“Uzun Hikaye”yi sinemada izleyip
çok etkilenince bir kez daha Son Osmanlı: Yandım Ali’yi seyretmeye
koyuldum. Kenen İmirzalıoğlu her geçen gün performansını katlıyor, buna şüphe
yok. 112 dakikalık tarihi ve savaş türündeki film, Suat Yalaz’ın aynı adlı
çizgi romanından Baykut Badem ve Mehmet Soyarslan tarafından uyarlanmıştır.
Mustafa Şevki Doğan’ın yönettiği filmin baş rollerinde Kenan İmirzalıoğlu,
Cansu Dere, Emin Boztepe, Engin Şenkan, Öner Erkan, Anna Babkova yer alıyorlar.
İstanbul işgal altındadır. Osmanlı pek
çok cephede düşmanla baş ederken donanmadan terhis edilen külhanbeyi Yandım
Ali, evli olan sevgilisini kaçırıp uzaklara gitme derdindedir. Ta ki büyük
komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’yla karşılaşana kadar. O andan sonra planları
bir yana Kurtuluş Savaşı bir yana olmuştur. Devir mücadele devridir.
Filmin detaylarına geçmeden önce
yönetmenle ilgili az biraz bilgi vermek istiyorum. Osman Sınav yanında sinemaya
adım atıp 600 reklam filmi ve klibini yöneten Mustafa Şevki Doğan, “Deli Yürek”
dizisinin ve “Deli Yürek: Bumerang
Cehennemi” filminin yapımcısıdır. Televizyon ve sinema projelerinde de oldukça
adı geçer. Yönetmenlik yaptığı bazıları ise şunlardır: “Yasemince”, “Hayat Bağları”,
“Kurtlar Vadisi (2003-2004)”, “Dönme Dolap”, “Baba Ocağı”, “Dürüye’nin Güğümleri”,
“Ustura Kemal”. Yönetmenin deneyimli
olması, seyircinin ne almak istediğini bildiğinden oldukça işe yarıyor. Zira
seyrederken hem üzülüp, hem sevinip, hem de “Vatan Millet Sakarya” nidalarıyla
gururlanıyorsunuz!
Mekan, dekor, kostüm, makyaj detayları
dönemi oldukça güzel yansıtıyor. Seyrederken herhangi bir yabancılık çekmiyor,
dönemle uyuşmayan şeylere pek şahit olmuyorsunuz. Görüntü ve ses kalitesi ile
renk ayarları oldukça temiz ve net. Bu fazla netlik dönem için artı mı eksi
mi, pek karar veremedim. Ekran başındakini tatmin etse de işgal altındayken
belki daha soft renkler seçilebilirdi. Diğer yandan, filmin türü direk dram
olmadığı için ve olaya hafiften komedi de eklediği için rahatsızlık vermiyor.
Karakter detaylandırmalarına gelirsek;
Yandım Ali anlatılması gereken tüm özelliklerini yansıtıyor: Hiçbir şeyden
korkmayan, baskıya gelemeyen, fiziksel olduğu kadar karakteriyle de güçlü bir
babayiğit. Kenan İmirzalıoğlu bu karakter için sanki biçilmiş kaftan! Yan
karakterlerin özelliklerini bilme hevesi pek olmuyor. Zaten tüm konu Yandım Ali
üzerinden gayet güzel akıyor. Osmanlı’nın o dönemki sosyal, siyasi, ekonomik
koşulları bir bir aktarılıyor. Senaryo açısından doyuruculuğu zamanın su gibi
geçmesini sağlıyor. Yan öykülere geçmeden direk tek konu üzerinden gitseydi
bazı dağılmaları önler miydi? Bence evet. Diğer karakterlere az az yer vereyim derken
hedeften biraz sapıyor. Gene de sürükleyiciliği çok etkilemiyor. Diyalogların
zaman zaman tatlı bir dille can bulması ise öyküye ayrı bir renk katıyor. Kavga ve dövüş sahnelerinde “Osmanlı tokadı” ve türevlerini görmek de odaklanmanızı
arttırıyor. Sonuçta o dönemde “Aduuket” görmek istemeyiz, değil mi?
Kenan İmirzalıoğlu’na diyecek laf yok.
Her projesinde kendini daha da geliştiren nadir genç oyunculardan. Filmi yüksek
tutan onun performansıdır dersem abartmamış olurum umarım. Ayrıca Engin Şenkan’ı
da unutmamak lazım. Tecrübesi projeyi besliyor. Kadın karakterlerden Cansu Dere
ve Anna Babkova oldukça başarısızlardı. Sadece biblo niyetine durdukları
aşikar. Olmuyor Cansu Dere, olamıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder