19 Aralık 2011 Pazartesi

When Harry Met Sally (1989)

Harry ile Sally Tanışınca
Sinemayı seven biri olarak zaman zaman bana film önerileri sorulur. Her ne kadar bu izleyenin sevdiği türe, yönetmenlere, oyunculara göre çok farklılık gösterse de, tanıdığım  tanımadığım herkese iki film öneririm: Biri “I Am Sam”, diğeri ise When Harry Met Sally. Yapım yılı 1989 olmasına rağmen senaryo ve diyaloglar o kadar güncelliğini koruyor ki ilk izlediğimde bu kadar eski olduğuna inanamamıştım. Romantik komedi türü olmasını bir kenara bırakın, kadın erkek ilişkilerini oldukça doğal ve gerçekçi diyaloglarla duymak çok keyiflendiriyor. On parmağında on marifet oyuncu, yönetmen, yapımcı ve senarist Rob Reiner, yönetmen koltuğunda oturuyor. Reiner  “A Few Good Men”, “The Story of Us”, “Alex & Emma”, “The Buckey List” gibi filmlerin yönetmeni olarak seyircilerin karşısına çıkmıştı. Filmi herkese önermemin en büyük etkeni olan senaryo ise Nora Ephron (ayrıca yapımcı) tarafından kaleme alınıyor. Nora Ephron’u da “Sleepless in Seattle”ın yönetmen ve senaristi; “You’ve Got Mail”in yönetmen, senarist ve yapımcısı; “Julie & Julia”nın da yönetmen, senarist ve yapımcısı olarak mutlu mesut takip ettik şimdiye kadar. Ustaların ellerinde bir de Billy Crystal ve Meg Ryan baş rolleri paylaşırsa film kaçırılır mı? Elbette hayır! 96 dakikalık ABD yapımının bütçesi 16 milyon $ iken hasılatı da 90 milyon $’ı geçmiş. Tabi 20 yıllık dönemde DVD/VCD ile bu hasılat güzel güzel katlanmıştır.

1977 yılında Harry ve Sally üniversiteden mezun olduktan sonra New York’a giderken tanışırlar. Aynı araçta devam eden uzun seyahat boyunca sohbetlerinden bir sonuç çıkarırlar: Erkekler ve kadınlar sadece arkadaş olarak kalamazlar. Seyahat sonrası uzun süre görüşmeyen Harry ve Sally tesadüfen bir iki kez daha rastlaşırlar. Yıllar sonra hiç beklemedikleri bir anda çok sıkı dost olurlar! Peki o uzun seyahatte vardıkları sonuç şu an onlar için de geçerli olacak mıdır?

Müzik çalışmalarını beraber ele alan Marc Shaiman ve Harry Connick Jr. seyircilere oldukça keyifli anlar yaşatıyor. Shaiman’ın çalışmalarını “A Few Good Men”, “Sleepless in Seattle”, “Patch Adams”, “The Story of Us”, “The Kid”, “The Wedding Planner”, “The Bucket List” filmlerinde dinlemiştik. Harry Connick Jr.ın ise “P.S. I Love You” filminden hatırlamak mümkündür. Filmin müzik albümü ayrıca da keyifle dinlenecek kadar başarılıdır. “It Had to Be You”nun yeri de farklıdır!
Senaryonun ve diyalogların üst seviyede olması, kadın erkek ilişkisini hem kadın tarafından hem de erkek tarafından gayet eğlenceli olarak seyredebilmesine olanak tanıması, bu ilişkinin en eğlenceli ve en yıpratıcı tarafını mizahi olarak ele alması filmin kilit noktalarıdır. Belki bir erkek izleyiciye “The Notebook” ya da “50 First Dates” filmleri önerilemeyebilir ama When Harry Met Sally erkekler tarafından da sevilecek bir romantik komedidir. İlişkiler, evlilik, boşanma süreci, arkadaşlık, flört, kadınların ve erkeklerin ilişkilere bakış açısı gibi pek çok konuya parmak bastığı için konu zenginliği seyirciyi koltuğundan kaldıramıyor. 1970li yılların sonundan 1980li yılların sonuna kadarki (12 yıl 3 ay) zaman dilimini ele aldığı için özellikle kostüm, saç tasarımı ve makyajlar epeyce seyirlik duruyor. Meg Ryan’ın kabarık saçları, erkeksi ayakkabıları, pantolonları buram buram nostalji kokuyor. Ayrıca dekor, mekan ve manzara seçimleri de filmin türü için başarılı sayılır; özellikle de New York manzaraları! Filmde favori sahne ya da favori diyalog seçmek pek kolay görünmüyor. En az 3-4 kez izlememe rağmen ben hala favori sahnemi bulmuş değilim. Her izlediğimde kendimi başka bir noktaya daha çok gülerken buluyorum. Bu da projenin güncelliğini koruduğunun ispatıdır; ne dersiniz?

IMDB’den 7.7, Metacritic’ten 76 ve Rotten Tomatoes’tan 91 puan alan film genellikle olumlu eleştirilerle karşılaşmıştır. Senaryo ve diyalogların zekice kaleme alınması, yönetmenin ustalığı filmin bu kadar beğenilmesinde önemli rol oynamaktadır. Tabi Billy Crystal Meg Ryan’ın muhteşem uyumunu da unutmamak gerekir. Senarist Nora Ephron Oscar adayı olurken, film 5 dalda Altın Küre’ye aday oldu. Bunların içinde en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu ve en iyi kadın oyuncu bulunmaktadır. Ayrıca AFI’de de (Amerikan Film Enstitüsü) 2000 yılından beri listeden çıkmamaktadır. En son 2008 yılında en iyi 10 romantik komedi dalında 6. sırada yerini almıştır. Zaten 10.sırada da “Sleepless in Seattle” var.  

Billy Crystal’ın Oscar’ı yakından takip edenler için yeri apayrıdır. 1948 New York doğumlu Crystal şimdiye kadar toplam 8 kez Oscar’ı başarıyla sunmuştur. Bu sene de beklentilerimizi boşa çıkarmayacağından emin olarak sunmasını dört gözle bekliyoruz çünkü James Franco ve Anne Hathaway fiyaskosundan sonra buna ihtiyaç var!

1961 ABD doğumlu güzeller güzeli Meg Ryan’ı her daim severek takip ederdim; ta ki botoks güzeli olma yolunda hızlı adımlar atıp o yüzü mahvedene kadar. “Top Gun”, “Sleepless in Seattle”, “French Kiss”, “Addicted to Love”, “City of Angels”, “You’ve Got Mail”, “Kate & Leopold” gibi harika filmlerden sonra başarısına şüpheyle bakılan pek çok projede yer alması biraz üzücü göründü. Gençlik halini bulmak zor biliyoruz ama doğal olması bile yeterli, ne gerek var o kadar botoksa, ameliyata? Konu sinemadan magazine kaymış gibi görünse de benim derdim onu sinemada eskisi gibi görebilmek. Her şeye rağmen bu zamana kadar Oscar adayı olamasa da harika filmlerde yer aldığı için her zaman gönlümdedir J


18 yorum:

  1. Rob reiner'in yönetmiş olduğu film. ilginç bir anektod da, meg ryan'ın yemek yerken yalancıktan orgazm olduğu sahnenin aslında senaryoda olmayışıdır. meg Ryan kendisi önermiştir böyle bir sahne koymayı filme. ayrıca o orgazm taklidinden sonra cafe'de diğer bir masada oturan ve 'o kadının yediğinden ben de istiyorum' diyen yaşlı kadın da yönetmen rob Rob reiner'ın annesidir. kadın der ki: neden hiçbirşey olmak zorunda.Erkek der ki: neden herşey olmak zorunda...İkisi de aradadır, orta noktaya yakındır, ama birbirlerini o kadar uçlarda sanmaktadırlar ki orta noktada buluşma anı gecikir. Ozan Tepe/

    YanıtlaSil
  2. Evet Estelle Reiner idi o kadın. Filmi araştırırken görmüştüm, 2008 yılında ölmüş. Yazı uzamasın diye diğer oyunculara fazla yer vermek istemedim çünkü uzadıkça okuyucuları yorabiliyor. Madem konu diğer oyunculardan açıldı; Jess rolündeki Bruno Kirby de pek çok başarılı film ardından 2006 yılında 57 yaşındayken lösemiden hayatını kaybetmiş.

    Meg Ryan'ın o sahneyi önerdiğini bilmiyordum. O sahne ile Meg Ryan'ın Oscar'a aday olunması beklenmiş fakat Altın Küre adaylığı ile sınırlı kalmış. Gerçi romantik komedi türü ile Oscar adaylığı ya da Oscar'ın kapılması her daim zordur (ama imkansız değil). Bilgi ve yorumlar için ayrıca teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  3. bir sinemacı olarak ilgiyle izliyorum blogunuzu:) ama merak etmeyin emeğinizi copy/paste yapmıyorum:)

    YanıtlaSil
  4. Takip ettiğiniz için teşekkür ederim de copy/paste yaptığınızı düşünmemiştim, nereden çıktı bu anlayamadım? Bir blogunuz mu var? :)

    YanıtlaSil
  5. İşin esprisi bir tarafa günümüzde böyle özgün yazılar "alıntıdan" öte copy / paste mantığı ile link ve yazar ismi verilmeden bir çok sitede yayınlanmakta. Bir blog değilde www.cinerium.com domaininde bir site. Özgün yazılar sitemizdeki yazar arkadaşlar tarafından yazılmakta. Sitede cinerium yazan yer sanırım bizi kısaca anlatıyor:)

    YanıtlaSil
  6. Site bir seneyi geçmiş bile harika, darısı başıma :) Sitelerde denk gelmedim ama burada yazdıklarımı bir iki kez twitterda başkalarının hesabında okudum. Yazdıklarım yaratıcılık göstermese de benim yazıların sonrasında kullanılması bariz belli oluyordu. Ne diyelim, CTRL A + C + P'den kurtarsın Allah her bloggerı :))

    YanıtlaSil
  7. Şurda bir seneye ne kalmışki:)) Ki 1 sene dolmadan şimdiden 5 senelik yolu katetmişin bence. Bu arada blogger le sınırlamayın kendinizi derim ben şahsen.. neyse başka güzel yazılarınıza yorum yapmak dileği ile hoşçakalın...

    YanıtlaSil
  8. Ooo çok teşekkür ederim :) Daha zamanı var blogger dışına çıkmayı, bakalım biraz daha devam edeyim. Eğer hem bendeki şevk kırılmayıp hem de okuyan ve takip eden sayısı artarsa düşünürüm :)

    YanıtlaSil
  9. evet doğru ilk tavsiyen i am sam diğeride when harry met sally oluyor ama i am sam'in tabiki yeri ayrı

    YanıtlaSil
  10. E tabi, lucy in the sky with diamond! :))

    YanıtlaSil
  11. "konu zenginliği ''''seyirciyi koltuğundan''''' kaldıramıyor."

    dikkatimi çekti.. burada bir muziplik mi var yoksa kelimeler öyle mi denk gelmiş!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah tependen baksın senin! Muzipliği anca sen düşünürdün burada zaten :D Ne alakası var arkadaşım. Gayet ciddiyim, muziplik yapmamıştım. Konu cidden zengin: Kadın erkek ilişkileri, evlilik, bekarlık, ayrılık, cinsellik, arkadaşlık... Algıda seçicilik yapma.

      Sil
  12. bu ara fazla kelime oyunu izliyorum, ondan galiba.. allah tependen baksın ihsan varol!

    YanıtlaSil
  13. evet süper.. kim milyoner olmak ister'in yeni formatı da iyi.. ikisine katılmak istiyorum ama.. yemiyor :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllardır benim de içimde uhdedir ama senin gibi bende de yemiyor :D

      Sil
  14. Yanıtlar
    1. bana demediğini bırakma şimdiye kadar, sonra jokerim olur musun de??? tabi ki olurum, dene ve gör :D :D

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...