Adına uyacak şekilde Eylül 2011’de gösterime giren 90 dakikalık dram, sinema salonlarında çok rağbet görmese de ödülleriyle adından söz ettirmiştir. Yönetmen koltuğunda oturan Cemil Ağacıkoğlu, aynı zamanda senaryoyu da kaleme almaktadır. Oyuncu kadrosunda ise Turgay Aydın, Görkem Yeltan, Elena Polyanskaya ve Ayten Uncuoğlu bulunuyor.
Aslı akciğer hastalığı nedeniyle hastaneye yatırılmıştır. Kanser olma korkusuyla içine tamamen kapanan Aslı, kocası Yusuf’un tüm çabasına rağmen kendini ondan uzaklaştırır. Çaresizlik içinde çırpınan Yusuf ne yapacağını bilememektedir. Bu durum ikilinin kopmaya başlamasına sebep olur. Birbirlerini çok sevseler de Aslı’nın ördüğü duvarı aşmak çok güçtür. Tüm bu sorunların ortasında Aslı’nın hastanede aynı odayı paylaştığı Elena sessiz sedasız hayatlarına girer. Amacı çiftin arasına girmek olmasa dahi verdiği hayat mücadelesi Yusuf’a yakınlaşmaya zorlar.
Oldukça sade bir anlatıma sahip Eylül’ün müzik çalışmalarını Doğan Duru gerçekleştirir. Doğan Duru ismi belki ilk bakışta yabancı gelebilir ama Redd grubunun solisti, bas gitaristi desem sanırım hatırlarsınız. Daha önceden “Prensesin Uykusu” filminin de müzik çalışmalarını üstlenmiştir. Hatta Eylül’le 6. Dadaş Film Festivali’nde en iyi film müziği ödülünü kazanmıştır. Film, dram açısından oldukça başarılıdır. Birbirlerini sevdiği açıkça görülen bir çiftin arasına sağlık problemi girince daha çok bağlanmaları gerekirken daha da uzaklaşırlar. Sıkıntıyı Aslı yaşıyor olsa da, asıl dramı hastalık nedeniyle karısının ondan uzaklaştığı Yusuf'ta görmekteyiz. Karısı hastalandı diye ona ilgisini azaltmak yerine her an yanında olmaya çalışır. Lakin Aslı o kadar içine kapanır ki bu ilginin kıymetini göremez. Böyle bir durumda ben nasıl davranırım diye düşünsem de insan sanırım yaşamadan bilemez. Öyle karışık bir durum var ki ne Aslı’yı ne Yusuf’u suçlayabiliyorsunuz. “Kahpe felek” çiftin arasına giriyor. Bunu trajediye vurmadan anlatması, yönetmenin başarısını gösterir. Senaryo da diyalogların çok doğal, naif olmasıyla seyirciye ulaşıyor. Ortada dikkat çekici, akılda kalıcı bir replik yok; tıpkı hayatın kendisinde olduğu gibi. Karakter detaylandırmalarını ise senarist tamamen seyirciye bırakıyor. Ne Aslı, ne de Yusuf kendini anlatmıyor; sizin çözmeniz gerekiyor. Sadece Elena geçmişini biraz anlatarak seyircinin işini kolaylaştırıyor. En azından onu da anlamaya çalışabiliyorsunuz. Mekan, dekor, kostüm tasarımlarında ise göze çarpan bir şey bulunmuyor. Beni bu tasarımlarda etkileyen tek şey ise gene senaryo ile olan bağlantısıdır. Aslı ve Yusuf’un maddi durumu çok yerinde olmasına, evleri küçük, sağlık sorunlarında ise özel hizmetlerden yararlanamamalarına rağmen herhangi bir isyanları olmuyor. Hayatlarına lanet okutmuyorlar. Duygu sömürüsü yapmak yerine aralarındaki soruna odaklanılması daha doyurucu oluyor. Tüm bunların yanında, filmin ağır anlatımı, az diyalog barındırması sizi sıkabilir. Zira zaman zaman ben de yaşadım bu durumu. Fakat filmi izlerken karakterlerin yerine kendimi koymaya başladığımı fark ettim. Hem "Bu benim başıma gelse n'aparım?" düşüncesi, hem filmi izlemek vaktin bir şekilde akmasını sağladı.
18. Adana Altın Koza Film Festivali’nde en iyi yönetmen ve en iyi kadın oyuncu ödüllerini kapan Eylül’ün oyuncu kadrosunda, Görkem Yeltan’ın başarısı göz dolduruyor. 1977 Aydın doğumlu oyuncu, pek çok dizide rol almıştır. En akılda kalıcı olanları hatırlamak gerekirse: “Kara Melek”, “Yılan Hikayesi”, “Biz Size Aşık Olduk”, “Sil Baştan”, “En İyi Arkadaşım”, “Davetsiz Misafir”, “Aşk Yakar”, “Ey Aşk Nerdesin”, “Küçük Hanımefendi”. İstanbul Devlet Konservatuvar’ındaki eğitimiyle beraber Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu başta olmak üzere pek çok tiyatroda yer aldı. Bir yandan da çocuk kitapları yazarı olan Yeltan’ın tam 9 tane kitabı vardır. Tabi bu arada “Miras”, “Pulpa”, “Sıfır Dediğimde”, “Gölge”, “Güneşin Oğlu”, “Uzak İhtimal” filmlerinde de oynadı. 35 yaşında olmasına rağmen bu kadar proje, kitap ve oyunu hayatına sığdırmayı başarmak hem takdir edilesidir hem de kıskanma sebebidir. Kitaplarını okumamış olsam da oyunculuğundaki başarı ve doğallık doğru ve bildiği bir işi yaptığının ispatıdır.
Blogunda bir Türk filmi bombardımanı sezinlediim.
YanıtlaSilAzimliyim Beyza! Blogu takip edenlerin biraz daha Türk filmi izlemelerini ya da en azından iyilerini izlemelerini sağlayacağım! :D
SilHaydi bakalım. İzlemeyen kalmamıştır; ama Babam ve Oğlum yorumlaması da bekleriz senden.
SilBabam ve Oğlum için yazı yazmak daha zor çünkü dediğin gibi herkes izlemiştir. Gene de onu da bir şeye bağlayarak yazmakta fayda var :)
Silgörkem yeltan gölge filminde tanrıça gibiydi.. film ise seyri çok ağır olmasına ve epey amatörlük içermesine karşın çarpıcıydı..
YanıtlaSilturgay aydın hakkında şuraya bir atılmalı: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=9522155
konusu ilgimi çekti, filmi izliycem, sonra da %99 kadınlara söven bir yazı yazarım!
Ah be desene gene kulaklarımız çınlayacak cümbür cemaat :) Neyse alıştık artık, biz her halinle takip ederiz seni :)
Sil