12 Ocak 2014 Pazar

All is Lost (Sona Doğru) (2013)

Sona Doğru
Tek karakter olmasıyla ilk bakışta “Cast Away”i, denizin ortasındaki mücadelesiyle de “Life of Pi”yi anımsatan Sona Doğru, oyuncu performansıyla göz dolduruyor. “Margin Call”un yönetmeni J. C. Chandor, yönetmen ve senaristliği üstlenmektedir. 106 dakikalık ABD yapımının oyuncu kadrosu tek kişiden oluşuyor: Robert Redford! Kasım 2013’te Türkiye’de gösterime giren macera ve dram, 8.5 milyon $ bütçesine karşılık 7 milyon $ hasılat elde etmiştir.

Yaşlı bir adam, Hint Okyanusu’nda tek başına seyahat eder. Yatı, başıboş bir gemi konteynerine çarptığında kaza sonrası bilincini kaybeder. Kendine geldiğinde ise kazayı hatırlar ve yaşam mücadelesi başlar. Zira telsiz ve radyosu çalışmaz. Koskoca okyanusun içinde tek başınadır ve yatın durumu da pek parlak değildir.

Neredeyse diyalogsuz geçen bir mücadeleyle karşı karşıyayız. İlk başta seyretmesi biraz zor görünüyor. Okyanus ortasında, tek başına, kurtulması imkansız bir konumda! Ancak isimsiz kahramanın hayata dört elle tutunması zamanla merak duygusunu ortaya çıkarıyor. Mükemmel müzik çalışması bu sessiz sedasız kurguda adamla beraber baş rolü paylaşıyor. Chander, hayli risk alıyor. Çok sade bir anlatım var.  Önünüzde iki son tahmini oluşuyor: Adam ya ölecek ya da sağ kalacak. Yani ihtimaller silsilesi aklınızı kurcalamıyor. Peki, Chandor başarıyı nasıl yakalamış? Görselliği öne çıkarmış, bitmek bilmeyen enfes su ve rüzgar sesinden yararlanmış. Adam, doğa ile çetin bir savaşa girerken denizcilik bilgisini sonuna kadar kullanmış. Aklınıza gelmeyecek şeyler yapıyor. Tabi yatçılıkla, denizcilikle ilgili bilgim olmadığından bazı sahnelerde “Harika mantık, helal olsun” dedim. Bu gibi sahneler sayesinde Chandor, karakterin tecrübeli bir denizci olduğunu anlatıyor. Yatın görünümü, adamın kostümü, saçı, tavırları onu zengin ve iyi gösteriyor. İyilikten kasıt kurtulması gerektiği inancına sürüklüyor.
Filmde eleştiriye açık en önemli sorun okyanusla mücadeledeki sahnelerde okyanusun gerçek görünmeyişidir. Hatta bazılarında o kadar stüdyo çekimi olduğu belli ki konsantre alt üst oluyor. Fazla dikkatli baktığım için bu huzursuzluğu kendim de yarattım tabi ki. Bu eleştiriye ek olarak, diyalogsuzluğun ve iki ihtimalli sonun yarattığı his sizi biraz sıkabilir. Başarılı kurguya sahip olsa da favori filmlerim arasına giremez.

IMDB’den 7.2, Rotten Tomatoes’tan 94 almıştır. IMDB’nin puanının fazla olduğu kanaatindeyim. Altın Küre’de en iyi erkek oyuncu ve orijinal müzik dalında aday olmuştur. Robert Redford iddialı görünse de gönlüm ondan yana değil.


1936 ABD doğumlu usta oyuncu Robert Redford, kendisinden beklenen muazzam bir performans çıkarıyor. Oyunculuk dışında yönetmen, yapımcı, iş adamı ve çevreci unvanlarına da sahip olan Redford, bu yaşına rağmen jest, mimikleriyle neredeyse hiç konuşmadan yaşanılan tüm ıstırabı, yalnızlığı, mutsuzluğu ve umut kırıntılarını birebir hissettiriyor. 1960’tan bu yana 50’den fazla projede oyuncu olarak yer almış. Chandor, Robert Redford’u tercih ederek en doğru karara imza atmış.

Filmin sonu gayet kıvamında sonlanıyor. Ayrıca afişi gayet iyi tasarlanmış.


1 yorum:

  1. Filmi bugün izleyebildim fakat tek kişilik yaşam mücadelesi içeren filmleri çok sevsemde bu filme nedense pek ısınamadım. Film hakkındaki düşüncelerimiz pek uyuşmamış maalesef...

    Bir de belirtmek ya da uyarmak istediğim diyelim bi nokta var. Robert Redford 1960 değil 1936 doğumludur. ;)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...