Ekim 2011’de gösterime girmeden
önce ve sonrasında hayli sesini duyuran, pek çok eleştirilere maruz kalan
Anadolu Kartalları’nı tüm olumsuz yorumlara rağmen izlemek istedim. Hani bazen
“Haksızlık mı yapılıyor?” diye düşünmeden edemiyor insan. Türk filmlerinin daha
çok çekilmesi ve seyirci toplaması için hep umut dolu olduğumdan ön yargıları
silmek gerekir diye düşünüyorum. Peki, Anadolu Kartalları bu tenkitleri hak
ediyor mu?
Yönetmen koltuğunda “Herşey Çok Güzel Olacak”, “İnşaat”, “Kabadayı”nın yönetmeni, “Eşkıya”,
“Gönül Yarası”, “Kabadayı”nın yapımcısı tecrübeli isim Ömer Vargı oturuyor. Senaryo
ise Hakan Evrensel’e teslim edilmiş. 120 dakikalık aksiyon, dramın oyuncu
kadrosunda ise Engin Altan Düzyatan, Çağatay Ulusoy, Özge Özpirinçci, Alpay
Kemal Atalan, Alper Saldıran, İsmail Filiz, Hande Subaşı, Ekin Türkmen, İlhan
Şeşen, Filiz Taçbaş yer alıyorlar. Müzik Ozan Doğulu’ya ait.
Onur, Ayşe, Mustafa, Tunç ve
Fatih’in en büyük hayali pilot olmaktır. Bu uğurda tüm hayatlarını geride
bırakıp yoğun bir eğitim almaya da razı olmuşlardır. Gökyüzünde olmak için
sevdiklerinden uzak kalmayı bile göze alırlar. Bu eğitim Anadolu Kartalları
Tatbikatı’na kadar ilerler.
Nereden başlayacağımı düşüne
düşüne sonuca ulaşamadım. Neresinden tutsam elimde kalan bir film. Hani eğer
size filmle ilgili peşpeşe olumsuz eleştiriler geliyorsa bir sebebi vardır
muhakkak. Ele alınması istenen (alınan değil) konu Türkiye için çok güzel bir
girişim. Sonunda ise televizyon dizisine dönüşebilecek
senaryoyla karşılaşıyorsunuz. Gurur duyulan ve duyulacak ekibin yaşadıklarını,
hayatlarını aktarmak isterlerken pembe diziye dönüşmüş vasat bir kalem çıkıyor
ortaya. Ömer Vargı’ya tecrübeli derken ortada sinemasal hiç bir özellik
göremiyoruz. Kamera açıları, renk ve kontrast ayarları, sahne geçişleri tamamen
televizyon işi gibi ele alınıyor. Emin olmamakla beraber maddi ve manevi büyük
bir destek var diye biliyorum. Ekranda gördüğümüz ise bir kaç sahne dışında
kendi imkanlarıyla çekilmiş film.
Müzik çalışmalarının başında Ozan
Doğulu ismini duyunca oradan bir artı puan kapar umuduyla 120 dakika bekledim.
Müzik güzel de ele alınmak istenen ve ortaya çıkan konuyla bağdaşmıyor.
Şimdiye kadar pek çok askeri,
savaş, aksiyon filmi seyretmiş biri olarak senaryo beklentim şu yönde
ilerliyor: Hayli zor, yoğun, kotarılması güç işe sahip havacıların 7/24 neşeli,
sevgilileriyle olan ilişkileri yerine psikolojik zorlukları daha derin
işlenmeliydi. Filinta delikanlılar da zor anlar geçiriyorlar ve bunu filme aktarıyorlar
fakat sadece duvara veya havaya bakarak bunu gerçekleştirmek imkansız.
Sevdikleri kadınlar ise modelleri aratmıyor. Sanki hepsi reklam ajansından
fırlamış gibiler. Gerçekçi değil. Tamam, havacı olmak karizmatik geliyor da
çevresi de böyle olmak zorunda değil ki! Komutanlarının verdikleri Güzin Abla
kıvamındaki öğütler ise bir süre sonra sıkıyor. Üstelik aklıma sıklıkla Özcan
Deniz’in baş rolünde oynadığı “O Şimdi
Asker” filmi geldi. Buna sebep öğüt sahneleri, üstü açık araba ve bir kaç
konuşma sahneleridir.
Kalabalık oyuncu kadrosunun
hayatlarını anlatayım derken ortada kurgu da kalmamış. Sahneler ve konular
birbirine bağlanamıyor. Hangi karakter önde, hangisi ikinci planda karar
verilememiş. Hepsine yer vereyim derken tamamen karışmış. Oyunculara gelindiğinde
ise anne, baba ve orta yaş karakterlere diyeceğim bir şey yok fakat dizilerle
meşhur olmuş oyuncular projeye oturmamış hissi yaratıyor. Performanslarına kötü
demiyorum lakin sinema projesi için yeterli değil. Örneğin Özge Özpirinçci
sinema eğitimli olmamasına rağmen (aynı dönem aynı bölüm mezunuyuz) kendini
ilerletti. “Veda” filminde de hiç
fena değildi. Sadece zamanla oturacağına inanıyorum. Kadro seçiminde hata var. Bir de ünlü kişileri filme dahil
ederek hasılat toplama derdine düşüldüğü belli. Filme katkısı olmayan
karakterler vardı.
Demek ki neymiş? Söz dinleyip
olumsuz eleştiri çoksa beklentiyi aşağıda tutmak lazımmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder