4 Kasım 2012 Pazar

Son Osmanlı: Yandım Ali (2007)


Uzun Hikaye”yi sinemada izleyip çok etkilenince bir kez daha Son Osmanlı: Yandım Ali’yi seyretmeye koyuldum. Kenen İmirzalıoğlu her geçen gün performansını katlıyor, buna şüphe yok. 112 dakikalık tarihi ve savaş türündeki film, Suat Yalaz’ın aynı adlı çizgi romanından Baykut Badem ve Mehmet Soyarslan tarafından uyarlanmıştır. Mustafa Şevki Doğan’ın yönettiği filmin baş rollerinde Kenan İmirzalıoğlu, Cansu Dere, Emin Boztepe, Engin Şenkan, Öner Erkan, Anna Babkova yer alıyorlar.

İstanbul işgal altındadır. Osmanlı pek çok cephede düşmanla baş ederken donanmadan terhis edilen külhanbeyi Yandım Ali, evli olan sevgilisini kaçırıp uzaklara gitme derdindedir. Ta ki büyük komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’yla karşılaşana kadar. O andan sonra planları bir yana Kurtuluş Savaşı bir yana olmuştur. Devir mücadele devridir.

Filmin detaylarına geçmeden önce yönetmenle ilgili az biraz bilgi vermek istiyorum. Osman Sınav yanında sinemaya adım atıp 600 reklam filmi ve klibini yöneten Mustafa Şevki Doğan, “Deli Yürek” dizisinin ve “Deli Yürek: Bumerang Cehennemi” filminin yapımcısıdır. Televizyon ve sinema projelerinde de oldukça adı geçer. Yönetmenlik yaptığı bazıları ise şunlardır: “Yasemince”, “Hayat Bağları”, “Kurtlar Vadisi (2003-2004)”, “Dönme Dolap”, “Baba Ocağı”, “Dürüye’nin Güğümleri”, “Ustura Kemal”. Yönetmenin deneyimli olması, seyircinin ne almak istediğini bildiğinden oldukça işe yarıyor. Zira seyrederken hem üzülüp, hem sevinip, hem de “Vatan Millet Sakarya” nidalarıyla gururlanıyorsunuz!

Mekan, dekor, kostüm, makyaj detayları dönemi oldukça güzel yansıtıyor. Seyrederken herhangi bir yabancılık çekmiyor, dönemle uyuşmayan şeylere pek şahit olmuyorsunuz. Görüntü ve ses kalitesi ile renk ayarları oldukça temiz ve net. Bu fazla netlik dönem için artı mı eksi mi, pek karar veremedim. Ekran başındakini tatmin etse de işgal altındayken belki daha soft renkler seçilebilirdi. Diğer yandan, filmin türü direk dram olmadığı için ve olaya hafiften komedi de eklediği için rahatsızlık vermiyor.
Karakter detaylandırmalarına gelirsek; Yandım Ali anlatılması gereken tüm özelliklerini yansıtıyor: Hiçbir şeyden korkmayan, baskıya gelemeyen, fiziksel olduğu kadar karakteriyle de güçlü bir babayiğit. Kenan İmirzalıoğlu bu karakter için sanki biçilmiş kaftan! Yan karakterlerin özelliklerini bilme hevesi pek olmuyor. Zaten tüm konu Yandım Ali üzerinden gayet güzel akıyor. Osmanlı’nın o dönemki sosyal, siyasi, ekonomik koşulları bir bir aktarılıyor. Senaryo açısından doyuruculuğu zamanın su gibi geçmesini sağlıyor. Yan öykülere geçmeden direk tek konu üzerinden gitseydi bazı dağılmaları önler miydi? Bence evet. Diğer karakterlere az az yer vereyim derken hedeften biraz sapıyor. Gene de sürükleyiciliği çok etkilemiyor. Diyalogların zaman zaman tatlı bir dille can bulması ise öyküye ayrı bir renk katıyor. Kavga ve dövüş sahnelerinde “Osmanlı tokadı” ve türevlerini görmek de odaklanmanızı arttırıyor. Sonuçta o dönemde “Aduuket” görmek istemeyiz, değil mi?

Kenan İmirzalıoğlu’na diyecek laf yok. Her projesinde kendini daha da geliştiren nadir genç oyunculardan. Filmi yüksek tutan onun performansıdır dersem abartmamış olurum umarım. Ayrıca Engin Şenkan’ı da unutmamak lazım. Tecrübesi projeyi besliyor. Kadın karakterlerden Cansu Dere ve Anna Babkova oldukça başarısızlardı. Sadece biblo niyetine durdukları aşikar. Olmuyor Cansu Dere, olamıyor…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...