21 Eylül 2014 Pazar

Gigi (1958)

İzlemek isteyip de arşive bir türlü el atamadığım Gigi’ye kavuşmanın sevinciyle klavyenin başına geçtim. Klasik filmler arasında hatırı sayılır bir yere sahip olan Gigi, aldığı ödüllerle adını bugünlere taşımıştır. Yönetmenliğini Vincente Minelli’nin yaptığı film, 1944 tarihli aynı adlı romandan Alan Jay Lerner tarafından senaryoya uyarlanmıştır. 115 dakikalık romantik komedi, müzikalin baş rollerinde ise Leslie Caron, Louis Jourdan, Maurice Chevalier ve Hermione Gingold yer alıyorlar. ABD yapımının bütçesi 3 milyon $ civarındayken, hasılatı 13 milyon $’ı geçmiş.

Ucu bucağı bilinemeyen servete sahip olan Guston, Paris’in bu görkemli yaşamından artık sıkılmıştır. Zenginliğin verdiği doyumsuzluk onu tatmin edememektedir. Duygusal çöküntüsünü, amcasının tanıdığı bir kadının torunuyla vakit geçirerek gidermeye çalışır. Hayli çapkın Guston’a karşılık, güzeller güzeli Gigi, erkeksi ve rahat tavrıyla dönemin Parisli ve görgülü kadınlarının yanında biraz tuhaf durur. Lakin zaten o tür kadınlardan sıkılan Guston, Gigi’nin yanında neşeyi bulur. Gigi ise terbiyeli ve görgülü bir kadın olma yolunda adımlar atmak zorundadır!

Çocukluğumda Türk filmlerinde sıkça rastladığım peri kızına dönüş senaryolarından birinin zamanında 9 Oscar getirdiğini bilseydim, o filmleri daha dikkatli izlerdim. Kuralları olan bir ananenin elinde büyüyen Gigi, kendi ufak dünyasında mutludur. Hafif erkeksi hareketlerinin yanında inanılmaz bir güzelliğe sahiptir. Evlerine gelip giden Guston ise bu genç kızı tamamen “çocuk” olarak görür. Onla sohbet etmekten, onun deli dolu hallerinden hayli zevk alır. Ta ki Gigi’nin ananesi ve onun kız kardeşinin Guston’la Gigi’nin arasını yapmaya çalışana dek! İşte bu yolda hayli bilindik bir senaryoyla karşılaşıyoruz. Lakin yıllardır bildiğimiz hikayelerin belki de öncüsü sayılır. 1944 yılında kaleme alındığını düşünürsek, bizi hayallere iten, ekrana bağlayan nice filmin hak sahibi bile  Gigi diyebiliriz.
Kostümlerin çekiciliği, dönemin saç ve makyaj tasarımıyla birleştiğinde gözlerinizi ekrandan ayıramıyorsunuz. Şöhret dolu bir hayatın içinde bitmek tükenmek bilmeyen partiler, balolar, deniz sefaları görsel bir zenginlik katıyor. Guston karakterinin  zenginliğini göstermek adına arabalar, mücevherler, evler sıra sıra diziliyor. Enfes müzik ve şarkılarla hikayenin beslenmesi ise gözleriniz kadar kulağınıza da hitap ediyor.

Senaryoda ise paranın insanları ne hale getirdiğini, doyumsuzluğu ve zengin erkeklerin gözünden kadınlara bakışı saptayabilmek mümkün. Gigi'nin ananesi ve onun kız kardeşi, Gigi'yi rahat bir yaşam uğruna ittikleri koşul hayli tartışmaya açık. Oysa ki o dönemde geçerli olan (ki hala öyle) bir gerçekten bahsediliyor!

IMDB’den 6.9 almasının sanırım tek nedeni yukarıda uzun uzun yazdığım sebepten kaynaklanıyor. Alışagelmiş bir senaryo var ortada. Hatırlanması gereken şey ise bunun bizim alıştıklarımızın öncülerinden olmasıdır.

Gigi aldığı ödüllerle kalitesini, izlenirliliğini fazlasıyla ispatlıyor:

Oscar Ödülleri: En iyi film, yönetmen, uyarlama senaryo, sanat yönetmeni, sinematografi, kostüm tasarımı, kurgu, özgün müzik, şarkı.

Altın Küre Ödülleri: Müzikal ya da komedide en iyi film, yönetmen, yardımcı kadın oyuncu.

Bir de en iyi film müziği albümü Grammy ödülü!


Gigi romanı, 1958 yılı haricinde 1949’ta filme alınmıştır. Bir kez tiyatroya, bir kez de müzikale çevrildiyse de ses getiren proje sadece bu film olmuştur. Baş roldeki 1931 Fransa doğumlu Leslie Cliare, 40’tan fazla film, 20’den fazla TV, 22 tane tiyatro projesinde yer almıştır. Johnny Depp’in çok sevdiğim “Chocolat” filminde Madame Audel’i canlandırmıştı. Bu yaşına rağmen çalışmayı hala bırakmaması takdir edici.


2 yorum:

  1. Okunma oranlarını bilemem tabi; ama o kadar gereksiz ve boş yazılar öyle ateşli okur yorumlarıyla dolarken; senin el emeği yıllardır yürüttüğün bu sitenin, kronik olarak yazılarla süslediğin bu film arşivlerinin, hiç kaybetmediğin istikrarınla delirttiğin klavyenin daha fazla yorum almaması nedensiz bir hüzne gark etti beni. Aslında bana neyse ki?
    - Fark ettim de takip ettiklerimden yazan neredeyse bir sen kalmışsın, o yüzden bu serzenişim. ahaha. -
    Şimdi bu burada dursun, bir anda seni yorum bombardımanına tutacağım.
    Hey kal,
    sağlıcak.

    Haydi bombardıman yorumlara selam,
    ce e!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu sinema olunca tıklama ve yorum sayısı da az oluyor haliyle. Moda veya makyajla ilgili blog mu açsam diye düşünüyorum bazen :) Şaka bir yana, şikayetim yok. Sadece keyif aldığım için yazıyorum. Senin toplu yorumların mutlu etmiyor değil tabi :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...