14 Mart 2012 Çarşamba

Tell No One (2006)

Kimseye Söyleme
Ne le dis a Personne tavsiye üzerine izlediğim ve çok memnun kaldığım bir Fransız yapımı olarak karşıma çıktı. Gerilim ve dram türündeki 131 dakikalık projenin yönetmeni Guillaume Canet, Harlan Coben’in aynı adlı eserinden senaryoyu ayrıca kaleme de alıyor. Genç oyuncu ve yönetmen Canet’i daha önceden “Jeux d’enfants” (Love Me If You Dare) ve “Last Night” filmlerinde oyuncu olarak, “Little White Lies”ta senarist olarak hatırlayabilirsiniz. Bu filmle de en iyi yönetmen ve senarist Cesar Ödüllerini almıştır. François Cluzet, Marie-Josee Croze, Marina Hands, Kristin Scott Thomas, Nathalie Baye baş rollerini paylaştığı filmin bütçesi 11,7 milyon Euro iken, hasılatı da 33 milyon $ civarındadır. Unutmadan; yapımcısı da Luc Besson! Belki izlemek için etkili bir isim olur.

Margot sekiz sene önce gizemli bir şekilde öldürülmüştür ve tüm sorgulamalar onu bir seri katilin öldürdüğüne götürmektedir. Ortada hiç şüphe olmamasına rağmen seri katil Margot’ı öldürdüğünü asla kabul etmez. Üstelik diğer tüm cinayetlerini kabul etmiştir. Margot’ın eşi Alexandre ise karısının yokluğuna sekiz yıldır alışamamıştır ve hayatını akışına bırakarak devam etmektedir. Bu süre sonrasında ortaya çıkan yeni cinayetler Alexandre’ye hem geçmişi hatırlatır, hem de ona bir umut ışığı yakar! Çünkü Margot’ın öldürüldüğü yerin yakınlarında iki ceset daha bulunur ve soruşturma tekrar gündeme gelir.

Konu gerilimse sahnelerde bunu hissetmek için müziğe çok büyük görev düşüyor. Matthieu Chedid bu görevi layıkıyla yerine getiriyor ve gerilimin dozunu arttırıyor. Hatta OST’nin filmden ayrı olarak dinlenmesi bile gerekiyor. Bir kere kabul etmek gerekir ki ortada harika bir senaryo var. Seyirciyi ters köşe yapıyor. Ara sıra tam film rutine girdi derken, tekrardan merak uyandıran yeni bir şey çıkıyor ve gözünüzü ekrandan ayıramıyorsunuz. Üzerinde düşünülerek kaleme alındığı çok belli. Uyarlamanın başarısından dolayı Canet’e şapka çıkarmak lazım. Tabi tek başına senaryo yeterli gelmiyor; işin içinde kurgunun da etkileyiciliği giriyor. Neyse ki kurgu en az senaryo kadar karışık ama harika! Geri dönüşlerle beraber konuyu anlamaya çalışıyorsunuz. Bu arada bocalamamak imkansız. Ciddi şekilde kafa karıştırıyor; soru işaretleriyle baş başa bırakıyor. Lakin zaman geçtikçe hepsini tek tek açığa çıkarıyor. Tam rahat bir nefes alırken yeni bir olayla bağlıyor ve serüven devam ediyor. Seyircinin en çok aradıklarından biri olan sürükleyicilik bu filmde var; hem de 131 dakika olmasına rağmen!
Mekan, dekor, kostüm detayları gerilim türüne göre yerli yerinde sayılabilir. Gerçi geçmişe dönüş sahneleri ile şimdiki zamanı ayırmada bazı sıkıntılar göze çarpıyor. Aradaki zaman farkını bu gibi detaylarla ayırma yolu pek seçilmemiş. Gene de zamanla öykünün içine giriyorsunuz ve bu zorluğu atlatıyorsunuz. Görüntü teknolojisi ve ses teknolojisi ise Fransız filmlerinden beklenilmeyecek kadar başarılıydı. Renk, kontrast ve ton ayarlamaları Fransız filmlerine umut verici geliyor.

Karakter detaylandırmalarına göz atacak olursak; Canet’in karakterler yerine öyküye odaklandığını görebilirsiniz. Şüphesiz en çok Alexandre karakteri ele alınıyor. Onla ilgili bilgilere zamanla ulaşabiliyorsunuz fakat derinlemesine bir iniş yok. Diğer yandan, bu durumun olumsuzluk yarattığını düşünmüyorum. Öykünün kuvvetli olması başka yönleri irdelemenizi engelliyor.

Fransız filmlerine genellikle mesafeli yaklaşılsa bile sanırım Tell No One istisna sayılır. IMDB’den 7.5, Metacritic’ten 82, Rotten Tomatoes’tan da tam 93 puan almıştır. Zaten Cesar Ödülleri’ni tek tek kapması da bunun bir ispatıdır.

Baş rol oyuncusu François Cluzet’ten “Little White Lies” yazımda bahsettiğim için çok fazla detaya girmeden kendisine her geçen gün hayranlığımın arttığını belirtmek istiyorum. Artık oyuncu kadrosunda yer aldığı filmleri izleyecek kıvama geldim. Buradaki performansı ile en iyi erkek oyuncu Cesar Ödülü’nü de alması, izlemeniz için ayrı bir etken olabilir. Kadın oyuncu kadrosunu göz ardı etmek ayıp olur. Tecrübeli oyuncular Marie-Josee Croze, ödüllere ve adaylıklara doymayan Kristin Scott Thomas ve Fransa’nın en meşhur kadın oyuncularından Nathalie Baye, kadronun güçlü durmasında büyük rol oynuyorlar. Son olarak Canet'e sesleniyorum: Sen böyle devam et, ben her projeni takip eder yazarım.


2 yorum:

  1. Twitter'a da yazınca " İzlenmesi gerek Fransız filmlerinden. " diye sen pek bir merak ettim bu filmi. ehehe.

    YanıtlaSil
  2. Amacım oydu zaten :) Fransız filminin izlenmesi gerek kategorisine girmesi merak uyandırıyor. Malum millet genelde kaçar Fransız filmlerinden :D

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...