17 Mayıs 2012 Perşembe

Jakob the Liar (1999)


Jakob'ın Yalanları
“Projenin içinde Robin Williams varsa izlenmeli” düşüncesiyle merakla ekran başına geçtiğim Jakob’ın Yalanları, büyük bir dramı Williams’ın tarzıyla dram komediye çeviriyor. Fransız yönetmen Peter Kassovitz’in yönetmen koltuğunda oturduğu projenin senaryosunu Jurek Becker’in romanından Peter Kassovitz ve Didier Decoin uyarlıyor. Robin Williams’a Alan Arkin, Liev Schreiber, Hannah Taylor-Gordon, Bob Balaban eşlik ediyorlar. 120 dakikalık ABD yapımının bütçesi ise 45 milyon $’dır. Unutmadan belirteyim; film 1975 Alman yapımı “Jakob der Lügner”in yeniden uyarlanışıdır. 

1944 tarihinde geçen film, Nazi kampında tutsak olan Yahudi Jakob’ın bir radyo programını dinlemesiyle başına açtığı işleri anlatır. Jakob radyoda Sovyet Birliklerinin ilerlemeye başladığını duyar duymaz gettoya dönüp arkadaşı Mischa’ya anlatır. Bu haber kulaktan kulağa hızlıca yayılıp tüm gettonun gündemine oturur. Çünkü radyo bulundurmak yasaktır ve herkes Jakob’ın bir radyosu olduğuna inanır. Jakob bu haberi yalanlamak yerine arkadaşlarının moralini yükseltmeyi tercih eder.
Passengers”, “88 Minutes”, “The Skeleton Key”, “Nine Lives”, “Sky Captain and the World of Tomorrow”, “Charlie’s Angels: Full Throttle”, “The Sweetest Thing”, “Charlie’s Angels”, “Cruel Intentions” gibi projelerin müzik çalışmalarını yapan Edward Shearmur, bir dönem filminin müziklerini de oldukça güzel yapmıştır. Çaresizliğin içinde umut arayan insanların kurtuluşu olarak düşünülen radyoyla yayılan gizli müzikle beraber film boyunca harika parçalar duymak mümkündür. Dönem filminin diğer bir avantajı da elbette mekan, dekor, kostüm tasarımlarında görülmektedir. Gettonun dekorları, zorlukla geçinen insanların kostümleri, makyajları oldukça başarılıdır. İnandırıcılığı ayakta tutuyor.
Senaryoya gelindiğinde ise holocaust ile ilgili filmler izlemeyen, kitap okumayan birisi için yeteri kadar tarihi bilgi aktarılmamaktadır. Eğer filmi az çok bu bilgiler olmadan izlerseniz alt yapısı biraz eksik kalır. Bir kaç sahneye özet nitelikte serpilmiş olsa daha mı iyi olurdu, emin değilim. Diğer yandan, baş rol karakteri Jakob dışında pek çok yan karakter olmasına rağmen, onlarla ilgili bir detaylandırma yok. Bazı filmlerde yan karakterler merak edilmese de bu filmde eksiklik olarak hissediliyor çünkü yan karakterler oldukça kuvvetli görünüyor. Radyoyu bir simge haline getirmişken asıl anlatılmak istenen mesaj yavan kalıyor. Diğer yandan, görüntü ve ses teknolojisi oldukça tatmin edicidir. Renklendirme ve kontrast ayarları dönem filmine göre başarılıdır.

IMDB’den 6.2, Metacritic’ten 40, Rotten Tomatoes’tan da 30 puan alan filme gelen eleştiriler pek iç açıcı görünmüyor. Olumsuz eleştirilerin başında performansların ve karakterlerin abartılması geliyor. Bu konuda haklı olduklarını kabul etmek lazım. Hatta Robin Williams performansı dahi beğenilmiyor. Bunu bir de Razzie Ödülleri ile taçlandırıyorlar. Robin Williams en kötü erkek oyuncu Razzie Ödülü’nü alıyor. O kadar kötü olduğuna inanmasam da en iyi performanslarından bir olmadığı kesin.

Filmin yan karakterlerinden Mischa’yı canlandıran 1967 ABD doğumlu Liev Schreiber, oyunculuğun yanı sıra yapımcılık, yönetmenlik ve senaristlik de yapmaktadır. “Scream” serisi, “Twilight”, “The Hurricane”, “The Manchurian Candidate”, “The Omen”, “The Paintede Veil”, “Love in the Time of Cholera”, “X-Men Origins: Wolverine”, “Salt” gibi bilinen pek çok projede yer almıştır. Bu filmde Robin Williams’tan daha abartılı bir karakter canlandırsa da performansı daha inandırıcı görünüyor.



3 yorum:

  1. çok merak ettiğim ancak bulamadığım filmlerden.. puanlarının düşük olması bile izleme isteğimi baltalamadı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baş yapıtlardan biri değil; Robin Williams'ın top 5 listesine de giremez. Gene de merak uyandırıyor tabi :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...