar. Ben yine de seyredilebileceğini düşünüyorum.
Silbeğenmiştim ben biiri askerin kafatasına taş atıyordu o sahne aklıma geliyor pacific diyince hemen
YanıtlaSilsen izleyeli epey oldu d, m,? sanki önermiştin diye hatırlıyorum?
Silevet önermiştim ben mini dizi olarak başarılı
Sil