Ay Işığında |
Oyuncu kadrosuna baktığımda “Nasıl kaçırmışım?” diye hayıflandım. Yönetmen koltuğundaki Brad
Silberling’in şarkıcı olan kız arkadaşı, takıntılı bir hayranı tarafından
öldürülmüş. Bu yaşadığı tatsız deneyimden yola çıkarak Ay Işığında’nın da
senaryosunu kaleme almıştır. Silberling’i “Casper”,
“City of Angels”, “Lemony Snicket’s A Series of Unfortunate
Events” gibi projelerin yönetmeni olarak hatırlayabilirsiniz. 117
dakikalık dramın baş rollerinde Jake Gyllenhaal, Dustin Hoffman, Susan Sarandon
(ayrıca yapımcılardan), Ellem Pompeo, Holly Hunter yer alıyorlar. 21 milyon $
bütçesine karşılık 10 milyon $ hasılat elde etmesi filmin başarasına çelme
takmıştır. ABD yapımı, adını Rolling Stones’un aynı adlı şarkısından almıştır.
Genç yaşta sevdiği kızla
nişanlanan Joe, nişanlısını beklenmedik bir kaza sonucu kaybeder. Bu kayıptan
beri nişanlısının ailesinin evinde kalmaktadır. Amacı ise hem aileye destek
olmak, hem de anılarını canlı tutmaktır. Aile, kızları için adalet peşinde
koşarken, Joe hiç anlayamadan başka birine aşık olur. Fakat bu aşka vereceği
şeyler sınırlıdır; zira çok zor günler geçirmektedir. Hem aile, hem yeni
sevgilisi hem de kalbinin arasında bir seçim yapmak zorundadır.
Dramı epey yoğun bir başlangıca
sahip filmin müzik çalışmalarını Mark Isham üstlenmiştir. Çok öne çıkmasa da
arkada dekor niteliğinde durmaktadır. Konu ve karakterler ilginç geldi.
İlginç derken, pek beklenmedik denilebilir. Nişanlı çiftten kız olan ölüyor ve
erkek, kızın ailesiyle yaşamaya devam ediyor. Üstelik zaman ilerledikçe
bilinmeyen bir gerçek ortaya çıkıyor. Pek alışılageldik değil. İşte bu nedenle devamında neler olacak diye meraklanıyorsunuz. Diğer yandan, proje
hiç akıcı gelmedi. Yaratılması gereken kasvet ve hüzün başarılı olsa da sonuca
ulaşılamıyor, izleyiciyi sıkıyor. Oyuncu kadrosu sağlam olmasa seyirlik eminim
daha zorlaşırdı. Karakterlere Dustin Hoffman ve Susan Sarandon çok
etkileyici şekilde can vermişler. Ölen kızın annesi yaşadığı acıyı çevresinden
çıkarmaya çalışıyor. Baba ise daha olgun davranmaya çalışıyor karısını ayakta
tutmak adına. Joe ise tamamen başka bir dünyadaymış gibi; ne üzgün ne de değil.
Karakter detayları bu yüzden çok başarılı geldi. Gerçi bu, hikayenin genelini
ne yazık ki kurtaramıyor. Eksiklik kafanızda kalıyor.
IMDB’den 6.6, Rotten Tomatoes’tan 62 alan film, çok fazla olumlu/olumsuz eleştirilere maruz kalmamıştır.
Seyirciyle çok fazla buluşamamasının sebebini de anlamak pek mümkün değil.
Sonuçta Dustin Hoffman ve Susan Sarandon ikilisi oynuyor. O zamanlar daha genç
olan 1980 ABD doğumlu Jake Gyllenhaal, durgun bir performans sergiliyor. Başta
bu durgunluk çok rahatsız ediyor. Zamanla karakteri tanıdıkça durgunluğun asıl
sahibinin Joe olduğu daha net ortaya çıkıyor. Favori genç aktörlerimin arasında henüz yerini alamasa da ümit vaat etmiyor değil.
Ya bu film çıkalı 10 yıl oldu ve vizyona girdiği zamandan beri biliyorum ama ne hikmetse hiç denk gelipte izleme şansım olmadı. oyuncu kadrosu çok çok iyi. bir gün izleyeceğim mutlaka :)
YanıtlaSilMutlaka seyredilesi filmlerden biri diyemeyeceğim. Kendi içindeki sorunları çözememiş sanki. Çok tatmin edici değil.
Silanlıyorum doğrudur muhtemelen ama artık gurur meselesi oldu benim için :P
YanıtlaSil