15 Ekim 2011 Cumartesi

Illegal (2010)

Belçika’nın 83. Oscar Töreni için en iyi yabancı film Oscar aday adayı olup finalde adaylar arasına giremeyen ("Bir Zamanlar Anadolu’da" filmi için umarım aynı talihsizliği yaşamayız) Illegal, etkileyici ve gerçekçi bir dram olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen koltuğundaki Olivier Masset-Depasse, senaryoyu da kaleme alıyor. 90 dakikalık yapım, Cannes Film Festivali’nde de görücüye çıkmıştı. Fransızca, Rusça ve İngilizce dillerinin kullanıldığı projenin başrollerinde Anne Coesens ve Alexandre Golntcharoy yer almaktadır.

Rus asıllı Tania ve oğlunun Belçika’ya sığınma talebi reddedilmiştir. Buna rağmen oğlunun geleceği için ülkeyi terk etmeyip sahte kimliklerle Belçika’da yaşamaya devam ederler. 8 yıl boyunca çok tedbirli şekilde ikametlerini sürdürürken Tania bir gün aniden yakalanıp tutuklanır ve hayatları alt üst olur.
Belçika göçmen ofisinde çalışanlarına eleştiri okları atan proje tam bir dram öyküsü olarak izleyiciye aktarılıyor. İlk yarı oldukça az duyulan müzik, ikinci yarı orta halli bir konuma geçiyor. Aslında bu çaresizlik dolu senaryoya yoğun bir müzik daha etkili olabilirdi. Lakin Avrupa filmlerinde bu duruma alışmak gerekiyor. Fazla doğal ve gerçek çekim görsellik açısından doyurucu olmasa da inandırıcılığı yükseltiyor. Dekor, mekan, kostüm gibi detaylar çok ön plana çıkmıyor. Zaten yönetmen ve ekip de bunun çok fazla göz önünde bulunmasını istemiyor gibi bir atmosfer var. Olaylar ağırlıklı olarak göçmenlerin bulunduğu hapishanede ve varoş bir mahallede geçtiği için zaten iç açıcı şeyler beklemiyorsunuz. Senaryoyu aslında genel olarak beğendim diyebilirim çünkü umutsuzluk içinde umut aramak, çaresizliğin getirdiği koşullar, tercihler ve sonuçları gibi akılda birçok huzursuz edici sorular bırakıyor. Benim gibi düşünenler var ki IMDB puanı 6.8 görünüyor. Hatta Rotten Tomatoes sitesi filme 70 puan vermiş! Göçmen bürosuna, hükümete inat bu kadar direnir miydim bilmiyorum ama karakteri içimden tebrik etmek geldi izlerken. Diğer yandan bakacak olursak, göçmen bürosu ve hükümet göçmenlere cidden böyle davranıyor mu araştırmak gerekir. Öykünün tek eksik yanı diğer göçmenlerin hayatlarına oldukça az yer verilmesidir. Bir iki kişinin öyküsü kısacık anlatılsa da Tania’nın hayatına çok odaklanılması diğerleri konusunda merak uyandırıyor. Lakin yönetmenin ve senaristin amaçlarının bu olmadığı da ortadadır.


4 yorum:

  1. Yazıyı okuyunca aklıma gelen ilk şey hiç Belçika filmi izleyip izlemediğim oldu. Bi araştırmam lazım. Bir de burda ismimin görünmesi için ne yapmalıyım. Mecburen anonimi seçiyorum da 'SD'

    YanıtlaSil
  2. Benim de filmi izlerken aklımda aynı soru vardı. Sadece Belçika yapımı film izledim mi ben de emin değilim fakat bir kaç ülkenin ortak filmi olup içinde Belçika'nın da olduğu filmleri mutlaka izlediğini düşünüyorum. Örnek: No Man's Land veya Germinal olabilir. IMDB bu konuda yardımcı olur :)

    Bu arada Google hesabından dolayı adsız görünebilir mi? Gerçi sen üyeler arasındasın ama ben de bilemedim sebebini.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...