13 Nisan 2013 Cumartesi

Anadolu Kartalları (2011)


Ekim 2011’de gösterime girmeden önce ve sonrasında hayli sesini duyuran, pek çok eleştirilere maruz kalan Anadolu Kartalları’nı tüm olumsuz yorumlara rağmen izlemek istedim. Hani bazen “Haksızlık mı yapılıyor?” diye düşünmeden edemiyor insan. Türk filmlerinin daha çok çekilmesi ve seyirci toplaması için hep umut dolu olduğumdan ön yargıları silmek gerekir diye düşünüyorum. Peki, Anadolu Kartalları bu tenkitleri hak ediyor mu?

Yönetmen koltuğunda “Herşey Çok Güzel Olacak”, “İnşaat”, “Kabadayı”nın yönetmeni, “Eşkıya”, “Gönül Yarası”, “Kabadayı”nın yapımcısı tecrübeli isim Ömer Vargı oturuyor. Senaryo ise Hakan Evrensel’e teslim edilmiş. 120 dakikalık aksiyon, dramın oyuncu kadrosunda ise Engin Altan Düzyatan, Çağatay Ulusoy, Özge Özpirinçci, Alpay Kemal Atalan, Alper Saldıran, İsmail Filiz, Hande Subaşı, Ekin Türkmen, İlhan Şeşen, Filiz Taçbaş yer alıyorlar. Müzik Ozan Doğulu’ya ait.

Onur, Ayşe, Mustafa, Tunç ve Fatih’in en büyük hayali pilot olmaktır. Bu uğurda tüm hayatlarını geride bırakıp yoğun bir eğitim almaya da razı olmuşlardır. Gökyüzünde olmak için sevdiklerinden uzak kalmayı bile göze alırlar. Bu eğitim Anadolu Kartalları Tatbikatı’na kadar ilerler.

Nereden başlayacağımı düşüne düşüne sonuca ulaşamadım. Neresinden tutsam elimde kalan bir film. Hani eğer size filmle ilgili peşpeşe olumsuz eleştiriler geliyorsa bir sebebi vardır muhakkak. Ele alınması istenen (alınan değil) konu Türkiye için çok güzel bir girişim. Sonunda ise televizyon dizisine dönüşebilecek senaryoyla karşılaşıyorsunuz. Gurur duyulan ve duyulacak ekibin yaşadıklarını, hayatlarını aktarmak isterlerken pembe diziye dönüşmüş vasat bir kalem çıkıyor ortaya. Ömer Vargı’ya tecrübeli derken ortada sinemasal hiç bir özellik göremiyoruz. Kamera açıları, renk ve kontrast ayarları, sahne geçişleri tamamen televizyon işi gibi ele alınıyor. Emin olmamakla beraber maddi ve manevi büyük bir destek var diye biliyorum. Ekranda gördüğümüz ise bir kaç sahne dışında kendi imkanlarıyla çekilmiş film.

Müzik çalışmalarının başında Ozan Doğulu ismini duyunca oradan bir artı puan kapar umuduyla 120 dakika bekledim. Müzik güzel de ele alınmak istenen ve ortaya çıkan konuyla bağdaşmıyor.
Şimdiye kadar pek çok askeri, savaş, aksiyon filmi seyretmiş biri olarak senaryo beklentim şu yönde ilerliyor: Hayli zor, yoğun, kotarılması güç işe sahip havacıların 7/24 neşeli, sevgilileriyle olan ilişkileri yerine psikolojik zorlukları daha derin işlenmeliydi. Filinta delikanlılar da zor anlar geçiriyorlar ve bunu filme aktarıyorlar fakat sadece duvara veya havaya bakarak bunu gerçekleştirmek imkansız. Sevdikleri kadınlar ise modelleri aratmıyor. Sanki hepsi reklam ajansından fırlamış gibiler. Gerçekçi değil. Tamam, havacı olmak karizmatik geliyor da çevresi de böyle olmak zorunda değil ki! Komutanlarının verdikleri Güzin Abla kıvamındaki öğütler ise bir süre sonra sıkıyor. Üstelik aklıma sıklıkla Özcan Deniz’in baş rolünde oynadığı “O Şimdi Asker” filmi geldi. Buna sebep öğüt sahneleri, üstü açık araba ve bir kaç konuşma sahneleridir.

Kalabalık oyuncu kadrosunun hayatlarını anlatayım derken ortada kurgu da kalmamış. Sahneler ve konular birbirine bağlanamıyor. Hangi karakter önde, hangisi ikinci planda karar verilememiş. Hepsine yer vereyim derken tamamen karışmış. Oyunculara gelindiğinde ise anne, baba ve orta yaş karakterlere diyeceğim bir şey yok fakat dizilerle meşhur olmuş oyuncular projeye oturmamış hissi yaratıyor. Performanslarına kötü demiyorum lakin sinema projesi için yeterli değil. Örneğin Özge Özpirinçci sinema eğitimli olmamasına rağmen (aynı dönem aynı bölüm mezunuyuz) kendini ilerletti. “Veda” filminde de hiç fena değildi. Sadece zamanla oturacağına inanıyorum. Kadro seçiminde hata var. Bir de ünlü kişileri filme dahil ederek hasılat toplama derdine düşüldüğü belli. Filme katkısı olmayan karakterler vardı.

Demek ki neymiş? Söz dinleyip olumsuz eleştiri çoksa beklentiyi aşağıda tutmak lazımmış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...