2 Eylül 2011 Cuma

Love Wedding Marriage (2010)

Temmuz 2011’de vizyona girdiğinden bile geç haberdar olduğum filmi, evde oturup çıtır çerez niyetine izleyebilirsiniz. Yönetmenlik siftahını bu proje ile gerçekleştiren romantik komedi filmlerin sevilen oyuncusu Dermot Mulroney, kendi türüne benzer bir film ile bu koltuğa oturarak riski azaltmış görünüyor. Senaryo ise tecrübeli senaristler yerine taze fikirlere açık tutularak Anouska Chydzik ve Caprice Crane’in kalemlerine bırakılıyor. Başrollerde Mandy Moore, Kellan Lutz, James Brolin, Jane Seymour, Jessica Szhor yer alıyor.

Evlilik danışmanı Ava, yeni evlenmiş genç bir kadındır. Anne ve babasının boşanma kararı alması onda ağır bir şok etkisi yaratır. Mesleğinin de etkisiyle bu evliliği kurtarma adına herkesi herşeyi bir kenara bırakır. Buna kendisi, evliliği ve mesleği de dahildir!
ABD yapımı 87 dakikalık filmin türü komedi olarak geçse de ne yazık ki komediye dair herhangi bir sahne gözünüze çarpmıyor. Kahkaha atmayı beklemesem de çok fazla tebessüm bile edemedim. Diğer yandan, ortada ciddi bir dram da yok; romantik desem o da değil. Türü için herhangi bir sınıflandırma yapmak oldukça güç görünüyor. Belki senaryodaki tıkanıklığın sonucu da budur. Film aslında oldukça geliştirilebilecek bir hikayeye sahip iken, nereden yaklaşılacağı ya da seyirciyi nereden etkileyeceğini bulamadığı için çıtasını yükseltemiyor. Ortada yeni kurulan bir evlilik ve bitme aşamasında eski bir evlilik var. İnsanın önceliklerini belirlemede ya da belirleyemediğinde başına neler gelebileceğini çok güzel ortaya döküyor. Aile, iş, anne-baba arasında seçim yapmak oldukça güç de olsa neleri yapmayarak başarıya ulaşacağınızı gösteriyor. Fakat bu gösterme aşamasında abartılı ve gereksiz sahneler, duygusallığın tavan yapması gerektiği halde sönük kalan dakikalar mevcut. Dinlendirici, sakin bir müziğe sahip olması filme renk katsa da konunun yaşadığı kısır döngüden çıkmasına yardımcı olamıyor. Favori romantik komedi filmlerimden olan “Wedding Date”in yakışıklı oyuncusu Dermot Mulroney’in yönetmen koltuğundaki siftahı çekimler ve teknik bakımdan kötü sayılmayacak bir başarıya sahip. Diğer yandan, o da kamerasını senaryodaki tıkanıklıktan çok uzak tutamıyor. Mekan, makyaj ve kostüm bakımından doyurucu bir görselliğe sahip olması filmin avantajlarından biri olarak sayılabilir. Özellikle Mandy Moore’un yaşına uygun seçilmiş zevkli kostümler ve kardeşi rolündeki Jessica Szhor’un kıyafetleri ilgi çekici görünüyor. Konu kardeşlerden açılmışken ufak bir isyanım var: Aynı anne babadan bu kadar beyaz ve esmer tenli iki farklı çocuk nasıl doğabilir? Kast seçiminde keşke daha titiz davranılsaydı. Szhor’un oyunculuğuna diyecek yok ama ne anne-babaya ne de kardeşe hiç uyum sağlamayan fiziki görüntüsü oldukça sırıtıyor.
1985 doğumlu “Twilight” serisinin Emmett Cullen’ı Kellan Lutz, bu tür film için çok başarılı bir tercih gibi görünmüyor. “Dear John” filminde Channing Tatum’da rahatsız olduğum durum burada da karşıma çıkıyor. Fiziksel özellikler ister istemez bazı projelerin türü için ayırt edici bir özellik taşıyor. Kellan Lutz da bu dezavantaja yakalanan biri. Korku gerilim ya da macera filmleri için ideal bir yüz ve fiziğe sahip olabilir ama romantik, komedi ya da dram için göze batan bir görselliği var. Bu seneki Oscar Töreni’nde giydiği kıyafetle kendini en az 10 yaş büyülten 1984 doğumlu şarkıcı ve oyuncu Mandy Moore, romantik komedi dışına çıkamayacak bir sinema hayatını kabullenmekle doğru yolda ilerliyor. Zira oyunculuk konusunda gülen bir surat dışında fazla yeteneği olduğu söylenemez. Buna rağmen, rol aldığı “The Princess Diaries”, “A Walk to Remember”, “Because I Said So”, “License to Wed” filmlerini izlediğimi fark edince Moore’a fazla yüklenmemem gerektiğini düşünüyorum. Bu arada, tam da "Bad Teacher"da Jason Segel'ı izledikten sonra, bu filmde de karşıma "How I Met Your Mother"ın Lily'si Alyson Hannigan çıktı ve beni çok mutlu etti! Tüm karakterler sinema filmlerinde ufak tefek görünseler havalara uçacağım. Barney, Marshall, Lily'den sonra Ted ve Robin kaldı! Hadi bakalım.


4 yorum:

  1. Fakat öyle oyuncular vardır ki ( bkz. Johnny Depp ) her türlü filme, her türlü role bürünebilir ehehehe.

    YanıtlaSil
  2. Hehee bence de :) Aklıma geliyor ara sıra Johnny Depp'in biyografisini de yazayım diye ama sen varken bana düşmez. Bir de mutlaka daha fazla biliyorsundur :p Bu arada her ne kadar tüm filmlerini izlemesem de en çok Secret Window'daki oyunculuğu etkilemişti beni Depp'in.

    YanıtlaSil
  3. Teveccühünüz efendim, okuyunca bunları popocuğum nirvanaya erişti ehehe. Ben de baya şey bildiğimi sanırdım fakat daha Johnny Depp'in gerçek adının John Christopher Depp II olduğunu öğreneli 1 ay olmadı. O yüzden kimin daha fazla şey bildiği belli olmaz :)

    YanıtlaSil
  4. Aklımda 2-3 isim var, onları bir yazayım sonra müsadenle Depp'e de değinirim :))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...