8 Ekim 2013 Salı

The Iceman (Katil) (2012)

Katil
Türkiye gösterim tarihi belli olmadan, karakterin ilginç yaşamı nedeniyle izlemeye koyulduğum Katil, oyuncuların harika performanslarıyla büyülüyor. Yönetmen ve senaristliğini Ariel Vromen üstleniyor. Senaryo Anthony Bruno’nun aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. ABD yapımı 105 dakikalık gerilimin baş rolleri ise göz dolduruyor: Michael Shannon, Winona Ryder, James Franco, Chris Evans, David Schwimmer. Hikayenin yaşanmış olduğunu belirtmekte fayda var. 10 milyon $ bütçesi vardır. İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşmuştu.

Richard Kuklinski, soğukkanlı bir aile babasıdır. Önemsediği tek şey karısı ve çocuklarıdır. Geceleri ise eşinin bile bilmediği bir kılığa bürünür: Katil! Yasa dışı suç ve eylemlerin en korkutucu adamıdır. Üstelik bundan hiç pişman değildir.

Bu aralar şansıma üst üste biyografi filmleri denk geliyor. 100’den fazla kişiyi öldürdüğüyle bilinen Richard Kuklinski, gerçekten filme alınmaya değer hayat yaşamış. Bunca insanı öldüren birinin mükemmel bir aile babası olabileceğini düşünüyor musunuz? Filmde aktarılanlar doğru ise takdire şayan ilişki var karı koca ve baba çocukları arasında. Tabi bu “mesleğin” götürülerinden en önemlisi sinir haraplığıdır. Richard Kuklinski de bunu fazlasıyla yaşıyor.

Anthony Bruno, biyografiyi bizlere aktarırken heyecanı aynı oranda yaşatamıyor. Bu denli karanlık, ilginç bir hayatta insan daha fazla adrenalin yaşamak istiyor.  Sanki aksiyon yerine ana karakterin psikolojik iç savaşını anlatmayı tercih etmiş. Böylesine bir suç filminde durağanlıklar yaşamak beklentiyi düşürüyor. Tabi bu düşüncelerim, filmin kötü olduğu kanaatini yansıtmasın. 105 dakika hızlıca akıp gidiyor. Hatta daha detaylara inerek süre uzatılabilirdi.
Mekan, dekor, kostüm detayları anlatılan yıllara ve konuya göre başarılıdır. Özellikle yıllar içerisinde Richard’ın değişimi saç ve kostümlerle daha net anlatılıyor. Koyu rengin hakimiyeti, Richard’ın psikolojisini öne çıkarıyor. Richard haricinde yakın çekimin çok kullanılmaması ise benim gözümle artı puandır.

IMDB’den 6.9, Rotten Tomatoes’tan da 67 almıştır. Aksiyonun azlığı hikayenin ilginçliğine biraz sekte vurmuş olsa da vasat üstü olduğu aşikar. Özellikle Michael Shannon’ı performansı görülmeye değer. Shannon’ı ilk kez görmüş olsam rol yaptığına değil de kendisi gibi davrandığına inanacağım. Mimikleri, vücut hareketleri, bakışı, ses tonu role o denli yakışmış ki başkası oynasa bu kadar etkili olur muydu, bilmiyorum. Winona Ryder’ı anne rolünde görmek biraz garip geldi. Yaşlılık belirtileri başlamış. Richard’ın eşini ise çok iyi oynuyor.

Bu arada filmin adının verilme sebebini biraz geç açıklıyorlar. Uzun süre “Neden Iceman?” diye düşündüm. Gayet oturmuş, harika bir lakap, o ayrı!


2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...