14 Ekim 2013 Pazartesi

Gravity (Yerçekimi) (2013)

Yerçekimi
Bilimkurgu sevenlerin dört gözle beklediği son zamanlardaki en iyi gerilim dolu yapıtlarından biri olan Yerçekimi, 11 Ekim’de Türkiye’de gösterime girdi. “Great Expectations” (yönetmen, senarist), “Y Tu Mama Tambien” (yönetmen, senarist), “Harry Potter and the Prisoner of Azkaban” (yönetmen), “The Assassination of Richard Nixon” (yapımcı), “Children of Men” (yönetmen, senarist), “Pan’s Labyrinth” (yapımcı) filmlerine imzasını atan Meksikalı Alfonso Cuaron, senaryoyu oğluyla birlikte kaleme almış ve yönetmen koltuğuna kendi oturmuştur. Yapımcılığı da üstlenerek 90 dakikalık filmin her alanında yer almıştır. Sandra Bullock ve George Clooney’nin baş rollerini paylaştığı ABD – İngiltere yapımının bütçesi 100 milyon $ olarak açıklandı. Ekim başı dünyada gösterime girdi ve şimdiden 200 milyon $ hasılat elde etti.

Tıp mühendisi Dr. Ryan Stone, yetenekli astronot Matt Kowalski’yle beraber ilk uzay yolculuğuna çıkar. Yolculuk gayet yolunda giderken bir keşif yürüyüşü esnasında bazı cisimlerin çarpmasıyla mekik paramparça olur ve Dünya ile iletişimleri koparak uzay boşluğunda yapayalnız kalırlar! Artık tek hedefleri hayatta kalmaktır!

Teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar yararlanan, üzerinde yıllarca düşünülüp çalışıldığı fazlasıyla belli olan, göz kamaştıran bir uzay macerasıyla karşı karşıyayız. Kesinlikle evde izlenmemeli, mümkünse 3D gözlüklerini takıp büyük ve ferah bir sinema salonuna koşmalısınız. Aksi takdirde görkemli görsel efektlerden, renk ve ışık uyumundan, pürüzsüz ses kalitesinden, Steven Price’ın enfes müzik çalışmasından uzak kalabilirsiniz. Oscar’a göz kırpabilecek bu görselliğin kolaca aklınızdan çıkmayacağına eminim. Uzayı kapsayan muhteşem kamera açıları, filmin gerilimine inat sakin süzülen kamera size ferahlık sunuyor. pek çok filmde boş yere kullanılan Yerçekimi'nde hak ettiğini buluyor.

Filmin türü bilimkurgu olsa da yaşattığı 90 dakikalık gerilim sonrasında aklınızda daha çok gergin sahneler bırakıyor. 90 dakika boyunca gerilimi ayakta tutmak hayli zor olmalı. Yönetmenin tecrübesi işte bu noktada ortaya çıkıyor. Pek çok sahnede elimi yumruk yaptığımı, koltuğa tutunduğumu hatırlıyorum. Alfonso Cuaron, o kadar etkili bir gerilim yaratmış ki uzaydan nefret eder konuma geliyorsunuz. Sonra, astronot Kowalski’nin uzaya olan hayranlığını görüp ışığın cazibesine kendinizi kaptırıyorsunuz. Konuşmaların yer almadığı sahnelerin çokluğuna rağmen kurgunun başarısı, o sessizliğin önüne geçiyor. Ayrıca, uzay boşluğunda neden çokça diyaloglara ihtiyacımız olsun ki?
Karakter detaylandırması seyircileri ikiye bölen nadir konulardandır. Şimdiye kadarki okuduğum, duyduğum geri bildirimlere baktığımda bazı seyirciler karakterlerin derinlemesine işlenmediğini, sadece teknoloji üzerine gidildiğini tenkit ediyorlar. Olaya sadece mekiği parçalanan iki kişinin hayatta kalma mücadelesi olarak bakarsak, bu eleştiri kendini haklı gösterebilir. Diğer yandan, Alfonso Cuaron, geçmişe dönüş yapmayı tercih etmeyerek ve sadece uzay boşluğunu kullanarak bir film yapmış. Amaç o mücadeleyi başka yan hikayelere çok gerek kalmadan yansıtmaktır. Dr. Ryan Stone’un trajik geçmişi yüzüne fazlasıyla yansıyor. Yalnız unutmamak gerekir ki o bir doktor ve inancı yok. Bir bilim insanı duygularını romantik veya dram türlerindeki filmlerde yer alan karakterler kadar ortaya çıkaramaz ki çıkarmaması da gerekir. Bu nedenle, karakterin kafi ölçüde detaylandırıldığına inanıyorum. Matt Kowalski ise sadece uzaya ve mesleğine olan aşkıyla karşımızdadır. Gerisi önemli değildir. Tecrübeli, ölümle burun buruna gelmişken bile sakinliğini koruyup hem kendi hayatını hem de Dr Ryan Stone’un hayatını düşünebiliyor. Daha ne olsun? Biz 120 dakikalık bir film izlemiyoruz. 90 dakikada kalp küt küt atıyorsa öne çıkan karakterlerden öte yaşanan olaydır.

IMDB’den 8.7, Rotten Tomatoes’tan 97 alan filmin geri bildirimleri hayli olumludur. Oscarlı tecrübeli oyuncu Sandra Bullock’tan önce Dr. Ryan Stone karakteri pek çok oyuncuya gitmiş. Bullock’ta karar kılınması gayet isabetli; zira Bullock aylarca nerede nasıl nefes alabileceğini bile çalışmış. Hani ne mimik, ne performans gösterdiğine inanmayanlar için belirtmekte fayda olduğuna inanıyorum. Uzay boşluğunda hayat mücadelesi verirken nasıl hareketler, mimikler beklenir ki? Mekan zaten uzayken yoğun performansa gerek yok. Filmin abartısı uzayın ta kendisi! George Clooney, Bullock’un arkasında dursa da filme olan ilgiyi varlığı sayesinde hayli artırıyor.

Cümleler dolusu olumlu yorum yazmışken eleştirmek istediğim tek konu var. Film cidden son zamanlarda izlediğim, görsellik açısından tatmin eden, gerilimi en üst seviyeye çıkaran başarıya sahip. Belki de yılın en iyi filmlerinin başında gelebilir. Lakin, bir baş yapıt değil ve olmamalı. Mutlaka seyredin, o gerilimi paylaşın. Gene de tekrar tekrar izleyip, haftalarca akıldan çıkmayan bir proje gibi sıfatlandırmayı abartılı görüyorum!


4 yorum:

  1. karakter detaylandırması hakkında yazdıklarına katılıyorum, kesinlikle öyle :) benim için başyapıt ama. beğenmene sevindim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yazını okumuştum, senin için bir baş yapıt :)

      Sil
  2. 3D olarak izlenmeli uzayda geçiyor sonuç olarak nefes bile zor aldığı bir ortamda nasıl mimikler bekliyorlarmış acaba? 8.6 lık bir film olarak düşünmüyorum ama yılın kaliteli yapımlarından biri. bu arada klasik 3D filmlerde olan üstümüze doğru vida gelişi var:)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...