16 Nisan 2012 Pazartesi

American Pie: Reunion (2012)


Bir zamanlar gençlik sinemasını kasıp kavuran seri yeniden beyazperdeye döndü. Tabi şimdiki nesil Amerikan Pastası’nı bilir mi? Pek sanmıyorum. Gerçi bilmeseler de çok büyük kayıp sayılmaz. Hatırlatmak adına serinin ilk üç filminin özetini kısaca geçip sonuncusunu yorumlamaya koyulacağım.

American Pie (1999): Bakirliklerini lise mezuniyet gecesine kadar bozmak isteyen Jim, Kevin, Finch ve Oz, bu yolda çalışmalara başlarlar. Fakat onlar için hayat pek kolay değildir çünkü kızlarla iletişimleri çok yoktur. Sonuç: 11 milyon $ bütçeye karşılık 235 milyon $ hasılat elde edildi!

American Pie 2 (2001): Lise hayatından koleje geçiş yapan dört arkadaştan Jim’i Nadia ziyarete gelir. Ama Jim için lisedeki hayattan çok farklı gelişen bir durum yoktur. Sonuç: 30 milyon $ bütçeye karşılık 288 milyon $ hasılat elde edildi!

American Wedding (2003): Jim ve Michelle sonunda evlenmeye karar verir. Jim’in ağır hasta olan büyükannesinin bu düğünü görmesi için düğün hazırlıklarını iki haftada bitirmeleri gerekmektedir. Bu arada Stifler’in anne babası Stifler’in baskısıyla yeniden evlenmeye karar verirler. Tabi Finch bu duruma karşı çıkar. Sonuç: 55 milyon $ bütçeye karşılık 231 milyon $ hasılat elde edildi.

Filmleri özetlerken sonucu niye mi paraya bağladım hep? Çünkü seriye sadece cinsellik olarak bakıp olumsuz eleştirenlerin aslında ne kadar büyük bir kitle tarafından takip edildiğini göstermek için. Sinema sanatına "ideal bir yapım" olmasa da izleyen izliyor. Tabi burada akla hemen Türkiye'den "Recep İvedik" serisi gelebilir. Eleştirenlerin başında gelenlerden olsam da kaçar yok. Gerçi American Pie ile kıyaslamada doğru bir örnek değil, olamaz da; o ayrı.

113 dakikalık ABD yapımı American Reunion, 50 milyon $ bütçeye karşılık şimdiden 50 milyon $ hasılatı elde etmiştir. Tüm dünyada gösterime yeni girmeye başladığını düşünürsek bütçeyi katlayacağı aşikar. Yönetmenliğini ve senaristliğini Jon Jurwitz, Hayden Schlossberg’in üstlendiği komedinin baş rollerinde Jason Biggs, Alyson Hanningan, Chris Klein, Thomas Ian Nicholas, Eddie Kaye Thomas, Tera Reid, Mena Suvari, Seann William Scott yer alıyorlar. 

Serinin ilk üç filminden sonra günümüze gelecek olursak, bu muhteşem (!) grup yıllar sonra lise mezunları toplantısı için yeniden bir araya gelmeye karar verirler. Toplantıdan birkaç gün önce bir araya gelip Stifler’e haber verilmemesi ise bir kaçış olacak mıdır acaba?

Filmle ilgili yorumlara geçmeden önce beni şaşırtan bir durumu aktarmak istiyorum. Sonuçta serinin nesli daha eskiye dayandığı için yeni neslin pek de bilmediğini, bilseler dahi çok güleceklerini düşünmüyorum. Çünkü yeni nesil internete, sanal aleme, özgürlüğe daha çabuk kavuştular. Bu yüzden sinema salonunda daha orta yaştakilerin olacağını sanıyordum. Sinemaya gittiğimde iki komik durumla karşılaştım: Birincisi, benim yaşıtımdakiler hep çift olarak gelmiş! Erkeklere daha çok hitap edeceğini düşünürken çiftlerin gelmesi şaşırttı ve gülümsetti. Yalnız film boyunca erkekler kahkaha atarken hem cinslerim sanırım içlerinden güldü. Utanılacak bir şey de yoktu ya neyse. İkincisi ise yeni nesilden yaşları 15’i geçip geçmediğinden bile emin olamadığım bir grup gençti. Acaba ilk üçünü seyretmişler miydi yoksa abilerinden ablalarından seriyi duyup merak mı etmişlerdi? Filmden çıktıklarında da çok bir şey anlamadıkları izlenimi veriyorlardı.

Komedi filmlerinin müzik çalışmalarına ağırlık veren Lyle Workman, American Reunion ile tekrar karşımıza çıkıyor. Şarkıların seyirciyi beslediğini kabul etmek gerekir. Zira komik bir sahneyi, eğlenceli bir şarkıyla daha keyifli hale getiriyor. Bu gençlik serisi için harika senaryo, yönetmen, kurgu bilgileri vermek ne yazık ki mümkün değil. Fakat yapımcıların hedefi bu değil zaten. Güzel vakit geçirmek, anlık kahkahaları yakalatmak yeterli. Son filmde ise gençlikten olgunluk dönemine yavaş yavaş ilerleyen, bir kısmı artık aile kuran gençlerin eskiye dönüşünü görüyoruz. Daha doğrusu eskiye olan özlemlerini görüyoruz çünkü yaptıkları şakalar, espriler, çılgınlıklar belli bir yaştan sonra onlara eski zevki vermiyor. Ortaya sorumluluklar, bağlılıklar giriyor. Peki, bu onların umurunda mı? Bir yere kadar evet ama biraz da hayır. Kostüm, mekan, dekor detayları komedi türüne göre başarılı sayılır. Önceki filmleri beğendiyseniz bu filmi de beğenirsiniz. Aralarında çok fark yok. Sadece gençler büyümüş ve olaylara daha gerçekçi bakıyorlar, o kadar. Diğer yandan, seriyi gençken izlediyseniz hepsinin büyümüş ve ev bark sahibi olmuş halini görmek sizi de ister istemez maziye götürebilir.

IMDB'den 7.7, Metacritic'ten 50, Rotten Tomatoes'tan da 43 alan filme gelen eleştiriler aslında çok da olumlu yönde değildir. Bunun en önemli sebebi ise artık eskisi gibi ilgi çekici gelmemesidir. Serinin 4. bölümü olduğunu düşünürsek pek de haksız sayılmazlar. Arada nesil farkı oluştu. Teknoloji ve koşullar bu kadar ilerlemişken eskisi kadar ilgi görmeme ihtimali bulunuyor. Diğer yandan, şimdiden 50 milyon $ hasılat elde ettiyse sinemaseverlerin bu durumu pek "taktığı" yok. Ben sinemada izlerken eğlendim. En azından 2 saat boyunca keyifli vakit geçirdim. Sinemadan çıktığımda toz misali uçup gitse de kafa dağıtmak için fena değildi.

How I Met Your Mother”ın Lily’si Alyson Hannigan ve tek bir sahnede yer alsa da dizinin Barney’i Neil Patrich Harris’i bir HIMYM hayranı olarak seyretmek ayrı bir keyif veriyor. Baş rol oyuncusu 1978 ABD doğumlu Jason Biggs ise, American Pie serisi ile yaptığı çıkışı gene yakın türde olan komedi, romantik komedi projelerinde devam ettiriyor.


6 yorum:

  1. ilk filmler kötü olmasa da pek sevmediğim-sevemediğim bir seri 'Amerikan Pastası' ilk filmleri hatırlatman ve sinemadaki örneklendirmelerin de hoştu :) son filmi izlemeyebilirim ama

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten Amerikan Pastası tavsiye edilecek bir film/seri değil bence :) Gidip izlediğim için merak edenler göz atsın istedim. İzlenmezse de bir şey kaybedilmez.

      Sil
  2. Sadece ilk filmi hatırlıyorum, gençlik hatası diyelim :) Diğerlerini izlemedim. Bu filmlerin de belli bir kitlesi var sonuçta dediğin gibi, hatta çoğu insana bu filmler hitap ediyor. Herkes sinema konusunda çok seçici değil. Ben izlemeyi düşünmüyorum ama yine de tarih tarih hepsini okumak güzeldi, nostalji oldu :) Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkes sinema konusunda çok seçici değil derken laf biraz ağır geldi sanırım. "Hiç izlemedim, izlemem de" diyemeyeceğim Amerikan Pastası için. Bunu saklamayı da düşünmediğim için rahatça yorumumu yazdım. Harika demiyorum ama izlerken vakit geçirtebiliyor. Seçici değil miyim? Kime göre neye göre? Değilsem de canım sağ olsun, ben kendimden memnunum :)

      Sil
  3. Yanlış anlaşıldım. Sizin için söylemedim bunu. Genel olarak söylemiştim. Yani açayım ne demek istediğimi asla yanlış anlaşılmak istemem, mesela siz ya da ben bir filmi izlemeden önce araştırırız, yönetmenleri takip ederiz, yeni çıkacak filmlere bakarız vs vs.İlgi alanımız olduğundan belki, severek izleriz, birşeyler almak için. Çoğu insan hadi hafta sonu sinemaya gidelim, hımm bu film varmış ee gidelim diyebiliyor onu belirtmek istemiştim. size karşı kişisel olarak "neden izlediniz" gibi bir şey asla söylemem, hatta kimseye söylemem. Zevkler ve her filmden insanların aldıkları farklıdır. Umarım kendimi iyi ifade edebilmişimdir. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. ebette anladım ben seni :) Amerikan Pastasını izledin diye seçici olmama gibi bir durum söz konusu olamaz bana kalırsa. hem bir nostaljisi olduğundan hem de blog için yazdığın açık ki bu da çok doğal :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...