8 Mart 2012 Perşembe

My Afternoons with Margueritte (2010)

Baş rol oyuncusunu ve afişini görür görmez meraktan alıp izlediğim “La tête en friche” beklentilerimi hiç boşa çıkarmadan keyifli vakit geçirtti. Zaten konusunda dahi iddialı olmadığını belli ederken ne izleyeceğinizi tahmin edebiliyorsunuz. Yönetmenliğini Jean Becker’ın yaptığı filmin senaryosunu Marie-Sabine Roger’ın aynı adlı kitabından Jean Becker ve Jean-Loup Dabadie kaleme alıyorlar. 82 dakikalık Fransız yapımının oyuncu kadrosunu Gerard Depardieu, Gisele Casadesus, Claire Maurier ve Maurane oluşturmaktadır. Hasılatı ise 14 milyon $ civarındadır.

Germain okumamış ve hayatını daha sakin olarak geçirmiş 50li yaşlarda bir adamdır. Bir gün parkta oldukça yaşlı Margueritte ile tanışır. Germain’in aksine Margueritte okumayı çok sever. Bu ikilinin dostluğu her gün parkta buluşup kitap okuyarak kuvvetlenir. Margueritte, Germain’in hayatına geç giren bir öğretmen gibidir.

Müzik çalışmalarını Laurent Voulzy’nin yaptığı filmin türünü tam olarak neye sokmak gerektiğinden emin değilim. Komedi ile dram komedi arasında gidip geliyor. Filmi izledikten sonra “Keşke kitabını okusaydım” düşüncesi aklımı kemirip durdu. O kadar sade ama samimi bir senaryosu var ki entrika dolu hikayelerden fersah fersah kaçıyor adeta. Hiçbir iddiası, beklentisi, hasılat derdi taşımadığı da belli. Eğer izlerseniz fark edersiniz. Çok fazla övülecek mekan, dekor, kostüm detayları da bulunmuyor. Görsel ya da ses teknolojisi de türüne göre diğer filmlerle aynı seviyede görünüyor. E o zaman filmin güzelliği nereden geliyor? Tamamen samimiyetten! Anne çocuk ilişkisi, arkadaşlık, aile, sevgililik, anne-babalıkla ilgili duygu sömürüsü yapmadan öyküsünü anlatıyor. Mekan olarak çok övülecek bir detay olmadığını belirtsem de ufak bir Fransız kasabası ve sakin halkının günlük hayatı çok sevimli görünüyor. Aslında Germain karakterinin yaşadıklarıyla ortaya harika trajediler çıkartılabilir. Lakin Germain hayatını trajedi olarak görmek yerine onu sahiplenip kucaklamıştır. Kendi hayatını olduğu gibi kabul etmiştir. Çevresindekileri de öyle... Karaktere karşı hafif bir acıma duygusu yaşasanız bile ona imrenmeniz de işten bile değil!
IMDB’den 7.1, Metacritic’ten de 5.9 puan alan filmle ilgili çok fazla eleştiri bulunmuyor. Hatta filmin varlığı bile çok bilinmiyor J Ama boş vaktinizi sakin, samimi bir filmle geçirmek isterseniz Germain ve Margueritte’nin dostluğunu önerebilirim.

1948 doğumlu dünyanın en bilinen Fransız oyuncularından Gerard Depardieu, elbette filmi izlememin en önemli sebebiydi. “Green Card” ile en iyi erkek oyuncu Altın Küre ödülünü, iki kez de en iyi erkek oyuncu Cesar Ödülü’nü almıştır. Her geçen gün artan kilosu insanı şaşkına uğratırken, bu filmde daha da ortaya çıkmasıyla “Hey maşallah” dedirtiyor. Gene de performansı çok doğal ve içtendi. Filmlerini izlemesem ve aktör olduğunu bilmesem rol yaptığını bile anlayamazdım!


2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...